İKTİDAR HANGİ SORUNU ÇÖZEBİLİR?

Yazan: Turgut Koçak 11 Mayıs 2022

AKP ve saray iktidarı bundan böyle hiçbir sorunu çözemez ekonomik sorunları ise hiç çözemez. Çünkü sistemden kaynaklanan sorunlar elbette belirleyici bir rol oynamaktadır fakat sıfır ekonomi bilgisiyle izin verin sorun morun çözülmeyeceği gibi uçuruma yuvarlanmaktan bile kurtulunamaz.

Neden derseniz söyleyelim. Bildiğiniz gibi uluslararası sermaye güçleri ve yerli işbirlikçileri Türkiye ekonomik işleyişi ile ilgili 12 Eylül 1980 öncesi yapısal değişiklikler peşindeydi. Ne var ki oluşan geniş halk muhalefeti nedeniyle 24 Ocak Kararları uygulanamıyordu. Bu yüzden ve daha pek çok nedene bağlı olarak ordu faşist bir darbe gerçekleştirdi. Bu saatten sonra da faşist darbenin ekonomiden sorumlu devlet bakanı kişi ise Turgut Özal’dı. Turgut Özal’la başlayan bu soygun düzenlemesi Turgut Özal yaşamını yitirene dek özelleştirme adıyla hız kesmeksizin devam ettirildi. Yani şöyle diyebiliriz bugün AKP iktidarı ile arşı alaya çıkan özelleştirme uygulamalarıyla halkın canına okunurken dış ve iç sermaye güçlerine neyimiz var neyimiz yok Cumhuriyet’in bütün kazanımları peşkeş çekilip yok edildi.

Hele AKP ile süren bu dış güçlerin her dediğini yerine getirme trajedisi sonrasında bir de dönüp baktık ki geriye kamuya ait özelleştirilip iç edilmemiş hiçbir kurum kalmamış. Şu an Sümerbank yok. Demir Çelik Fabrikaları yok. Maden ocakları yok, Tekel yok, Şeker fabrikaları yok. Tersaneler yok, PTT yok. Ağır sanayi ile ilgili ne varsa satılmış savılmış. Stratejik konumda olan yerler bile yabancıların eline geçmiş. Ormanlar, kıyılar, dağlar, taşlar, ırmaklar göller yağmalanmış. Tarımla ilgili tüm kurumların ocağına incir ağacı dikilmiş. Uzatmayalım koskoca ülke bu iktidar tarafından üretim yapılmayan bir ülke haline getirilmiş. Vurgun dışalımdan daha iyi yapıldığı için iğneden ipliğe dışarıdan getirir olmuşuz. Bu da yetmemiş tüm tarım ve hayvancılıkla ilgili ne varsa onu da dışardan alır olmuşuz. Kağıt fabrikaları özelleştirilip üstüne kilit vurulmuş. Enerji üretimi kamudan alınıp yandaşlara peşkeş çekilmiş. Bugünse elde satılacak çok az şeyimiz kalmış. Dağımız, taşımız bile yabancılara altın bulmaları için verilmiş ve ülke suları bu yüzden zehirlenmekle karşı karşıya. Öyle bir zihniyet ki güzelim Kaz Dağları’na bile kıymaktan çekinilmemiş, üstelik de buraların bekçiliği halk görmesin bilmesin ve karşı çıkmasın diye güvenlik güçlerine verilmiş. Siz kalksanız ülkemi gezeceğim deseniz sizi oralara sokmuyorlar artık.

Peşin peşin söyleyelim, iktidara göre ülkemizde ciddi bir ekonomik kriz yaşanmıyor. Var olan krizse zaten bütün dünyada yaşanan kriz ve hatta biz yabancılardan bu anlamda çok daha iyiyiz. Ama yine de sorun varmış o sorunu da maşallah Erdoğan’ın kabinesi düzeltmek için geçen pazartesi günü toplanıp görüşmüş ve halkımıza müjdesi de verilmiş. Aman efendim ne müjde ne müjde. Ülkede hiçbir sorun yok, tek sorun elde kalan betonların satımı bu yüzden de balkın ev alabilmesi için 0.99’dan alacak olanlara kredi verilecekmiş.

Peki, ne olmuş bu müjdenin sonu? Aynı gün bütün emlakçılar fiyat tabelası değiştirmişler. 1 milyonluk daireler fırlamış 2 milyona. 5 yüz bin liralık konut olmuş 8-9 bin ve 1 milyon. E peki, bu nasıl bir müjdeymiş? Nasıl olmuş da bu açıklama ile birlikte akıl almaz fiyat artışları pat diye patlayıvermiş? Bu kafa ile ne nasıl düzeltilecekmiş ve halk nasıl olacakmış da ev sahibi olabilecekmiş? Hiç bu taksitleri ödeyecek orta halliler de dahil kimler varmış acaba?

Uzatmayalım bu iktidarda yalan ve hilaftan başka hiçbir şey yok. Ülkenin beton yığınına çevrilmesi yetmiyormuş gibi bu yönde doludizgin giden bir iktidar var. Bir düşünün 14 bin dönüm tohum ıslahı ve bitki türleri yetiştirilen Konya’daki tarım arazisi TOKİ’ye verilmiş. Ne olacak orada beton binalar yükselecek. Peki, halk sonra ne yiyip içecek. Tabi ki de böyle giderse beton yiyecek.

Sonuç olarak; iktidar ekonomiyi ucundan, kıyısından düzelteceğim dese bile işe bir yerden başlama şansı var mı? Bence yok. Yok, çünkü halkın zorunlu gereksinimlerinin üretildiği bütün fabrikalar özelleştirilmiş ve bunların çoğunun yerinde şimdi yeller esiyor. Şekerinden kumaşına, demirinden alüminyumuna, enerjisinden tekel maddelerine, ilacından basit bir sakızına kadar hepsi ithal mi? Evet, ithal. Dışalımı yapılmayan tarım ürünü var mı? Yok. Gübresinden tarım ilaçlarına kadar bizde bir şey kaldı mı? Hayır, kalmadı.

Öyleyse bu iktidarın ucundan kıyısından ekonomiyi düzeltmesinin olanağı yok. Peki, bu iktidar hak ve özgürlüklerin yine ucundan kıyısından kullanılabilmesini sağlayabilir, yargıyı iktidarın emrinde olmaktan çıkarabilir mi? Çıkaramaz. Bu ülkede kimin yaşam hakkı var? Bence kimsenin yok. İç, dış hiçbir sorunu bu iktidar çözecek konumda mı? Hayır, değil.

Öyleyse biz daha neyi konuşuyoruz. Şu işe bakın bir. TELE1, Halk TV, KRT, Flash TV’ye RTÜK niye para cezası kesmiş? Haber verdiği ve Gezi davası ile ilgili Özgür Özel ve Ahmet Şık’ın konuşmasında iktidarı küçük düşürdükleri sonucuna varıldığı için değil mi? Yahu be adamlar iktidar koskoca Türkiye Cumhuriyet’ini sıfırlayıp küçük düşürmüş. Biz onların yaptıkları haksızlıklar nedeniyle gideceklerini söylemişiz, hukukun ve yargının içine düşürüldüğü durumdan söz etmişiz var ya az bile söylemişiz az.

Bu ülke kimsenin babasının malı değil, anlıyor musunuz değil…