İKTİDAR BİLDİĞİ OYUNU BİR KEZ DAHA OYNAMA PEŞİNDE

Yazan: Turgut Koçak 23 Kasım 2022

AKP ve saray iktidarı, iktidara geldiğinden bu yana öyle çok şeylere dokundu ki dokunduklarını dikkate alırsak artık Türkiye’deki rejimi olağana yakın bir rejim olarak bile düşünemeyiz. Evet, Türkiye seçimlere gidiyor. Kapitalist sistem bugüne kadar demokrasiyi kitlelere salt seçimlere yapılıyor olması şeklinde anlattığı, öte yanını hiç kitlelere göstermediği için pek çokları demokrasiyi de seçimlerin yapılıp yapılmayışı ile açıklamayı diyebilirim ki neredeyse içselleştirdiler. Oysa işin içyüzüne bakılırsa seçimlerin yapılabiliyor olması da bize pek bir şey anlatmıyor esasında. Niye derseniz, AKP ve saray iktidarı eliyle bırakalım seçimlerin nasıl yapılacağı ile ilgili değişiklikleri devletin yapısıyla da her anlamda oynandığını da açıkça görmekteyiz.

Önce şunu söyleyelim. Seçim güvenliği eskiden hiç değil büyük ölçüde yargının denetimindeydi. Şimdi ise yargı yargı olmaktan çıkarıldığı için iktidar yanlısı yargı tarafından güya seçim güvenliği sağlanacak. Bu da demektir ki seçim güvenliğini AKP ve saray iktidarı, yargısı ve bakanları ile sağlayacak. Eğer kitleler yeterince kendi verdiği oylara sahip çıkacak yetkinlikte değilse böyle bir ortamda seçim güvenliğinden söz edilemeyeceği çok açık. Bu durumda seçim yapılıyor bile olsa kitlelerin iradesinin seçim sonuçlarına yansıtılması her türlü müdahale ile ortadan pekâlâ kaldırılabilir. Demek AKP iktidarı döneminde seçimlerin yapılıyor olmasının da bir değeri kalmamış. Madem kalmadıysa artık demokrasiden dem vuranların seçimle ilgili tespitlerinden yola çıkarak ileri sürdükleri düşüncelerinin de bir anlam taşımadığı, taşıyamayacağı çok açık.

Şark kurnazlığı ile parti devleti haline getirilen ülkemizde hangi muhalefet ya da ne bileyim çevre hakkaniyetli bir seçim yapılabileceğinin sonuçlarını çıkarır da büyük bir kitle baskısı olmadan seçimleri kazanabileceğini umar ya da kitlelere iki de bir çıkıp onu yapmayın, bunu yapmayın seçimleri bekleyin iletisi vermeye kalkar? Diyelim kalktı, seçim sonuçlarını değiştirme becerisi gösterebilir mi?

Evet, daha dün İstiklal’de bir terör eylemi yaşandı. Terör eyleminin gidişatına ve sonrasında iktidarın neler yaptığına bakarsak niyetini de anlamakta zorlanmayacağımız çok açık. Bir kez terörü yapanlar gerçekte kimler çok da belli değil. Çünkü bilinçli olarak konu kamuoyuna doğru aktarılmıyor. Devam edelim. Terör eyleminden sonra ne yapıldı hem Irak, hem de Suriye’de olduğu söylenen PKK’lılara karşı hava harekâtı. Devamında ise Türkiye tarafına misilleme olarak gerçekleştirilen havan atışı. Bu saldırı sonucunda da sivil insanlarımız yaşamlarını yitirdiler. Yöneticilerin konu ile ilgili yaklaşımları nasıl peki? Sürekli olarak milliyetçi dalganın yükseltilmesi ve yığınları belli bir tarafa kanalize etmek için hamasi birtakım yaklaşımlar. Bu kadar değil tabi. Korku ikliminin de her yana sinmesi için özel bir çaba söz konusu. Böylece ne elde edileceği düşünülebilir sizce? Tabi ki de cumhur ittifakının seçimleri kazanması için her şey.

Bir düşünün, bir öğretmenimiz havan atışında yaşamını yitirmiş. Babası ise kızının başında gözyaşları döküyor. Orada Milli Eğitim Müdürü müdür nedir birisi kalkmış ne diyor? “Kızınız hayatı boyunca öğretmen olarak kalsaydı o sadece öğrencilerince hatırlayacaktı şimdi ise bütün Türkiye tarafından hatırlanacak.” Bu söze bir şey söylemek lazım tabi. Keşke beyefendi siz bu top atışında ölseydiniz de sizi hatırlasalardı daha iyi olmaz mıydı? Bu zihniyeti iyi düşünün, buradan sonuçlar çıkarmaya çalışın. Daha önce söylenen benzer sözlerle ne kadar da örtüşüyor değil mi? Bu ülkede çocukları yaşamını yitirmiş anne ve babalara mutlu olun çocuklarınız şehit oldu diyenlerin sözüne ne çok benziyor değil mi? Ki bu sözleri söyleyenler keşke bizde şehit olsaydık dediklerini de duyduk duymasına da araştırınca gördük ki bunlar askerliğini bile yapmamış ya rapor almışlar ya da bedelli yapmışlar.

İşin hiç şakaya gelir yanı var mı? İktidarın çizdiği alanın dışına çıkamayıp vatan-millet-Sakarya kısır döngüsü değil mi sürekli canlarımızı yitirmemizin nedeni? Muhalefetin önerisi de terörle ilgili ve başka konularda benzer şeylerse niye halk var olan iktidarı değiştirsin ki? İktidardan yaklaşımları farklı olmayan bir muhalefet niye halk tarafından ciddiye alınsın ki değil mi? Madem İstiklal’deki terör eylemlerinin karanlık yanı var muhalefet niye bu karanlık yanların ortaya çıkarılması yönünde büyük bir çaba harcamayı gereksiz sayıyor? İktidarın bugüne kadar ‘milli birlik ve beraberlik korosu’ bir sonuç getirmiş değilse ki bunun olanağı yok çünkü iktidar bu gibi kargaşalardan besleniyor.

Muhalefete ne oluyor ki iktidarın bu politikasının arkasına diziliveriyor? Böylesi durumlarda iktidarın ağzıyla konuşulacaksa eğer muhalefet olmanın ne önemi olabilir ki değil mi?

Tamam, iktidar ülkeyi ekonomik bir çıkmazın içine soktu. Düzelteceğine dair de en küçük bir belirti söz konusu değil, değil de iktidar bu krizi hangi politikalara kanalize ederek aşmaya çalışıyor farkında değil miyiz?

Elbette iktidar, ekonomik yıkımın kitleler üzerinde yarattığı olumsuzlukların farkında. Bu yüzden de değişecek bir şey olmasa da Aralık ayında asgari ücrete, çalışanların maaşına ve emeklilere verilen maaş artışlarında bir artış yaparak sonucu lehine çevirmek için adımlar atacak. Bu da kısa bir süre içinde de olsa etkili olmayacağı mı sanılıyor? Evet, bunun etkisi geldiği gibi giden çabuklukta olacak ama iktidar bu andan itibaren de ülkeyi ‘savaş hali’ içindeymişiz gibi yönetmeye başlarsa ne olur dersiniz? Bunun için Yunanistan’la başlatılan gerginlik gelip Suriye kapılarına dayanmadı mı? Sözünü ettiğimiz gelişmenin ayak seslerini duymuyor musunuz? Duyuyorsanız niçin iktidarın kazanının altına odun atıp duruyorsunuz?

Öyle ya Suriye’ye karşı yürütülecek bir harekete ABD ve Batı emperyalistlerinin saldırı ve savaş örgütü NATO ses çıkarır mı? Çıkarmaz çünkü NATO’nun genişlemesi söz konusu, Ukrayna’da sürdürülen savaşı da eklersek ABD ve Batı’nın susması için bir sürü neden var.

Bakın, Erdoğan “Kara harekâtı da gelecek” deyip duruyor. Siz hava harekâtının ilgili yerlerin bilgisi dışında yapılmış olacağına inanıyor musunuz? Bu gerçekler ışığı altında ilgili taraflar karşı bile olsalar çıkarları kara harekâtının yapılmasını gerektiriyorsa buna olanak verilmeyeceği mi sanılıyor? Böyle arka arkaya gelen savaş oyunları kimin işine gelecek? Türkiye’nin çıkarına olmasa da AKP ve saray iktidarına oy kazandırmayacak mı? Bu şekilde seçimi bir daha kazanırsa iktidar, muhalefet acaba seçmenlerine diyecek bir şey bulabilir mi? Bu politika iktidarla aynı sularda kulaç atmak anlamı taşımaz mı?

Hani biz diyoruz ki İstiklal’de yaşanılan terör saldırısı bir kez daha iktidarın 7 Haziran 1 Kasım 2015 tarihinde yapıp ettikleriyle benzerlikler taşıyorsa, iktidar seçimlere de yaratılan bu kargaşa ile giderse kazanacağını düşündüğüne göre diyebiliriz ki bunlar hesaplarını da zaten yapmışlar. O zaman operasyonlar devam eder, HDP’ye yönelik kapatma davası bir sabah sonuçlandırılıverir. Siyasi yasaklar gelir, yasakların kapsam alanı daha da geniş tutularak herkese yönelik bir sindirme politikaları uygulanırsa seçimlere de bu ortam içinde gidilirse ki iktidar bunun hesabı içindedir.

Eğer toplum içinde bir direnç oluşturamazsak eğer sonucu kim nasıl tayin eder tahmini çok mu zor…