İKİYÜZLÜLÜK

Yazan: Turgut Koçak 15 Temmuz 2013

AKP iktidarı Türkiye’yi Ortadoğu batağına ABD emperyalizminin isteği ile soktu. Kendisine Kuzey Afrika ve Büyük Ortadoğu Eşbaşkanı görevi verilen Recep Tayyip Erdoğan işin içine öylesine bir bodoslama ile girdi ki, bir adım ilerisini görecek durumda değildi. Kullandığı dile bakıldığında hemen bütün söylemlerinde dini yaklaşımları öne çıkarıyor, çağdışı Körfez Emirlikleri ve Suudi Arabistan Krallığı ile yakın ilişkiler kurarak bölgede Amerikan uşakları ile birlikte role soyunuyordu. Dini içerikli söylemlerinin içinin ne kadar boş olduğunu Irak’ın işgali sırasında Amerikalıların Irak’a yaptıkları gözönünde tutulursa görmemek olası değildi. Birinci Körfez Savaşı’ndan bu yana 5 milyona yakın Müslüman Iraklı yaşamını yitirmişti ama Recep Tayyip Erdoğan bunları görecek durumda değildi. O sadece Amerikan askerlerinin kıllarına zarar gelmemesi için duacıydı. İşkence gören, tecavüze uğrayan, hemen her gün patlatılan bombalarla yaşamını yitiren Iraklılar da dikkatini çekmekten uzaktı. Bölgedeki Amerikancı ve gerici rejimlerle birlikte davranarak emperyalist operasyonların bir parçası haline gelmişti ki, bu yüzden Suriye’ye yönelik yıkım eylemlerinin bizzat içinde yer aldı. Sayesinde Suriye’de 200 bine yakın insan canından oldu, ülkesini terkeden Suriyeliler, her türlü bataklığın organizasyonunu yapan çetelerin eline düştü. Ürdün’de kamplarda bulunan Suriyeli kadınlar, genç kızlar 100-200 dolara Suudi Arabistan’daki şerefsizlere pazarlanmaktadır. Türkiye sınırında da daha az olmakla birlikte aynı şeyler yapılmaktadır.

Mısır’da Hüsnü Mübarek’in devrilmesi sonrasında oy kullanması gerekenlerin sadece %42’sinin seçimlere katıldığı, bu katılanların oylarının da %20’sini alan Müslüman Kardeşler iktidar koltuğuna oturdu, Mursi de cumhurbaşkanı seçildi. Mursi’nin iktidara gelmesiyle birlikte Mısır’da hem politik, hem ekonomik, hem sosyal olarak altlıklar üstülükler yaşandı. O dönemde Katar ve Suudi Arabistan’ın aynı zamanda da Recep Tayyip Erdoğan iktidarının desteğini alan Mursi, her istediğini Mısır’da yapmak istediyse de tepkiler gecikmedi ve politik olarak Mursi’nin işi bitti. Ordu iktidara el koydu. Bu konuda en büyük tepki AKP iktidarından geldi. Ülkemiz yangın yerine dönmüşken bunların işi gücü Mısır’daki Mursi’nin iktidardan düşürülmesi oldu. Oysa Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkeler Mursi’yi çoktan terk etmiş, Suudi Arabistan askeri rejime 12 milyar dolar para bile vermişti.

Bölgede ve dünyada iyice yalnızlaşan AKP iktidarı içerde kendisine gösterilen tepkilere karşı ise şahin kesilerek, polisi sokağa salmış, kullanılan şiddet sonrasında 5 gencimiz yaşamını yitirirken 8 bini aşkın yurttaşımız yaralanmış, yüzlerce insanımız anayasal hakları olan gösteri haklarını kullandıkları için gözaltına alınmışlar ya da tutuklanmışlardı. Gösteri yapılan ve ölümlü olayların olduğu illerdeki illerin valisi insanları çığırından çıkaracak davranışlarda bulunarak geniş halk yığınlarının tepkilerinin daha da artmasına neden olmuşlardı. İstanbul valisinin de Eskişehir valisinin de durumu ortadaydı. Hele Eskişehir valisi sanki kitlelerle dalga geçiyor, Ali İsmail Korkmaz’ı, polisi zorda koymak için kendi arkadaşları öldürmüşlerdir diyebiliyor, sonra da bu suçu bölgedeki esnafa yıkma girişiminde bulunmaktan da çekinmiyordu. Bütün bunların nedeni ülkeyi güllük gülistanlık göstermeye kalkan iktidar ve iktidarın bir dediğini iki etmeyen sahtekâr medyaydı. O sahtekâr medya ki, işi gücü bırakmışlar Mısır’daki darbenin demokrasiyi nasıl işlemez hale getirdiğini tartışıp duruyorlardı. Bütün bunların bir tek sorumlusu vardı o da başbakandı. Çünkü başbakan, bunca şiddet kullanmış, ölümlere sebep olmuş polise emir verdiğini söylemesi bir yana Çanakkale Savaşı’ndan daha büyük bir zafer kazandıklarını söyleyerek pohpohlayan bir tutum izlemesi olayların daha da büyümesine ortam hazırlamıştı.

Bugün ortada çok açık bir ikiyüzlülük vardır. İktidar, artık bütün ülkenin iktidarı olduğu gerçeğini yadsıyalı çok olmuştur. Recep Tayyip Erdoğan’a göre kendisinden yana olanlar ve olmayanlar vardır. Olmayanlar için her türlü baskı, zulüm ve kötülük yapılabilir. Bu düşünceyi merkezine oturtan bir iktidar için sonun başlangıcı başlamıştır. Ülkemizde yaşananları sanki hiç yaşanmamış gibi görmek istemeyen yandaş basında bir o kadar sorumludur. Bunlar toptan kıyamet atına binmişler kendilerini de Türkiye’yi de felakete sürüklemektedirler.

Başbakan camide içki içildi diye sürekli yalan söylüyor. Yalan olduğu tanıklarıyla belli oldu. Ancak İncirlik Üssünde Amerikalı askerlerin camiye girip içki içtikleri, ortalığı talan edip dağıttıkları çok net olarak ortaya çıktığında ne iktidardan ne de iktidarın başı Recep Tayyip Erdoğan’dan tık bile çıkmamıştı. Oysa son gösterilerde camide içki içildi diye yalan söyleyip kükremek bunların ahlakı haline geldi. Biz uzun zamandır yazıyoruz. AKP iktidarı Amerika’nın yazdığı rolü en üst perdeden oynadı ve oyun bitti.

Bundan sonra sahneden çekilip gitmesi kaldı geriye.

Ya kendisi çekilip gidecek ya da seyirciler o sahneden kendilerini indireceklerdir.

Bekleyelim göreceğiz…