Yazan: Turgut Koçak 5 Ağustos 2014
Solcu mu yoksa nasyonal sosyalist mi belirsiz durumunu koruyan İşçi Partisi Cumhurbaşkanı iseçimi ile ilgili kararını Perinçek aracılığı ile açıkladı. Perinçek’in yaptığı açıklama şöyledir.
Cumhuriyet yıkıcılığına ve bölücülüğe oy yok.
Bütün adaylar “Açılım” denen bölünme planını savunuyorlar. Ancak Erdoğan Cumhuriyeti yıkan planın başındadır ve mücadelenin esas hedefidir.
Cumhuriyet yıkıcılığı ve bölücülük çıkmazdır. Sıcak para ekonomisinin sonu gözükmüştür. Erdoğanların saltanatını yıkma koşulları oluşmaktadır.
Çankaya’ya tırmansa bile, Erdoğan’ı milletimiz oradan indirecektir.
Bu açıklamayı dinledikten sonra Perinçek’in ne söylemek istediği sanırız anlaşılmıştır. Dahası “sandığa gitmek iktidar mücadelesidir” diyor, boykotu savunanları ise eleştiriyor. Cumhurbaşkanı adaylarının açıklanmasının son gününe kadar CHP içinden 20 milletvekilinin çıkması ve Atatürkçü birini aday göstermesi üzerinden politika yapan İşçi Partisi’nin bu isteği olmayınca bu kez de hayıflanarak TBMM’de Atatürkçü 20 milletvekilinin çıkmamasını diline dolayarak politika yaptı.
İkindi güneşinin önünde duranların gölgesi uzun olur ya, İşçi Partisi hep ikindi güneşinin önünde duruyor ve gölgesini de kendi boyu sanıyor. Bu yüzden de ne yaparsa yapsın politikaları bir türlü gerçek yaşamda yer bulamıyor.
İşçi Partisi’ni iyi tanırız. Bu partinin politikası sınıf mücadelesinden çok Ali’nin külahını Veli’ye, Veli’nin külahını Ali’e giydirerek aradan sıyrılma politikasıdır. Ne var ki, onca koşturmasına karşın ne milli hükümet kurma formülü tutmuştur ne de bu partinin Kemalistlik konusunda içtenliğine insanlar inanmaktadır. Bu yüzden de sürekli olarak İşçi Partisi’nin yol yordam değiştirdiğine tanık olunmaktadır. Partideki ilk yalpalama Perinçek’in Akit gazetesine verdiği söyleşi ve televizyon programlarındaki söyledikleri ile belirginleşmiştir. Perinçek, kendilerini içeri atan iradenin sadece F Tipi çete olduğuna inanmakta, F Tipi çeteye karşı Erdoğan’la birlikte davranılacağını söyleyecek kadar ileri gitmektedir. Yani Recep Tayyip Erdoğan’ın iradesi olmadan kendilerine operasyon çekilemeyeceğini bir türlü kavrayamamakta, bu yüzden de politikaları burada çatallaşmaktadır. Dünkü toplantısından sonra Fethullahçı emniyet görevlilerine çekilen operasyonları da kendi başarısı olarak göstermekte ve biz bu isimleri dile getirmiştik diyecek kadar Recep Tayyip Erdoğan’ın iradesiyle kendi iradelerinin nasıl olup da çakışabileceğini ise bir türlü ortaya koyamamaktadır. Yine açıklamasında 11 Ağustos günü Ekmeleddin İhsanoğlu’nun gündemde olmayacağını da söyleyerek aklınca bu kişinin seçiminde isabetsizlik olduğunu dile getirmektedir. Oysa Recep Tayyip Erdoğan’a ve Selahattin Demirtaş’a oy verilmemesi gerektiğini de net olarak söylemiştir.Recep Tayyip Erdoğan ve Selahattir Demirtaş’a oy verilmeme nedenini ise o çok bildik ve yıllarca egemen güçlerin kullandığı suçlamaları yineleyerek maddileştirmektedir. Sanki sözü geçen iki adaya oy verilmemesini gerektiren özellikle de Recep Tayyip Erdoğan’a karşı söylenecek bir şey bulamamış olması ise İşçi Partisi’nin nasıl sistem içi bir parti haline geldiğini açıkça göstermektedir.
Bu durumda İşçi Partisi için üç aday da olmusuzdur. Ancak İşçi Partisi sandığa gidilmesini ve oy kullanılmasını savunmaktadır. 11 Ağustos günü artık olmayacağını savunduğu Ekmeleddin İhsanoğlu’nu yine de destekleyecekse lafın bu kadar kıvırtılmasına gerçekten de gerek yoktur. Bizler biliyoruz ki, İşçi Partisi’ne gönül veren dinamik bir kesim partinin son politikalarından hiç de memnun olmamıştır. Bu memnuniyetsizliği bizler bütün çıplaklığı ile gördüğümüze göre İşçi Partisi yöneticilerinin görmemesi olası değildir. Hatta diyebiliriz ki içlerinde konu ile ilgili olarak ciddi geleşmelere gebe bir tartışma da yaşanmaktadır.
Yine Perinçek çevresi; F Tipi örgüt olarak nitelendirdikleri kesimlere karşı Recep Tayyip Erdoğan’ın YAŞ toplantısı dolayısı ile ordu içindekilere yönelik de tasfiye olacağına kendisini büyük çapta inandırmış neredeyse sevinç çığlıkları atacak denli olup bitecekleri bir gelişme olarak görmeye başlamıştır. Bu durumda diyebiliriz ki, Çankaya seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili karşıtlıklar ileri süren İşçi Partisi öyle sanıyoruz ki, Recep Tayyip Erdoğan’ın polis içinde olduğu gibi ordu içinde de yapmak istediklerini hiç anlamamış gözükmektedir. Erdoğanların saltanatını yıkma koşullarının oluşması ve Erdoğan Çankaya’ya tırmansa bile milletimizin onu oradan indirmesine gelince; tabiki de bu bir politikadır. Ancak Erdoğan’ın saltanatına son verilmesi ve yeni Erdoğanlara geçit verilmemesi için İşçi Partisi’nin izlediği politika ile bir yere varılamayacağı da bir gerçektir. Yani son 6-7 yıldır İşçi Partisi’nin politikaları nasıl maddi bir gerçekliğin üzerine oturmadıysa bundan sonraki politikaları da oturmayacaktır. Çünkü İşçi Partisi’nin bugüne kadar uyguladığı politikalar sınıfçı değil, sistemin en kaşarlı unsurlarıyla al külah ver külah politikası şeklindedir.
İşçi Partisi eğer sandığa gidecek ve de Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy verecekse bu kadar kıvırtmak yerine oy veriyoruz, şundan şundan der işin içinden çıkabilirdi. Şimdi zorlanıyor, çünkü onca ucu açık laflar etmiş olduğu için söylediklerini bir türlü toparlayıp kılıfına uyduramıyor.
Aynı durum boykotçu ve “sandığı boş bırakalım” diyenler için de söz konusudur. Boykot dediğinizde ve de sandığı boş bırakmak gibi bir tespiti yaptığınızda kitlelere ne yapılması gerektiği de gösterilmesi gerekiyor. Yok, ben doğru diye düşündüğümü söylerim gerisi size kalmış deniyorsa valla kusura bakılmasın bu seçim de aktif ve kararlı gibi görünüp pasifizme teslim olmaktan başka bir şey değildir. Kimi örgütlerin kendi gündemi olabilir bu gündeme de yoğunlaşabilir bunu anlarız. Ancak dışında kalacağı gündemler için de ille bir şey söylemesi gerekmez. Eğer söylüyorsa da söylediğinin gereğini yapar.
Sonuç olarak Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak niçin Ekmeleddin İhsanoğlu’nun desteklenmesi gerektiği üzerinde onca kafa yorduk ve de destekleme gerekçelerimizi de günlerdir yazdıklarımız ve söylediklerimizle gerekçelendirdik. Madem Recep Tayyip Erdoğan faşist ve gericidir, madem bu kişi tek adam olmak konusunda Çankaya’yı kendisine bir basamak haline getirecektir, öyleyse bu adamın ve partisinin önü kesilmeli faşizme geçit verilmemelidir.
Görünen köy budur, bunun için de kırk dereden su getirip kılavuzlar aramaya gerek yoktur.