Yazan: Turgut Koçak 1 Temmuz 2014
Biliyorsunuz, Sarkozy Fransa’nın Cumhurbaşkanı’ydı. Görevi sırasında adı skandallara karışmış olan bu zat Recep Tayyip Erdoğan ile de çok sevişirlerdi. Fransa tarihinde ilk kez böyle bir olay yaşanıyor. Sarkozy’nin gözaltına alınışının nedeni kısaca şu:
Fransa eski Cumhurbaşkanı Sarkozy, hakkındaki soruşturma dosyalarıyla ilgili nüfuzunu kullanarak bilgi sızdırdığı iddiasıyla gözaltına alındı. Reuters’a konuşan yargı kaynakları, 59 yaşındaki Sarkozy’nin Paris’e bağlı Nanterre bölgesinde sorgulandığını belirtti. Adli polise ifade vermeye giden Sarkozy’nin, soruşturmayı yürüten yetkililer tarafından 24 saat süreyle sorgulanabileceği ve gözaltı süresinin 24 saat daha uzatılabileceği belirtildi. Savcılar, 2013 yılında Libya devrik lideri Kaddafi’den milyonlarca euro seçim yardımı aldığı öne sürülen Sarkozy’nin telefonlarını dinlemeye aldı. Ancak Sarkozy’nin telefonda aşırı dikkatli olmasından şüphelenerek avukatını da dinleme kararı çıkarttılar. Sonunda eski cumhurbaşkanının polis ve savcıların dinlemesinden kaçabilmek için Paul Bismuth adına bir cep telefonu daha olduğunu tespit ettiler. Ve derhal bu telefonu da dinlemeye aldılar. Telefondan avukatı Herzog ile konuşan Sarkozy’nin L’Oreal soruşturması kapsamında polis ve savcılardan bilgi sızdırdığını tespit ettiler. Yüksek gizlilik içeren dosyalara girme hakkı olan ender isimlerden Başsavcı Azibert’in, Monaco’da üst düzey bir görev için içeriden bilgi sızdırmayı kabul ettiği öne sürülüyor.
Sarkozy’nin makus talihi, Recep Tayyip Erdoğan’ın makus talihliliği yanında devede kulak bile değildir. Talihliliği diyorum; çünkü böylesine dev boyutlarda olan suçlamalara karşın bu yazının yazıldığı şu anlarda Recep Tayyip Erdoğan’a dokunulamamış o da Cumhurbaşkanı adayı olduğunu ya ilan etti ya da ilan edecek.
Neymiş efendim; Sarkozy yargıda bazı üst görevlilerle ilişki kurarak kendisine bilgi sızdırmlarını kabu ettirmiş. Bizim ki öyle mi ya? Alimallah her olayın içinde doğrudan kendisi var. Rant değeri yüksek arsalarla ilgili imar sorunundan tutun da maden ocaklarının iznine kadar her şey bizzat zatı muhteremden soruluyor. Havuz pazarlıkları, para sıfırlama konuşmaları, Halk Bankası Müdürü’nün evinde çıkan paraların İmam Hatip okulu yapılacağına dair inandırıcı sözler ve nihayet bir şekilde yola getirilemeyen yargı mensuplarının icaplarına bakılarak “paralel yapı” ilan edilmeleri, sürülmeler, görevden alınmalar, bakanların ve müsteşarların yargıyı etkileme girişimleri hepsi hepsi su yüzüne çıkmış vakayi adliyeden bir dizi olay. Yargıya müdahalenin suç olmaktan çıkarılması için parti çoğunluğuna dayanılarak çıkarılan yasa ve Abdullah Gül’ün bu yasayı hemen onaylaması. gibi bir sürü iddia ortada durup dururken bu suçlardan aklanmaksızın Cumhurbaşkanlığına aday bir Recep Tayyip Erdoğan’dan söz ediyoruz.
Gerçekten Türkiye’de yargı hakkıyla işlese ki işlediği söylenemez. Yüksek Seçim Kurulu cumhurbaşkanı adayları ile ilgili oturur doğru bir karara imza atarak Recep Tayyip Erdoğan’a der ki; hakkınızda bunca suçlamalar var, gidin yargıda aklanın ve adaylık için başvurunuzu öyle yapın. Recep Tayyip Erdoğan da gider yargıya aklanır ve her yurttaş gibi adaylık hakkını da özgürce kullanabilir. Ne var ki, bunca suçlamalara karşın, hiçbir şey yokmuş gibi AKP’liler toplanmışlar 4000 kişilik bir salona; şaşa içinde halkın gözünü boyayarak Recep Tayyip Erdoğan’ı elleri patlayıncaya kadar alkışlayarak adaylık için yola çıkarıyorlar.
Evet, anlaşılmıştır. Bizim ülkemiz, burjuva demokrasisinin Fransa gibi işlediği bir ülke değildir. Bu yüzden de her şeye bir kulp bulup suçlar kolaylıkla kapatılabilir. Bu yüzdendir ki, meclise yansıyan fezlekeler bile alicengiz oyunları yüzünden doğru dürüst görüşülemez ve de engelleme her aşamada yapılarak sonra da üstüne bir bardak soğuk su içme sonucu ile bitebilir. Ancak Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturması için başlatılan yolculuk çok daha farklıdır. Bu yüzden de Recep Tayip Erdoğan kesinlikle cumhurbaşkanı adayı gösterilemez gösterilmemelidir de. Diyelim ki gösterildi ve de seçildi. O zaman da kimse Recep Tayyip Erdoğan’ın tepede cumhurbaşkanı olarak kalacağını düşünmemelidir.
Sarkozy olayı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’lilerin kulağına küpe olmalı ve her an yukarıda belirttiğim nedenlere bağlı olarak gözaltı ve ifadeye çağrılma günlerini yürekleri güp güp atarak beklemelidirler.