Yazan: Turgut Koçak 27 Eylül 2013
Yığınlar gösteri haklarını mı kullanıyor, çekersin bir operasyon olur biter. Ankara’da içinde DİSK’in KESK’in de bulunduğu bir gösteri sonucu olaylar çıkmış, polis güç kullanarak gaz ve basınçlı su ile ortalığı cehenneme çevirmişti. Sonra; CHP milletvekillerine, demokratik kitle örgütleri yöneticilerine ve birçok katılımcıya bu gösteri ile ilgili savcı dava açtı. Savcıya göre bu gösteriye katılanlar şiddete başvurmuş, polis ise göstericileri orantılı güç kullanarak dağıtmış. Bir savcı düşünün ki, polisin orantı güç kullandığına kadar olup bitenleri ince eleyip sık dokuyarak tespit etmiş. Yani sizin anlayacağınız polisin bildiğimiz sözlerini dayanak olarak iddiasına ekleyivermiş. İş bu kadarla kalsa iyi. Sen, Galatasaray-Beşiktaş maçı nedeniyle 1453 adıyla bir grup kur, bu grubu olay çıkarması için kullan, maça girişi denetimsiz hale getir, sonra da çık; Beşiktaş’a ceza ver. Gezi Parkı gösterilerine kimler katılmış, ülke çapında araştırma yap, savcıları harekete geçir, oh ne güzel gelsin yeni davalar. Bu da yetmesin başlat bir operasyon milyonları sindirmeye çalış.
Dedik ya; iş bu kadarla kalsa iyi. Sen bizlerin verdikleri vergi ve haraçlarla koskoca bir TRT tekeli kur, TRT 24 saat AKP’nin propagandasını yapsın, bütün bunlar az geliyormuş gibi bir de aklı devre birilerini çıkar televizyona, kadınlar için olmadık sözler söylesin. Yok, kadın hamileyken dışarı çıkmamalıymış da, iş yaşamından çekilmeliymiş de bir sürü ıvır zıvırı söyleyip hem kafamızı şişirsin hem de tepemizin tasını attırsın.
RTÜK denilen sansür kurulu bütün bu gerçekleri görmesin, AKP iktidarına karşı hangi televizyonun muhalefet yaptığını belirle, sevmediği haberleri verdiği için cezalar yağdır, olmadı kapatmaya kadar gitmeye kalkan girişimlerde bulun. İktidarından muhalefetine kadar; herkes ağızlarını her açtıklarında basın özgürlüğünden söz etsinler ama çoğunluğu iktidar partisinden oluşan RTÜK; basın ve düşünce özgürlüğümüzü zaptı rapt altına almaya kalkışsın. Sonra da çıkıp pişkin pişkin yaptıklarına kargaların bile güleceği gerekçeler uydursun ki, ne bileyim bizler de hazmedersek hazmedelim. Zaten Zahit Akman’la birlikte adı iyice şaibe çukuruna düşmüş olan RTÜK’e nereye kadar katlanacaksak katlanalım.
Hoş; basın denilen ve sahipleri muhteremlerden oluşan bir basının adından da söz etmeden geçmek olmaz. Birileri vurgun vurup köşeyi dönmüş ya, para da onlarda istedikleri gibi keyfi davranışta. AKP iktidarının başı Recep Tayyip Erdoğan birçok özel televizyona çeşitli bahanelerle el koydurtmuş, TMSF aracılığı ile de yandaşlara satışını sağlayarak bir sürü yandan basın kazanmıştır. Bütün bunların yanında üstüne üstlük, medya sahiplerine bir ültimatom çekip kimi çalıştıracaklarından ne tür yayın yapacaklarına kadar talimatlarda verilmiş, bu talimatlara aldırmayanlarsa çeşitli yöntemlerle bir güzel hizaya sokularak her biri iktidar yanlısı olup çıkmışlardır. Kısaca öyle bir fotoğraf ki, her şey ayan beyan ortada. O fotoğrafta AKP iktidarının her bir durumu cam gibi görünüyor.
AKP iktidarının fotoğrafı ile ilgili sayısız şeyler söyleyebiliriz. Uzatmamak için bazılarına değinip yazımızı bitirmek istiyoruz. Hani bir söz vardır. “Eller gider Mersin’e, biz gideriz tersine” diye. İşte AKP iktidarı da tıpkı bu sözde olduğu gibi davranıyor. En savaş yanlısı insanlık düşmanı Amerika bile Suriye’ye yönelik savaş konusunda geri dururken bir tek Recep Tayyip Erdoğan’ından Dışişleri Bakanı sığ stratejist Ahmet Davutoğlu ve AKP ileri gelenler savaşta savaş diyerek yeri göğü inletiyorlar. BM Genel Kurulu’nda bile Türkiye için utanılacak bir görüntü yaşıyoruz. Hemen herkes Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun zavallılığına gülüp geçiyor. Kimsenin Türkiye’nin söylediklerini dikkate aldığı yok kısacası.
Ne diyelim; adaleti, eğitim sistemi, sağlık sistemi, ekonomisi, demokrasisi çökertilmiş bir ülkeden söz ediyoruz. Bu fotoğrafı 11 yıldır AKP iktidarı bize izlettirmekte ve canımıza okumaktadır. Bugüne kadar en sevimsiz iktidarlardan birisiyle tanışmış olan Türkiye halkına öyle görünüyor ki, baskı ve yıldırma girişimleri artık sökmüyor. Kimse ne tutuklanmaktan korkuyor, ne de bir şeylerini yitireceği için sindirilebiliyor.
Her şey gün gibi ortada.
AKP iktidarı; binmiş bir alamete gidiyor kıyamete.
İflasın fotoğrafı ortada. İzlemeye devam edin…