Yazan: Turgut Koçak 3 Kasım 2014
Recep Tayyip Erdoğan sanki hükümetin başında. Her fırsatta açılışlara katılıp muhalefet partilerine verip veriştiriyor. HDP’yi kastederek “sabrımızın sonuna geldik” diyor, arkasından aynı sözleri Başbakan Ahmet Davutoğlu yineliyor. Çok büyük açılışlar olur da Cumhurbaşkanı sıfatı ile Recep Tayyip Erdoğan’da katılabilir bir sakıncası yok. Ancak belediyenin bilmem ne açılışı var diye her ne hikmetse Recep Tayyip Erdoğan orada bitiveriyor. Muhterem birkaç gün sussa sanki dili şişecek bu yüzden de durmadan konuşmak için kendisine fırsat çıkarılmasını istiyor.
Neymiş efendim? Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esenler Dörtyol Meydan’da toplam maliyeti 111 milyon TL olan Belediye Hizmet Binası, Dr. Kadir Topbaş Kültür ve Sanat Merkezi, Hükümet Konağı, Esenler Özdilek Anadolu İmam - Hatip Lisesi 1. Etabı, Cahit Zarifoğlu Gençlik Merkezi ve Bilgi Evi ile Bilgi ve Hikmet Evi’nin açılış törenine katılmışmış. Bu törene katılış nedeni de sözü geçen yapıların kendisinin Başbakanlığı zamanında yapılmaya başlanmasıymış. Yukarıda adı geçen kimi yerlerin ne olduğuna bir bakın isterseniz. Esenler Özdilek Anadolu İmam - Hatip Lisesi 1. Etabı, Cahit Zarifoğlu Gençlik Merkezi ve Bilgi Evi ile Bilgi ve Hikmet Evi gibi gerçekten de hikmeti kendinden menkul yerler. Yani sözün özeti bu açılışlarda Recep Tayyip Erdoğan konuşup Başbakan koltuğuna oturttuğu Ahmet Davutoğlu’na yardımcı olmaya çalışıyor. Yani Anayasa’da yeri yok ama hem başkan, hem de partili cumhurbaşkanı gibi davranıyor.
Hani öteden beri derler ya cumhurbaşkanı tarafsız olur diye. İşte bu tanım Recep Tayyip Erdoğan’a uymuyor. Hiçbir kural tanımaksızın o da açılışlara katılıp kendileri gibi düşünmeyenlere gözdağı vermeyi sürdürüyor. Muhteremin sabrı taşmışmış. Öyle ya bu ülkede yasa masa yok. İşler beyefendilerin sabrı ya da sabrının taşması üzerinden yürüyor.
AKP’li zevatı peşine takmış olan Recep Tayyip Erdoğan Esenler’de sokaklarda dolaşıyor. Pohpohlanmaya o kadar alışmış ki, sanırız sokaklarda dolaşarak kendisini kimin sevdiğini kimin sevmediğini ya da ne kadar sevdiklerini test etmeye çalışıyor. Gözleri balkonlarda. Alkış ve olumlu tezahürat varsa ne âlâ. Yoksa gözleri bir radar gibi çevreyi kolaçan ediyor. Amanın o da ne. Bir grup kendini bilmez bir kafenin balkonuna çıkmış hem kendisini alkışlamıyor hem de sigara içiyorlar. Muhteremin tepesi atıyor. Beraberindekilere dönerek; “Nerede Zabıta? Kapalı yerde sigara içiliyor” diye soran Erdoğan, “Cezası var, biliyorsunuz ama yani nerede zabıta? Göstere göstere terbiyesizce içiyor..” diyerek tepki gösteriyor. Kapalı mekanda sigara içenin görüldüğü anda zabıtanın ceza yazacağını da ifade eden Erdoğan, “Terbiyesiz herif Cumhurbaşkanı söylüyor, hâlâ içmeye devam ediyor” diye celallendikçe celalleniyor.
Gerçi bugüne kadar muhteremin ağzından az şey duymadık duymasına ya, Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından çıkan bu sözlerin hiç ama hiç yakışık almadığı da bir gerçek. Muhteremi sanki oğlu Bilal kızdırmış da o da Bilal’in haddini bildiriyor sanki. Adama sormazlar mı siz cumhurbaşkanı mısınız yoksa herkese haddini bildiren baba mı?
Açıkça söylemek gerekirse bu yaşananlar hiç de kolay kolay yutulacak bir lokma değil. Muhterem bu sözleri iki nedene bağlı olarak sayıp döküyor bizce. Birincisi bütün diktatörlerin herkese haddini bildirmek haklarıymış gibi sanılması, ikincisi de bir muhteremin kendisini otoriter bir baba yerine koyma geleneğine bağlılığı.
Bizler bir bütün olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın izlediği politikalara ve davranışlarına karşıyız. Çünkü izlediği politikalar ve davranışlarının onaylanacak bir yanı yoktur. Bu nedenle de öyle sanıyoruz ki araba devrilene kadar muhterem gaza basmaya devam edecektir. O gaza bastıkça da önüne ne çıkarsa artık nasibini alacak ve olan yine geniş emekçi yığınlarına olacaktır.
Kendisine ne olacak mı diye soruyorsanız; onu da yargı bilir artık değil mi?
Bu iflah olmazlığa dur demenin günü de gelecektir elbette…