İDLİB DENİLEN HİKAYE

Yazan: Turgut Koçak 18 Aralık 2020

Bildiğiniz gibi Suriye’nin pek çok bölgesinden sürülen katil İslami terör örgütleri İdlib’te yuvalandılar.

Bu İslami terör örgütlerini kim kurdu, gerçeğini tartışmaya bana sorarsanız gerek bile yok. Çünkü bu tür örgütlerin hemen hepsinin adresi CIA’ya çıkar. Durum böyleyken şu an Suriye’nin kendi topraklarından bu katil sürülerini söküp atmak için giriştiği askeri operasyon tartışmasız hakkıdır. Evet de nasıl oluyor da AKP ve saray iktidarı ile bunları destekleyen yalaka çevresi niçin bu kadar rahatsız olmaktadır?

İyi niyetle düşünürsek; şöyle denilebilir; Çünkü burada bulunan sivil ve terörist unsurlar oradan kaçıp Türkiye’ye gelecekleri için sorun yaratacaklar. Bu konu AKP için dert bile değildir. Neden derseniz, AKP kendi iktidarını nasıl kimseler olurlarsa olsunlar arkalayacaklara büyük bir gereksinimi vardır. Ama oradaki duruma bakarsanız, ne güzel Türkiye gözlem noktaları kurmuştu. Suriye, Rusya ve İran’a da buradaki silahlı unsurları silahsızlandıracağı sözünü vermişti ama bu yolda küçücük bir adım atmadığı gibi tam tersine bu terör unsurları ile dirsek temasını hiç mi hiç kesmedi, kesemezdi de.

Dolayısı ile daha fazla bekleme lüksü olmayan Suriye kendi bağlaşıklarıyla İdlib ve çevresini temizlemek için askeri operasyon başlatmak zorunda kaldı. Bu İslami terör örgütleri dış destekleri olmadığında dayanamayacakları için bölgeyi hızla terk etmeye başladılar. Bunların bir kısmını ise Suriye’de içine düşülen bataklığın benzeri bir bataklığa Türkiye’yi sokmak için AKP ve saray iktidarı Libya’ya gönderdi.

İşte bu nedenle yandaş ve yalaka basın durmadan feveran basmakta AKP ve sarayın yanlış politikaları ilerici, devrimci, demokrat ve sosyalist çevrelerden destek görmediği için saldırganlaştıkça saldırganlaşmaktadırlar. İktidarın destekçisi Yeni Şafak gazetesinin baş sayfasına baktığınız zaman ne demek istediğimizi kolaylıkla anlayacaksınız.

“RUSYA VE İRAN İDLİB’İ YAKIYOR”

Aynı konu ile ilgili AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İdlib’teki operasyon için rejimin ateşkese uymadığının açık ispatıdır.

3 askerimiz şehit oldu. Karşılıksız bırakmayız. Bedelini ağır bir şekilde ödeteceğiz diye konuşmuş.

Bu sözleri okuduktan sonra bize göre başka bir söze gerek yoktur. İktidarın en başındaki kişi görülüyor ki yangına körükle gitmekte, bu yüzden de Türkiye’nin başını ağır bir şekilde belaya sokmaktadır. Şu an Türkiye savaş halinde falan değildir fakat verilen kayıplara bakıldığı zaman sanki savaşın tam da göbeğindeymişçesine hem kayıplar vermekte hem de ağır bedeller ödemektedir.

Bugün koro halinde AKP’nin sözüm ona gazeteci görünenleri almışlar sazı ve avazı ellerine vay sen misin Libya tezkeresine karşı çıkan diye CHP’ye demediklerini bırakmıyorlar. Oysa AKP ve saray iktidarının İhvan sevdası yüzünden Türkiye bilerek ve istenerek hem Suriye’de hem de Libya’da ateşe atılmıştır. İhvancılar kimdir peki? İhvancılar adı bilinen Müslüman Kardeşler Örgütü’dür. Bu örgütü kuranlar başlangıçta İngiltere istihbaratıdır daha sonra da bu örgüt CIA’nın denetimine geçmiştir. İlk kuruluş yıllarına döndüğümüz zaman görürüz ki Padişah Vahdettin’in Şeyhülislamı koltuğunda oturan Kurtuluş Savaşı düşmanı Yunanistan’a sığınmış daha sonra da Mısır’a geçip yerleşmiş olan kişi de bunlardan biridir.

Bu yüzden de Mursi denilen adam Müslüman Kardeşler Örgütü’nün adamıdır ve de İhvancıdır. AKP ve sarayın Mursi’yi destekleyip onu arkalaması, duruşma salonunda ölümünün arkasından ise Diyanet’in temsili cenaze namazını bütün camilerde kıldırmasının nedeni de budur.

Sonuç olarak yandaş ve yalaka takımı hem cahildir hem de ülke ve demokrasi düşmanı olduğu için Libya’ya asker gönderilmesine karşı çıkanlara delicesine karşı çıkmakta ve herkesi hainlikle suçlayarak baskın basanındır hesabı bir ruh hali sergilemektedir.

Gerçekleri kim ne kadar öterse ötsün değiştiremez. Gerçekler erinde geçinde yalancıların ve düzenbazlık yapmak isteyenlerin ayağına prangadır o kadar…