Yazan: Turgut Koçak 5 Haziran 2011
Kapitalist sistemde birilerinin zengin olması eşyanın doğası gereğidir. Çünkü sistem sömürü, soygun ve vurgun üzerinden kendini var eder. Kapitalist sistemde politikacıların köşeyi dönmesi ise başlıbaşına çürümüşlüğün ve kokuşmuşluğun sonucudur. Bu politikacıların aldıkları, sattıkları bellidir. Oturup bir hesap çıkarsak değirmenin suyunun nereden geldiğini bulmamız hiç de zor olmasa gerektir. Bizim ülkemizde iki politikacı üzerinden konuştuğumuzda da aynı sonuca varmamamız için bir neden yoktur. Bu politikacılardan birisi İ. Melih Gökçek’tir. Diğeri de Gökçek’in çok sevdiğini söylediği, onun uğrunda parti kurmaktan vaz geçtiği Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Nasıl olmuşsa olmuştur çaycılık yapan İ. Melih Gökçek politikaya girdiği ve Belediye Başkanı seçildikten sonra birileri kendisine “yürü ya kulum” demiştir o da yürümüştür. Yani dünyanın en zengin belediye başkanlarından birisi olmuş, oğlu Osman mala mal, paraya para demez hale gelmiştir. Kendisi zaten öyledir. Ankara Büyükşehir Belediyesi ise Gökçek’in sayesinde en borçlu belediyelerden biridir. Borcunu ise devlet ödemesine karşın ödene ödene bitirilememektedir. O İ. Melih Gökçek ki, Ankaralıların canına okumuştur. Suya, toplu taşım araçlarına ve her türlü belediye hizmetlerine Misli misline zam yapılmasına karşın durum yine de değişmemektedir. Ankara Büyükşehir Belediyesi iflasın eşiğindedir.
Murat Karayalçın’ın döneminde neredeyse bitirilen metro hizmetleri bunlar tarafından sahiplenilmiş, Gökçek yeni bir hattı hizmete açamaz, daha doğrusu oyalanıp dururken bir kurnazlık yapıp bundan sonra yapılacak metro hattını devletin üzerine yıkıvermiştir. Özet bir söyleyişle; Gökçek’in yaptıklarında zenginleşme var, rant var ama ne yazık ki hizmet yoktur.
İşte bu kişiyi, TV8 programına çıkarmış, kendisine iki kişi tarafından utangaç utangaç sorular soruluyor, o da gayet pişkin soruları yanıtlıyor ve Kılıçdaroğlu için, dürüst değil diyor iki sözünden birinde. Hani bir söz vardır “dinime söven Müslüman olsa bari” diye ya o hesap İ. Melih Gökçek dürüstlükten dem vuruyor. Kısaca tıpkı partisinin baş R. Tayyip Erdoğan gibi verip veriştiriyor. Doğal olarak Kılıçdaroğlu’nu savunmak bize düşmez ama iş İ. Melih Gökçek olunca bu sözleri insanın dinleyip de susması olanaksız.
AKP, görüldüğü gibi eniği ile cücüğü ile şirazeden çıkmış bir parti. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır derler ya bunlarda o hesap, yavuz hırsızlığı iyi biliyorlar. Bütün AKP’liler başkanlarından çıraklığı, pardon kalfalığı iyi kapmışlar. Erdoğan ne derse onun dediklerini sözcüğü sözcüğüne yineleyip duruyorlar. Bunlara kalırsa Türkiye eserden geçilmiyor. Bu eserlerin hemen tümü de Tayyip iktidara geldikten sonra gerçekleştirilmiş sanki. Oysa ortada eser meser yok. Hayal var, umut istismarı var. Bunlar bilinen atasözünün etkisinin farkında olsalar gerek ki, umut veriyorlar ama gerisi yok. Yoksulun ekmeği umuttur ya yer yer doymaz, bunlarınki de umut ama ortada bir şey yok.
Ülke bunların iktidarında yoksullaştıkça yoksullaşmış. Resmi rakamlar 13 milyon yoksuldan söz ediyor ya bu tam olarak doğru değil. Gerçek rakamlar çok çok daha yukarlarda. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi adamlar çıkmışlar; pişkin pişkin bir dönem daha iktidar olmak için oy istiyorlar. Yani demek istiyorlar ki, biz ustalaştık. Bundan böyle sizleri daha usta usta soyup soğana çevireceğiz.
Sizlere anımsatıyorum, bunların yarattıkları sıkıntı yetmedi mi? İ. Melih Gökçek gibiler daha bizimle ne kadar alay edecekler? Bunların gözümüzün içine baka baka yalan söylemelerine katlanacak mıyız, yoksa yeter deyip ayağa kalkarak bir düğmeye basıp seslerini kısacak mıyız?
Sıra bizde. 12 Haziran 2011 Pazar günü bunlara dersini verecek miyiz yoksa sömürünün artmasına, özgürlüklerimizin elimizden alınmasına, zulme katlanmaya devam mı edeceğiz? Evet, örs olmaktan bıktık, bir kez de biz çekiç olalım, çekiç olalım ki, yalancılar, talancılar, vurguncular pişkin pişkin karşımıza çıkıp bizden oy istemesinler.
KİMSEYE OY YOK! OYUMUZ KENDİMİZE! OYUMUZ SOSYALİZME demek için bu fırsatı iyi değerlendirelim ve burjuva politikacılarının meşruiyetini ortadan kaldıralım.