Yazan: Turgut Koçak 9 Haziran 2015
Seçimler bitti. Meclise giren partiler hem kazandı, hem kaybetti. Ama her nasılsa her zaman olduğu gibi bir kez daha sistem ve demokrasi kazanmış oldu. Seçimlerin sonrasında ise asgari ücretle çalışanlar, emekliler, çiftçiler, yurt sorunu ve günlük yaşam kaygısı içinde olan öğrenciler kısaca bu ülkenin geniş emekçi yığınları bir kez daha kaybetmiş oldular. Bu kısır döngü her zaman böyle olur nedense. Şimdi vaatleri anımsamanın zamanı. Bilemem hükümet nasıl oluşur ama uzlaşıdan çıkan bir hükümetin bileşenleri vaatlerini anımsar mı yoksa “ne yapalım tek başımıza iktidara gelmedik mi"derler, nasıl olsa bunu da kısa zamanda göreceğiz.
Geçmişin defterlerini şöyle bir karıştıralım. Ülkenin liberal solcuları, soldan çark edip sisteme rampalayanlar, aydın geçinenler, her dönemin ortamını iyi koklayıp harekete geçen zübükler 3 Kasım 2002 tarihinde AKP’nin iktidara gelişini ve son on yılını da aynı teranelerle değerlendirmişler ve 13 yıllık AKP iktidarı için de “demokrasi kazandı” demişlerdi. Sonra da medyada toplumu öyle bir uyutmaya girişmişlerdi ki, bu yüzden de toplum AKP’nin çağ dışılığına, halk düşmanı bir iktidar oluşuna, nihayet faşist bir diktatörlüğü adım adım inşa edişine hem katlandı hem de seyirci kaldı.15 Haziran 2015 seçimlerinde bile AKP’yi iktidardan gönderirken yığınlar yine de kendisine tam olarak güvenemediği için AKP’nin işini yarım yamalak bitirdi. Toplumun önemli bir bölümü düşündü ki, bizler AKP ve tek adam diktatörlüğünü bitireceğiz bitirmesine de, ya bir de bitiremezsek kim bilir elinden ne çekeriz diye düşündü ve gidip oyunu AKP’ye verdi. Kara göründü ya bundan sonra bilinmeli ki AKP’nin işi herkesin gözünde bitmiştir ve artık AKP bundan böyle tarihin çöp sepetindedir.
‘Hızlı senaristler’ koydum ya yazımın başlığını, bilmem bazılarınız bu başlığa şaşırdınız mı? Şaşırdıysanız şaşırmayın. Çünkü ortada işçilerin, emekçilerin, gençlerin, kadınların, öğrencilerin özetle ülke yurttaşlarının hiçbir sorunu kalmadı. AKP tek başına iktidar olamadı ve bu hızlı senaristlere göre de pek çok sorun böylece çözülmüş oldu. Ah bir de dişimize ve meşrebimize uygun bir hükümetin kurulmasını sağlayabilirsek keyfimize demeyin gitsin.
Her nedense ayarı bozulanlar sadece her dönemin tatlı su balıkları değil. Kendisine solcuyum, devrimciyim, sosyalistim diyenlerde de bir ayar bozulması olduğu kesin. Çünkü en çok ayarı kaçıranlar da onlar oldular nedense. Bu çevrelerin birçoğu da herkesten çok ortaya çıkan sonuçları konuşuyor şimdi. Bazıları ise kendilerini zaten kazanmış sayıyorlar. Belki, AKP faşizminden ve Recep Tayyip Erdoğan’ın tutum ve davranışlarından bir ölçüde de olsa kurtulmak az şey mi diyebilirsiniz, tabiki de az şey değil. Bu sonuçlara göre en azından bir ölçüde de olsa Recep Tayyip Erdoğan da, faşizan düşleri de durduruldu sayılır. Ancak şurası bilinmeli ki, asıl kazananlar bizler olmadık.
Örneğin biz Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak bu seçimlerde tutum ve davranışlarımızı hiç kuşku yok ki, AKP ve Recep Tayyip Erdoğan faşizminin durdurulması üzerine kurduk. Bu bir ölçüde de olsa başarıldı sayılır. Bizim asıl amacımız ve varlık nedenimiz halkımızın gerçek kurtuluşu olan sosyalizmdir.
TSİP 15-16 Haziran şanlı işçi direnişinin yıldönümünde 15-16 Haziran 1974 tarihinde kurulmuş bir partidir. O günden bu yana yürüttüğü bütün çabaları sosyalizme bağlı olarak yürütmüş, sosyalizmi gündeminden bir kez olsun düşürmemiştir.
Partimiz Türkiye Sol’unun en eski partisi olarak yoluna aynı kararlılıkla devam edecek ve üzerine düşen görevi yerine getirmek için canla başla çalışacaktır.
Bu bağlamda partimiz sosyalizmin kalesi olma yolunda etkinliğini daha da arttırma ve devrimin öznesi olmak için uğraşılarını kesintisiz devam ettirecektir.
Partimiz bir yandan sosyalist öğretinin yığınlar tarafından doğru kavranması için çalışırken, bir yandan da örgütsel varlığını büyüterek ve etkinleştirerek Türkiye emekçilerinin gündemine sosyalizmi gerçek bir kurtuluş olarak getirmek ve bu yönde başarılı adımlar atmak yolunda her türlü özveriyi gösterecektir.