HESABA OTURMAK

Yazan: Turgut Koçak 4 Temmuz 2022

Ülkemizde asgari ücret 5.500 TL’ye çıkarıldı. Bu rakam AKP ve saray iktidarına göre süper. Gerçekte ise açlık sınırlarının altında. Bu pazarlıklarda masayı işgal eden Türk-İş’in nasıl bir alavere içinde olduğunu bir kez daha öğrenmiş bulunuyoruz. Asgari maaş konuşulurken Türk-İş Başkanı Ergün Atalay bu rakamı az bulup işçilerin karşısına nasıl çıkacağım deyip demediğini bilmiyorum ama demek ki biraz yüzü delibozuktu ki Erdoğan soğuk duşunu da Atalay’a bir espri ile yaptırmış oldu. Zaten promterda bile yazıları okumakta zorlanan Erdoğan nasıl olduysa Atalay’a “senin de başında saç kalmadı” deyiverdi. Bu espriden sonra çalışanlara da kalkıp deseydi ki sizin de tencerenizde aş kaynamıyor her şey cuk diye yerine oturmuş olacaktı.

Asgari ücret ülkemizde milyonların sorunu olduğu için herkes açıklanacak rakamlara kulağını dikmişti fakat sonuç tam anlamıyla bir hayal kırıklığı oldu. Niye derseniz daha asgari ücret ne kadar arttırılsın konuşulurken gelen zamlar maaşa gelen zammı da çoktan silip süpürmüştü bile. Bir de şu var. Ülkemizde insanlar kaç yıl çalışmış olurlarsa olsun bir türlü kıdemli hale gelemiyorlar. Sürekli çıktı girdi yapıldığı için maaşlar bir türlü asgari ücretin üstüne çıkamıyor.

Gelelim emeklilerin hali pür melaline. Hangi emekliye mikrofon uzatılsa bir dokunulduğunda bin ah işitildiğine tanık oluyoruz. Emekli maaşlarının çeşitliliği yanı sıra öyle düşük rakamlarda ki bazıları bu maaşlara ne kadar zam yapılırsa yapılsın emeklilerin belini doğrultması olanaksız. Hatta öyle ki emeklilere maaş konusunda o denli cimri davranılıyor ki bazı emekli maaşları salt ekmek parasını bile karşılamaktan uzak. Bu durumda emeklilere açıktan açığa deniliyor ki yemeyin, içmeyin, gezmeyin, tozmayın bir an önce ölün, ölemeyenleriniz de evlerinden çıkamaz olsunlar ki boşu boşuna devlet de para ödemek zorunda kalmasın.

Ama burada bir parantez açmakta yarar var. Ülkede ne kadar emekli var? Bütün emeklilerin sayısı aşağı yukarı 14 milyon civarında. Bu ne demek? Emekliler gerçekten kendilerine kan kusturan bir iktidarı düşürmek isterlerse kesinlikle düşürürler. Peki, neden böyle bir sonuçla karılaşmıyoruz. Bu kadar çok sızlanıp da neden emekliler sızlandıklarının onda biri kadar bile olsun kendilerinin canına okuyan bir iktidarı oylarıyla olsun cezalandırma yürekliliği gösteremiyorlar dersiniz?

Bu konu ile ilgili daha çok neden sıralayabiliriz de iki önemli konuya değinerek bu işi noktalayalım. Birincisi emekliler çok korkaklar. Başlarına bir şey geleceğinden öyle korkuyorlar ki sözleriyle eylemleri birbirini tutmuyor. Tabi her konuda olduğu gibi bu konuda da genellemek olmaz. İkincisi ise eskimişliğin tutuculuğunu bir türlü üstlerinden atamıyorlar. Bu nedenle de daha çok sağ partilere yönelen bir halleri var.

Memurlara gelince; memurlar öylesine keyfi davranışlarla karşı karşıyalar ki haklı bile olsalar haklarını arayacak bir merci bulmalarının olanakları yok. Bu yüzden de sürgün, işlerinden olma tepelerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanıp duruyor. Eskiden memurlar haksız bir sürgün ya da memurluktan atılmayla mı karşı karşıya kaldılar, Danıştay’a başvurup haklarını arayabiliyorlardı şimdi bu yol üç aşağı beş yukarı kapatılmış durumda. Yani güven duyulacak bir yargı yok orta yerde. Bu yüzden de ezici bir çoğunluk gıkını bile çıkarmıyor. Çıkaranların yaratacağı baskı ile de sonucun değiştirilmesi olanaksız. Bu yüzden iktidar ücretler söz konusu olduğu zaman canı nasıl isterse öyle davranıyor.

Ücret artırımı enflasyon oranına göre sözüm ona ayarlanıyor. Ülkede enflasyon kaç? TÜİK’e göre 60’larda 70’lerde. Gerçeği ne yeminle söylüyorum en az yüzde 150’de ben 200’ü bile geçtiğine adım gibi inanıyorum.

Bir şey anlaşıldı. Sürekli olarak bizim ülkemizde tencere iktidarları götürür deniliyor ya çok da inanmayın bu değerlendirmeye. Neden derseniz, bugüne kadar halkı kuru ekmeğe muhtaç edenler, evlerinde tencere kaynamaz hale getirenler sağ iktidarlar olmuştur. Bununla birlikte ülkede değişmeyen bir şey var sağ iktidarların seçeneği sağ iktidarlar oluyor. Bu yapıların birbirinden farkı olmadığı halde ne demeye halk yine bunlara yöneliyor o zaman?

Evet, kuşkusuz halkı ekonomik kriz etkiliyor. Ama gerçek bir araştırma yapılsa iktidarın hak ve özgürlükleri kısmasından daha fazla etkilediğini biz yine sanmıyoruz. Ayrıca bir de yığınların dünya görüşleri yaşamsal şeylerin bile önüne geçiyor. Bu yüzden de insanları ne açlık, ne yoksulluk ne de hak ve özgürlüklerinin çiğnenmesi çok da ilgilendirmiyor. Salt ideolojik nedenlerle oy verenler önemli bir ağırlıkta oldukları için hesabımız her defasında şaşıyor.

Son söz; Ama hiçbir şey böyle de gitmez gidemez. Bu yüzden de iyice haşatı çıkan AKP ve saray iktidarı 1400 seçmeni olan Çankırı Dodurga’da yapılan belediye başkanlığı seçimlerini kazanmış ya Erdoğan bile bu konuyu zafer gibi gösterme hevesine kapılmış kapılmış da bu iktidar bin tane Dodurga’yı bir araya getirseniz artık bu iktidarın yerinde kalmasının olanağı yok.

Ya gidecekler ya gidecekler başkaca da bir seçenek söz konusu değil…