Yazan: Turgut Koçak 26 Aralık 2022
AKP ve saray iktidarı ile birlikte neler yaşandı bu ülkede neler. Önce burjuva hukuku bile olsa ayaklar altına alınarak kumpaslar kuruldu. O denilerek bu denilerek, biraz da sola uygun sözlerle cilalanarak kumpaslar kuruldu. Suçsuz insanlar cezaevlerinde çürütüldü. Öyle zıt kararlar verdiler ki mahkemeler birinde ağır hapisler verildi. Aynı kararlar daha sonra bozulup aklanmayla sonuçlandırıldı. Dinci, girici, faşist çevrelerin demokrat ve yurtseverliğe karşı öyle bir düşmanlıkları vardı ki Montrö Anlaşması ile ilgili bildiri yayımlayan amillere ve subaylar içeri atılıp yıllarca içerde çürütüldü. 28 Şubat bahanesiyle de pek çok emekli ordu mensubundan öç alınıp insani olmayan kararlarla içerde bırakılara ölümlerine sebep olundu. Çünkü adı geçen askerlerin hepsi Cumhuriyetçi ve Kemalist sayıldığı için görülmemiş hukuksuzluğa imza atılıp insanların hak ve özgürlükleri çiğnendi.
Benzerleri salt askerlere karşı yapıladı elbette. Pek çok sivil gazeteci, politikacı, parti ve dernek yöneticisi, sıradan yurttaş bu iktidarın zulmünden nasiplerini aldılar. Siyasi İslamcılar gözlerini iyice kararttıkları için nerede duracakları artık belirsizdi. Bu yüzden de olup bitenlere baktığımız zaman mücadele yitirilirse her şeyin yitirileceği bir noktaya gelip dayandık. Ki bunlar bildikleri için hangi noktaya geldiklerini ve neler yaptıklarını hesap verecekleri korkusuyla davranarak sınır tanımaz oldular. Bu yüzden demokrasi rafa kaldırıldı bu yüzden şiddetin daniskası uygulanır oldu.
Doğru okunmak istenirse İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hakkında verilen karar da bu anlayışın sonucuydu. Bu kararlara baktığımız zaman ister istemez önümüzdeki seçimlerin olağan koşullarda yapılabileceğini ummak ve düşünmek gerçekten olası değil. Daha ne gibi şiddet aygıtları devreye sokulacak son İBB’de terör araştırılması yapıldığını da dikkate alırsak doğrusu kestirmek zor.
Bu olup bitenlere bakılınca seçimler yapılabilir mi yapılırsa nasıl bir seçim yapılır kitleler haklı olarak sık sık soru sorar oldular. Evet, aynı soruları yeri geliyor sık sık bizde soruyoruz ama bu iktidarı meşru kılacak başkaca da bir silah da kalmadı ellerinde. Bu durumda bu sorunun yanıtı iktidar öyle ya da böyle çok büyük bir bahane uydurup seçimleri erteleyemezse ki zor, hile hurda yollarını sonuna kadar deneyerek seçimleri alma yollarını bilinmeli ki iktidarı elinde tuttuğu için sonuna kadar kullanacak.
Bazı yapıları değerlendirirken yanılmayalım. AKP-MHP-BBP klasik sağ partiler olarak görülemez. Bu partiler hem dinci, gerici, hem de faşist öğretiye sahip politik olumlardır. Bu yüzden 7 Haziran 2015 seçimlerini de unutmayarak 2023 seçimlerinde de neler sergilenebileceğini asla kafamızın arkasına atmayalım. Bunlar kazandıklarında milli iradeden dem vuracaklar tamam da ya kazanamadıklarında o milli dedikleri irade bunların ağızlarında hangi sözcükle dile getirilecek ve de ne gibi adımlar atılacak kim bilir?
Siyasal İslamcıların gözünde demokrasinin pul kadar değerinin olmadığını bilmiyor olamayız. Onlar için asıl olan kendi davalarına ne hizmet ediyorsa doğru ve kutsal olan da odur. Dolayısıyla bugüne kadar yaşamış olduğumuz, yalan, dolan, pusu, üçkağıtçılık ne varsa bunlar için geçerli yoldur. Söyledikleri ve inandıkları ne varsa din adına topluma allayıp pullayarak sundukları için bunlar ne manam bir görüşe ve anlayışa sahiptir çok iyi bilmekteyiz. Milli irade kendilerine verilen oyla sınırlıdır. Kendilerinden yana olanlar millettir olmayanlarsa bunlar için zillettir. Demokrasi laf ola beri gele bir şeydir yani kendileri için bir araçtır.
Neler yaşadık? Bunlar iktidarı ele geçirdiklerinde demokrasi ile yatıp demokrasi ile kalkmadılar mı? Sonra devleti dönüştürmeye başlayınca da gerçek yüzleriyle karşımıza çıkmadılar mı? İktidar gücünü bir sopa olarak kitlelerin üzerinde her fırsatta kullanan kim? Her gösteri, her basın açıklaması niye polis şiddetiyle karşılaşıyor. Niye Basına, medyaya ve televizyonlara kan kusturuluyor? Bu uygulamalardan nasibini yandaşların dışında payına almayan var mı? Yoksa olup bitenler gözlerimizin içine batırılacak denli açıkta değil mi?
Kim kendisini nasıl ifade ederse etsin ülke tam anlamıyla korkun günlerin eşiğine getirilip dayandırılmıştır. Ya faşizm ya demokrasi seçeneği ile karşı karşıya isek eğer öğretisel olarak durduğumuz yer demokrasi olmaz mı? Elbette burjuva demokrasisinin ne olduğunu bilmiyor değiliz. Bu demokrasi ne faşizmler, ne halk düşmanı rejimler doğurdu bizde bütün dünyada yaşayıp gördü. Bu karmaşık ama sınıf çizgisi politikamıza zarar vermeden yani yağmurdan kaçarken doluyla tutulmadan faşizme karşı birleşik bir mücadele izleyemez miyiz?
Altılı Masa’nın bileşiminden kaynaklı sorun yok değil vardır. Bu ittifakı oluşturan bazı partiler yumuşak geçiş yanlısı oldukları gibi sermaye kesimlerinin vurgunlarını da görmezden gelmeye teşne oldukları gibi tarikat, cemaat anlayışı ile de farklı bir yerdedir. Bu yüzdendir ki “kazanacak aday” tartışmasıyla başlatılan tartışma dile getirdiklerimizin ipuçlarıdır. Oysa muhalefet gerçekte tüm bileşenlerce desteklendiğinde hangi adayı gösterirlerse göstersinler Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacak konumdadır ama aday konusu sağın kabarık iştahına bırakılmayacak kadar da bilinmeli ki önemlidir.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ise sağ bir kurnazlıkla kulak arkası yapılmak isteniyor. Açıkça söylüyoruz Kılıçdaroğlu’nu bile siz kaldıramayacağınızı söylüyorsanız gösterdiğiniz aday kim olursa olsun HDP’lilerden, soldan ve sosyalistlerden tek bir oy alabilirler mi acaba? Kılıçdaroğlu hemen geniş bir çevrenin oyunu alabilecek durumdayken bu konunun ısıtılıp ısıtılıp getirilmesini biz sizin yumuşak geçiş isteğinize bağlıyoruz ki bizim statükocularla bir işimiz olamaz.
Politika yürek işidir. 3’ü 5’in üstüne koyup sabahtan akşama rakamlarla oynamak yerine CHP ile HDP’nde içinde olduğu sol ve sosyalistlerden oluşan bir blok oluşturulduğunda durum ne olur hiç analizi yapılıyor mu? Göreceksiniz bu dinamizm seçimleri alıp sürükler. Sürükleyeceği gibi bazı İslami kesimleri de içine alarak en kötümser rakamla yüzde ellilere dayanan bir oy alma potansiyeli vardır ki eğer 6’lı masa özellikle Cumhurbaşkanlığı adaylığında ne akmaz ne kokmaz birini aday göstermeye kalkarsa böyle üçüncü bir ittifakta ülkede ağırlıklı bir seçenek olur…
Gerektiğinde bu yolda unutulmamalı. O zaman varsın birileri oylarını Recep Tayyip Erdoğan’a versin verebiliyorlarsa…