Yazan: Turgut Koçak 1 Nisan 2012
AKP iktidara geleli on yıl oluyor. On yıl boyunca otomatiğe bağlanmamış zam görmedik neredeyse. Başta akaryakıt ve doğalgaz olmak üzere zam üstüne zam bindiren iktidar halkın iliğini kemiğini kuruttu. Daha dün elektriğe ve doğalgaza zam yapan iktidar bir kez daha zam yaparak uluslararası sermayenin adamı olan Turgut Özal’a bile rahmet okutur hale geldiler. Biliyorsunuz Turgut Özal 12 Eylül faşist diktatörlüğünün ekonomiden sorumlu devlet bakanıydı. Daha sonra siyasi partilerin kurulmasına izin verildikten sonra da ANAP olarak iktidara geldi ve Türkiye’yi sonuna kadar emperyalistlerin talanına açtı. Bugünkü AKP iktidarının ve başı Bay Tayyip’in Turgut Özal’ı bunca sevmesi ve sahiplenmesi hiç kuşku yok ki, boşuna değil. Çünkü aynı yolun yolcuları. Her iki iktidar ve başındaki zatı muhteremler de emperyalist/kapitalist sistemin en çok güven duyduğu iki işbirlikçi.
Bugüne kadar zam ve talan ekonomisi ile ekonomiyi götüren AKP iktidarı bundan sonra da yolundan milim sapmadan yoluna devam edecek; halka bu güzelim yaşanası dünyayı dar edecektir. Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP) olarak zamları ilk kez ele alıyor değiliz. Bu konuda sayısız yazılar yazdık eleştiriler yaptık. Ne hikmetse bizim eleştiri ve uyarılarımız yığınların gözünde bir önem kazanmadı ve halk bir kez daha zamcıları ve talancıları açık ara 12 Haziran 2011tarihinde yapılan parlamento seçimleriyle iktidara getirdi. AKP iktidarı da kendisini iktidara getiren halkı tam on yıldır zam, zulüm, baskı, açlık, yoksulluk, işsizlikle ödüllendirmektedir. Halkımız AKP’nin seçim vaatlerini unutmuş olabilir ne ki, biz sosyalistler asla unutmayız. Seçim sürecince boş şeyler söyleyen ve sanal kalkınma vaatleri veren AKP hemen seçimlerin bitmesiyle birlikte halkın sırtına vurguncuların faturasını arka arkaya bindirmeye başladı. İşte son elektrik ve doğalgaz zamları da aynı uygulamaların bir parçası olarak halka fatura ediliyor.
AKP iktidarının ranta ve talana dayalı sürdürdüğü ekonomide üretim söz konusu değil. Bu iktidarla birlikte ülkemizde tarım ve hayvancılık bitirildi. Sanayi zaten bitirilmiş, dışa tam anlamıyla bağımlı hale getirilmiş durumda. AKP başından beri sat-sav, bal tut parmağını yala bir ekonomi anlayışla sözümona ülke idare ediyor. Daha önce yapmadığını bırakmayan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ı unutturdu ya şimdi de işi aynı yolun yolcusu Mehmet Şimşek’le götürüyor. Öyle ya biz çabuk unutan bir halkız. Kaçımız sorup izini sürüyor Kemal Unakıtan’ın.
Mehmet Şimşek de aynı yolun yolcusu olarak kısa özgeçmişinde nerelere hizmet edeceğinin ipuçlarını vermiyor muydu? Özgeçmişi aşağıdaki gibi olan birinin kimin davulunu çalacağı da anlaşılmayacak bir şey mi? ‘Mehmet Şimşek, 1 Ocak 1967’de Batman Arıca’da doğdu. Ekonomist; Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. Yüksek lisansını İngiltere’de University of Exeter’de tamamladı. ABD Büyükelçiliği’nde ve Deutsche Menkul Kıymetlerde kıdemli ekonomist olarak çalıştı. Bir süre UBS Bankası Hisse Senedi Analiz Birimi’nde görev yaptıktan sonra uluslararası finans kuruluşu Merrill Lynch’te ekonomist ve stratejist olarak çalıştı. Aynı kurumun Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesi Makroekonomik Araştırmalar Bölüm Başkanlığı görevini yürüttü. 60. Hükümet’te Devlet Bakanlığı görevine atandı. Hükümette yapılan değişiklikte, Maliye Bakanlığı görevine getirildi.
Kuşkusuz bizim amacımız Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in özgeçmişini sizlere anlatmak değildir. Ancak AKP iktidarı hakkında küçük bir bilgi vermeyi gerekli gördüğümüz için bunları buraya yazdık. Yani özetle dedik ki, Mehmet Şimşek uluslararası sermayenin güvenilir adamlarından birisidir. AKP iktidarının böylesine uluslararası sermaye güçlerince korunup kollanmasının altı boş değildir. Doğal olarak zamlardan söz ederken zamlara neden olan uluslararası sermayenin isteklerine de yeri gelmişken değinip geçmiş olduk.
AKP iktidarı gerçekten de halkın anasını ağlatmış, ağlatmaya da devam etmektedir. Bütün bu gerçeklerin halkın bir kulağından girip iz bırakmadan öbür kulağından çıkması ki asıl kabul edilemeyecek olan işte tam da budur. Nasıl olmaktadır da kendisine eza cefa çektiren üstelik de yabancı sermaye güçlerinin emrindeki bir partiye tamı tamına üç dönemdir iktidar vizesi verilir? Nasıl olmaktadır da AKP iktidarının ekonomik-sosyal ve siyasal kararlarına dur denilemez ve toplumun kitle gücü harekete geçirilip bu iktidarın yaptıklarının hesabı bir bir sorulup burularından fitil fitil getirilemez.
İktidarın zamlarını ve sosyal ve siyasal yaptırımlarını artık eleştirmekle yetinemeyiz. Geniş halk yığınlarının gücünü örgütlemeli ve AKP başta olası başka tüm emperyalizm işbirlikçisi iktidar adaylarına geçit vermemenin bir yolunu bulmalı ve iktidar yolunda çeperimize güç yığmalıyız. Aksi takdirde eleştiri yaparak müzmin muhalefet görüntüsü veren sol ve sosyalist solun halk nezdinde dikkate alınacak bir önemi yoktur bundan böyle de olmayacaktır.