HER GÜN MURSİ HER GÜN CUMA KORKUSU

Yazan: Turgut Koçak 16 Ağustos 2013

Şu İslam ülkelerine bir bakın, hangisinde kan gövdeyi götürmüyor? Ya da ne bileyim; başka inançta olanlar niçin birbirlerini boğazlamıyorlar da Müslüman olduklarını söyleyenler farklı tarikatlara ya da mezheplere ayrıldıkları için birbirlerinin kanını vicdanlarında küçücük bir sızlama olmadan içebiliyorlar? İnsanın kanı donuyor, insan insan olduğundan utanıyor. Salt Alevi oldukları için kaçırılan, yaşı 12 ve 14 olan iki çocuğun gözleri bantlandıktan sonra başında ölüm fermanı okuyan sözde Müslüman birinin okumayı bitirdikten sonra kurşuna dizilmelerini nasıl içimize sindirip hiçbir şey olmamış gibi davranacağız? Ya da şöyle soralım; bu katliamı yapanları destekleyen AKP iktidarına karşı hiç mi söyleyecek sözümüz olmayacak?

Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere AKP iktidarının sözcü ve destekçileri Mısır’ın devrik Cumhurbaşkanı Mursi’yi canhıraş bir şekilde desteklemelerinin demokrasi adına yapıldığını mı kabul edeceğiz? Bizler Müslüman Kardeşler olarak bilinen yapının nasıl bir yapı olduğunu bilmiyor muyuz? Bugüne kadar din adına başvurdukları şiddetin ne menem şey olduğundan da mı habersiziz? Daha da önemlisi nasıl olmaktadır da öteden beri bu sözünü ettiğimiz İslami yapılar kolaylıkla emperyalist dünyanın oyuncağı olabilmişler ve kullanılmışlardır? Dün komünizme karşı yeşil kuşak olarak organize edilip komünistlerin üzerine salınanlar, bugün de farklı nedenlere bağlı olarak emperyalist dünyanın ekmeğine niye yağ sürmektedirler? Mursi denilen kişi Amerikan emperyalizminin adamı değil miydi? Mısır’da “Arap Baharı” olarak emperyalist dünyanın başlattığı hareketten sonra iktidar koltuğuna Mursi oturtulmadı mı? Emperyalist dünya Mursi’yi koltuğa oturturken sesi çıkmayanların hatta bu işi demokrasi olarak yorumlamaktan çekinmeyenlerin yine emperyalistlerin gözden çıkarması sonrası mı akıllarına demokrasi gelmektedir? İnsan bu kadar mı mankafa olur, hiç mi başkalarına oyuncak olanların yine oyuncak olarak yerlerinden alınacağını kavramaz?

Evet, bir tarafta Tahrir Meydanı, diğer tarafta Adevviye Meydanı. Taraflar toplanmışlar, birbirlerinin kanını içecek denli de düşmanlar. Mısır’da seçmen sayısının %40’ı seçim sandığına gitmiş, bu %40’ın da %20’sini Müslüman Kardeşler Partisi almış. Bu kadar az bir oyla demokrasinin cilvesine bakın ki, iktidar koltuğuna oturuvermişler. Demokrasinin D’sinin olmadığı bir yöntemle işbaşına gelenler yine geldikleri gibi gönderilmişlerdir. Bütün bunlar olup biterken demokrasiyi akıllarına getirmeyenler, şimdi birer demokrasi havarisi kesilivermişlerdir. Bu konuda en çok sesi çıkan da her nasılsa Recep Tayyip Erdoğan ve partisi AKP’dir.

Günlerdir Mısır’da olacaklar geliyorum diye bar bar bağırırken Recep Tayyip Erdoğan olayların üstüne adeta benzinle gitmedi mi? Onca kışkırtmanın bir parçası olarak elinden geleni yapmadı mı? Bir gün gelecekti ve insanlar birbirlerini kırmaya yöneleceklerdi doğal olarak. Öyle de oldu. Asker ve Tahrir Meydanı’nda toplananlar bunca kışkırtma sonrası da silah ve zor kullandılar. Bine yakın insan yaşamını yitirirken, beş bine yakın insan da yaralandı. Olaylar daha da tırmanacak gibi görünüyor. Bu durumda AKP iktidarının başı Bay Recep Tayyip Erdoğan ne yapıyor? Kahire’deki Büyükelçiyi sözümona istişarelerde bulunmak üzere geri çağırıyor. Çok geçmiyor aynı karşılık Mısır yönetiminden de geliyor, onlarda kendi büyükelçilerini geri çağırıyorlar.

Recep Tayyip Erdoğan’ın bu girişimi üstüne vazife olmayan bir girişimdir. Bu nedenle de Irak, Libya; Afganistan ve Suriye’de katledilenlerin nasıl AKP iktidarı sorumlusu ise bugün de Mısır’da yaşamını yitirenlerden sorumludur. Bu yüzden de AKP iktidarından bir an önce kurtulmak hepimizin görevidir. Bütün Müslüman ülkelerinde olup bitenlere bakıp da isyan etmemek elde midir? Nasıl olmaktadır da inanan insanlar Cuma namazına giderler ve buradan daha insani hasletlerle çıkmaları gerekirken birer cani olarak çıkarlar ve birbirlerinin boğazlarına sarılırlar?

Size söylüyoruz Bay Recep Tayyip Erdoğan her gün Mursi gazeli okumaktan vazgeçin. Mursi başta desteklediğiniz kesimlerin sicili ortada. Zaman geç olmadan bu hareketlerinizden vazgeçmezseniz bilin ki, bu politikanızla rüzgar ekmiş bulunuyorsunuz; fırtına ekeceğiniz de uzun sürmeyecektir. Bugün, o Müslüman ülkelerinde yaşanan ve onlarca kişinin ölümüne neden olan bomba patlatmalar içimizi sızlatmaktadır. Suriye’de katledilenlerle ilgili de aynı duyguları duyuyoruz. Yarın aynısının ülkemizde yaşanması da kaçınılmaz olacaktır. Müslüman dünyasında her cuma korku haline gelmişse birilerinin kendilerini sorgulaması çoktan gelmiştir de geçmektedir bile. Sizin dış politikanız çatır çatır çökmüştür Bay Recep Tayyip Erdoğan. İktidarınızın da çökmesi uzun sürmeyecektir. Belirtiler bu yöndedir.

Direniyor olmanız güçlü olduğunuzdan değil, kendinize başka bir seçenek bırakmadığınızdandır o kadar…