HER BİR HALTIN ALTINDA SİZ VARSINIZ

Yazan: Turgut Koçak 22 Mart 2014

Dünkü yazımızda Niğde/Ulukışla yolunda yol denetimi yapan güvenlik güçlerine ateş açarak bir astsubayın, bir polisin ve gasbettikleri kamyonetin sahibinin ölümüne sebep olanlara kısacıkta olsa değinmiştik. Bugün görüldü ki, bu olayda AKP iktidarının saklamak istediği karanlık noktalar var. Bu karanlık noktaların neler olabileceğine de dünkü yazımızda yer verdik. Daha önce pek çok olayda saat bile geçmeden açıklama yapan ve arkasında kimin ya da kimlerin olduğunu açıklayan iktidar yetkilileri özellikle bu olayla ilgili olarak doğru dürüst bir açıklama yapmıyor nedense. Sadece İçişleri Bakanı gizemli bir hava ile bu kişilerin yabancı uyruklu olduklarını söylemekle yetiniyor.

Eh, Sayın Bakan buraya kadar anladık da, bu kişileri kimin koruyup kolladığını hangi uluslararası terör örgütleriyle bağlantıları olduğunu anlayamadık. Ancak çok da kafa yormak gerekmiyor. Suriye’ye yönelik emperyalizmin kurduğu tuzağın baş aktörü sizin iktidarınız olduğuna göre; bu insanlık düşmanı ipten kazıktan kopma halk düşmanlarını Türkiye’nin her köşesine yayan iktidarınız olmasın? Sizin iktidarınızın gözetiminde bunlar ellerini kollarını sallayarak dolaşıp Suriye’ye yönelik katliamların planlarını sizin iktidarınızın uzantılarıyla yapmasınlar? Aslında durum gayet açıktır. Reyhanlı ve sınır kapısındaki patlamalarda olduğu gibi bu olayın failleri de bilin ki El Kaide ya da sizin desteklediğiniz Müslüman bilmem ne terör örgütü olup ucu doğrudan iktidarınıza uzanacaktır.

Evet, yakaladığınızı söylediğiniz iki kişinin nerede oldukları bile belirsiz. Size kalırsa bunun nedeni güvenliktir. Peki, elinizden kaçırdığınızı söylediğiniz üçüncü kişi nerede acaba? Bu kişi nasıl olmuştur da olay yerinden yakayı ele vermeden kaçabilmiştir? Bu kişinin kaçmasına göz yumulmuş olmasın? Öyle ya bu kişinin yakalanması belki de iktidarınızı daha da zorda koyacaktı kimbilir?

Niğde’de halkın öfkesini gördünüz. Eğer bunca hukuk dışılığa iktidarınız imza atarsa bu öfkenin size de yöneleceğini asla aklınızdan çıkarmamalısınız. Çünkü rüzgâr eken fırtına biçer. Sizin iktidarınız da Allah için işbaşına geldiği günden bu yana rüzgâr ekip durmaktadır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan aklına Cemaat’i takmış kükreyip duruyor. Bir gün inine gireceğinden söz ediyor, bir gün ezip geçeceğinden. Adamın dağarcığında hukuk diye bir şey yok. Başbakan birilerini bilmem ne ilan etti diye, o biriler bilmem ne olmaz ki. Eğer hukuk diye bir şey varsa sizin iktidarınızda hukuk çerçevesinde bir iktidarsa öyle inlerine girmenize, ezip geçmenize gerek yok ki, bu işe hukuki çerçeveler içinde bakılır olur biter. Yoksa söyleyecek sözü olmayan Recep Tayyip Erdoğan’ın hezeyanlarını bu ülkenin halkı dinlemek zorunda değil. Hezeyanın sonu da yok sınırı da. Baksanıza adam ne diyor; “Twitter mivitır hepsinin kökünü kazıyacağız. Efendim işte uluslararası camia şöyle der, böyle der, hiç beni ilgilendirmiyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinin gücünü görecekler” demekle de kalmıyor twitter’a erişimi de engelleyiveriyor. Sanki adam Başbakan değil, Alikıran başkesen. Diyebirsiniz ki, yargı kararı var. Evet, yargı kararı var var olmasına ya o yargı kararı da nedense AKP iktidarının sayesinde hukuki değil.

Şimdi gelelim Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşlarının tutuklanması ve uzun süre içerde kaldıktan sonra serbest bırakılmalarına. Bizim ülkemizde önce kişilerin tutuklanmalarını gerektiren suçları işledikleri söylenir, hatta iktidarın ağzında bizzat suçlarının kesinliği ilan edilir, arkasından da yargıya gelir sıra. Yargı da ne yapacak madem emir yüksek katlardan gelmiş onlar da oturur tutuklanmaya gerekçe oluşturacak hissiyatları kuvvetli sözüm ona kanıtlar hazırlamaya koyulurlar. Hani derler ya islimi arkasından gelir diye. İşte yargı da böyle yapar ve tutuklananlar içerde kalırlar da kalırlar.

Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşları hukuk insanıdırlar. Çoğu avukatların girmeye çekindikleri birçok devrimci kişi ya da örgütlerin davalarına girmekten çekinmezler. Bu arkadaşlarımızın suçlanmalarına gerekçe de budur. Bizler tutuklandığımızda ve elimiz kolumuz bağlanarak içeri atıldığımızda Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’nin hakkında açılmış olan kapatılma davalarına Selçuk Kozağaçlı girdi. Bir başka deyişle sayısız avukatın bir kez bile bize selam bile göndermediği dönemlerde onların yiğit ve onurlu duruşları bizleri hep ayakta tuttu.

Dün Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşları hiçbir şey olmamış gibi serbest bırakıldılar. Adı geçen arkadaşlarımızın aylarını yaşamlarından çalanlar sanki rutin hukuksal görevlerini yerine getirdiler de sonuç gelip bu noktaya dayandı. Selçuk Kozağaçlı biliyorsunuz hakkında suçlamalar yapıldığında Suriye’deydi. Ne ajanlığı kaldı ne de bilmem ne örgütü ile ilişkisi. Bütün bunlara karşın Kozağaçlı Suriye’den uçağa binip Türkiye’ye döndü, havaalanında da tutuklanıp içeri atıldı. Bizler bugüne kadar sayısız trajikomik olaylar yaşadık. Bir eksik ya da bir fazla trajikomik olay daha yaşamışız ne farkeder? Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşları bizim, biz devrimcilerin kadim dostudur. Öyle de kalacaklardır.

Aramıza hoş geldiniz.

İyi ki varsınız.

İyi ki, ülkemizde yolundan dönmez bileği bükülmez hukukçular var.

Sizleri seviyoruz.