Yazan: Turgut Koçak 29 Eylül 2020
AKP ve saray iktidarı ne ekonomiyi yoluna koyabiliyor ne de işsizliğin ve yoksulluğun önüne geçecek adımlara atabilme şansı var. Her şey her geçen gün kötüye gidiyor. Bütün kötülüklerin anası olarak faizi gören Erdoğan bunun için faizleri düşürmesine, Merkez Bankası Başkanlarını görevden almasına karşın değişen hiçbir şey olmadı. Doların da Euro’nun da TL. karşısında değeri arttıkça artı. Dolar 7,8414 bandına çıkarken Euro’da gelip 9,1701 alış değerine ulaştı. Böylece faiz arttırılması da işe yaramamış oldu. Geceli gündüzlü faiz lobisi deyip duranlar; doğruyu söyleyenleri de hain ilan ederken bir de baktık gördük ki kendileri faiz lobisine teslim olmuşlar.
Başından beri korona virüsle en iyi mücadele edilen ülke olduğumuz dünya aleme ilan edilirken, Haziran’dan sonra salgın azalacağı yerde artarak devam etti. Bu konuda da görülmemiş bir başarısızlık söz konusu. Özet olarak iktidar her anlamda derin bir buhranın yaşanmasının bir türlü önüne geçemiyor.
Durum bu merkeze geldiği için iktidara artık AKP’liler ve MHP’liler bile güvenemez oldular. Bu yüzden de iktidar bloğu aşındıkça aşındı, var olan inandırıcılığı bile tehlikeye girdi. Üstelik iktidar bugüne kadar yığınları elde tutmak için her şeyi denedi fakat hiçbir konuda başarılı olamadı. Bu yüzden de elinde koz olarak kullanabileceği ne varsa işe yaramaz hale geldi ki iktidar yeniden etkili olacağını düşündüğü Kürt sorunu ile birlikte son şansını uygulamaya koydu.
Bu yeni operasyondan da anlaşıldı ki asıl hedefe konulan Selahattin Demirtaş’tı. Bu yüzden de Kobane olayları ile ilgili olarak Demirtaş hakkında soruşturma başlatıldı.
Üstelik 6-8 Ekim Kobane olayları olarak bilinen tarihlerde Demirtaş yatıştırıcı bir dil kullanmış olayların önüne geçilmesi yönünde etkili de olmuştu fakat şimdi aynı konu ile ilgili Demirtaş’ı da içine alan PKK liderinin de içinde olduğu bir soruşturma başlatılıp dava açılması yönünde çabalara hız verildi. Ancak yeterince kanıt toplanmamış olmalı ki gözaltında olan HDP’lilerin gözaltı süresi 4 gün daha uzatıldı.
Konu her yönüyle ele alınırsa daha önce Kobane olayları ile ilgili olarak HDP yöneticileri 6 yıl önce yargı önüne çıkarılmışlar ve aklanmışlardı ama şimdi yeniden aynı sürecin ikinci kez başlatılmasının altında yatan şey olsa olsa HDP’nin varlığına yönelik girişimler olabilirdi ki bu durumda da HDP’nin kapatılması süreci de dahil yeni bir yola girildiği anlamı buradan kolaylıkla çıkarılabilir.
Özetle söylemek gerekirse HDP zorlama yollarla kapatılma tehdidiyle karşı karşıya. Burada iktidarın amaçladığı şey, HDP dağıtıldığında bir kez daha iktidar olacağını düşünmesidir ki bu da bizce yanılgıdır. Çünkü HDP seçmeni HDP’ye yönelen baskı karşısında dağılmayacak aksine daha da birleşerek güç kazanacaktır. Sonuçta bu operasyonla birlikte Millet İttifakı tarafında yer alacağı düşünülen CHP, Saadet, Deva ve Gelecek Partisi iktidarın bu tutumuna karşı seslerini yükselttiler. Bu konuda zayıf halka konumundaki İyi Parti ise pek ses etmedi. Bu da gösteriyor ki İyi Parti’de olacak çatlak iktidarın işine yarayacak. Bu yüzden de iktidarın bu yönde bastırdığını görüyoruz.
Geçmişe dönersek 2014 Ekim’inde IŞİD’ın bölgeye karşı en hareketlendiği dönem olduğunu görürüz. İşte o tarihlerde Kobane merkezli Rojava’nın da düşme durumu söz konusuydu. Bu konuda Recep Tayyip Erdoğan’ın 7 Ekim 2014 tarihinde İslahiye İlçesinde Çadırkent Konaklama Tesisleri’nde Suriyeli sığınmacılara yaptığı konuşmada “Kobane düştü düşecek” demesi Kürtler arasında beklenenden fazla tepki gördü ve ülkemizde de bazı illerde gösteriler yapıldı.
Tam da bu tarihlerde ABD Suriye’ye giren ve Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı yerlere ele geçirmek için harekete geçen IŞİD’i havadan bombaladı. Yine havadan YPG güçlerine silah yardımında bulundu. Türkiye’nin bölgeye girme isteği ise ABD tarafından reddedildi. Ancak 22 Ekim 2014 tarihinde Peşmergelerin Türkiye sınırından Kobane’ye girmesi isteği ise kabul edildi ve ağır silahlarla donanmış 300 Peşmerge karayolu ile Kobane’yi girince IŞİD yenilgiye uğratıldı.
Sonuç olarak; 6-8 Ekim olayları incelendiğinde HDP’nin kapatılmasını gerektirecek herhangi bir maddi kanıtın varlığı da söz konusu olmadığı halde iktidar HDP’yi hedefleyen kapatma isteği de dahil çabalarını sürdürecektir.
Bununla birlikte iktidarın bütün bu çabaları iktidarı ayakta tutmaya yetmeyecek HDP gücünü koruyacağı gibi siyasetteki etkisini de sürdürecektir.