HDP KAPATILSIN DİYENLERE

Yazan: Turgut Koçak 20 Haziran 2020

Bugün soldan ve sosyalist soldan HDP’nin tam da en zor günlerinde HDP’ye fırsat bu fırsat hesabı en üst perdeden eleştiri yapanlarla ilgili kısaca şunu söyleyebiliriz.

Böylesi yaklaşım ne soldur ne de sosyalist açıdan bir bakıştır. Kuşkusuz eleştiri olacaktır fakat kimsenin ortadaki nesnelliği bırakıp solculuk ve sosyalistlik oynamaya da hakkı yoktur. Hem biraz nesnel olunduğunda işlerin herkes için nereye varacağı da çok belli iken bize göre HDP’ye yaklaşım kesinlikle dostane olmalıdır. Hani soldan ahkâm kesip durmanın yürekliliği ile esip yağanlara bir sözümüz olacak. Bugün eti belli budu ve etkisi belli olanlar bir güçlenmeye başlasınlar nelerle karşılaşacaklarını açıkça söylüyorum kendileri de kestirecek durumda değillerdir.

İçinde bulunduğumuz duruma bakıldığında HDP’nin bugün Türkiye’de demokrasi konusunda kararlı bir tutum içinde olduğunu görmemek olanaksızdır. HDP bu anlayışını nasıl adlandırırsa adlandırsın şu anki haliyle demokrasi mücadelesinde önemli bir görevi üstlenmiş bulunmaktadır. ‘Radikal demokrasi’ konusu olağan ortamlarda elbette konuşulabilir. Ve hatta ben geçmişte CNN’de bu anlayışın düştüğü liberalliği ve sınıf gerçeğinin dışına düşmüş olmasını da eleştirmiş olmama karşın, şu an demokrasi mücadelesinde birlikte davranılması gerektiğini ama mama demeden açıkça dile getiriyorum.

Bu konuda TSİP olarak gerçeği dile getirmekten geri durmayacağız.

HDP bunca üzerine gidilmesine ve her aşamada onca tehdit, şiddet ve yaptırımlarla karşılaştığı halde demokrasi mücadelesinde çok önemli bir görevi üstlenmiş durumdadır. Zaten Türkiye gibi demokrasinin hep sorun olduğu bir ülkede demokrasi sorununu yokmuş gibi davranarak devrimcilik yapılabileceğini de doğrusu çok da anlayamıyoruz. Bugün bazıları bu duruma burun kıvırsalar bile burun kıvıranlar da yeri geldiğinde nelerle karşılaşabileceklerini yaşayarak öğrenecekler ve söylediklerime hak vereceklerdir.

Kuşkusuz ülkemizde demokrasi mücadelesi içinde bulunulan koşullar nedeniyle hep önem kazanmıştır. Dolayısı ile devrim zorunlu denilerek ortada duran pek çok sorunu yadsımak ve benim işim devrim yapmaktır noktasında olup bitenlerden geri durmak ta devrimin çıkmaz ayın son çarşambasına ertelenme anlayışı ile nasıl da örtüştüğünü görmemek için yeterince donanımlı olmamak gerekir ki biz Türkiye’de kim ne söylerse söylesin faşizme karşı demokrasi diyorsak salt söz olsun diye söylemiyoruz. Yine bu söylediklerimiz parti olarak sömürüye karşı sosyalizm amacından en küçük bir ödün verdiğimiz anlamına da gelmez. Dolayısı ile HDP’ye ya da ilerici, devrimce ve sosyalist yapılara kurulan ve kurulacak olan tüm tuzakları boşa çıkarmanın yolu açıkça demokrasi güçlerinin birlikteliğinden geçecektir. Bu bağlamda HDP’nin açıklamalarını da kuşkusuz önemsiyoruz.

Bizler bugünlere durup dururken gelmedik. Sovyetlerin ve Sosyalist sistemin çöküşünü zil takıp çalarak kutlamaya kalkanların bugün söylediklerinden ellerinde ne kalmıştır ortadadır. Evet, herkes bir yerlerden bir şeyler umuyor ve umdukları yerlere o kadar çok anlam yüklüyorlardı ki diyebiliriz ki soldan bazı çevreler birden Avrupa Birliği’ni savunur olmuşlardı fakat Avrupa Birliği’nin demokrasisinin de ne olup olmadığını yaşadıklarımızla öğrenmekte gecikmediğimiz gibi oralarda da kapitalizmin kendi halkına neler yaşattığının ayırdındayız.

Eh tabi herkesin kendine göre bir hesabı olabilir. Evet, doğrudur bizim de kendimize göre bir hesabımız kesinlikle var. Birileri kendilerini salt demokrasi ile sınırlı tutabilirler ve sanırlar ki bütün problemler böylesi koşullarda çözülür. Bu büyük bir yanılgı olur. Bu yüzden de bizim yürüyüşümüz devrimden ve sosyalizmden yana olacaktır. Çünkü kapsadığı ve problem çözme bağlamında taşıdığı misyon nedeniyle sosyalizm söz konusu olmadığı sürece sorunlar daha kolay tartışılsa bile çözümsüz olarak her zaman var olacak ve bedelini ödemeye devam edenler de ödemeye devam edeceklerdir.

Sonuç itibari ile hiçbir durum arı duru olarak karşımıza çıkmaz. Sosyalizm gibi bir dönüşüme ulaşılsa bile bir günde ne şeytanlar melek ne de melekler şeytan olmazlar. Kapitalizmi özleyenler ve onun için yaşamını hiçe sayacak kadar tam anlamıyla bir karşı çıkanlar olacağı gibi tersi de olacaktır. Bu yüzden hayalci değiliz, gerçekçiyiz gerçekçi olmamız bize emin adımlarla yol aldıracaktır ama gerçekçilik adı altında da asla kurulu düzenin tuzaklarına düşecek değiliz. Çünkü yaşamımızda bütün bunları biriktiren ve yeri geldiğinde de kullanabileceğimiz hazinemiz mevcuttur.

Sonuç olarak hangi dayanaklardan yola çıkarsak çıkalım HDP’nin bugün gösterdiği demokrasi mücadelesindeki kararlılığını anlamak gerekiyor ve yukarıda işaret ettiğim yollardan yürüyerek başarı kazanılacağının da altını çiziyorum.

Bizler yolumuz şu durağa kadardır falan da demiyoruz.

Hiçbir zaman da demiş değiliz.

Sosyalistler bu gerçeği iyi bilmesi gerekir fakat yine de kimse kendisine gerekçe yaratmak için her şeye bir kulp bulma yoluna gidilmesi de buradan açıkça söylüyorum gereksiz ve yararsızdır…