HANGİ SIFATLA?

Yazan: Turgut Koçak 30 Nisan 2015

Anımsarsanız; Bilal Erdoğan daha önce de, Diyarbakır’da tıpkı İzmir’de yaptığı toplantıya benzer bir toplantı yapmış ve İmam Hatip Okulu Müdürlerini ve kimi sözde üstünde yetki taşıyan devletin görevlilerini de toplantısına çağırmıştı.

Bilal Erdoğan’ın İzmir’de yaptığı toplantıya İzmir Valisi Mustafa Toprak’ta katılmış. Artık Mustafa Toprak umarız kamuoyuna böyle sıfatsız bir toplantıya niçin katılmak gereğini duyduğunu açıklar da bizler de bilgilenmiş oluruz.

Birincisi Bilal Erdoğan böyle bir toplantıyı hangi sıfatla yapabilmektedir açıklamak zorundadır. Tabi bu konu ile ilgili açıklamanın da Milli Eğitim Bakanlığı ve ilgili devlet kurmlarından da yapılması önemli hale gelmiştir.

Neymiş?

Bilal Erdoğan toplantıya çağırdığı kimselerden inançlı bir nesil yetiştirilmesi için daha kaliteli bir eğitim istemiş. Bütün bunlar gösteriyor ki, eğitim alanında; AKP iktidarı ile birlikte at izi it izine karışmıştır tamam da Bilal Erdoğan hangi liyakati üzerinde taşımaktadır da böyle bir istekte bulunmayı kendisinde hak görmektedir?

Neymiş efendim?

İnançlı nesil yetiştirmek için eğitimin kalitesinin arttırılması gerekiyormuş.

İnsan, eğitim alanında yapılanlara şöyle bir bakmaz mı, eğitimin içine edilmiş kalitesizleştirmenin Everest yüksekliğinde çukuruna erişilmişken hangi kaliteden söz ediyorsunuz ki siz? İnançlı nesilden söz ediyorsunuz değil mi? Tamam, belki hakkınızda yapılan soruşturmalar sizin de bildiğiniz güç odakları tarafından engellendi engellenmesine ya, babanızla yaptığınız telefon konuşmalarındaki kayıtları ne yapacaksınız peki? O kayıtlarda “babacığım babacığım” diye paniklemenizden anlıyoruz ki, “inançlı nesil” tıpkı sizin gibi oluyor sanırız..

Milli Eğitim Bakanı değilsiniz, müsteşar değlsiniz, İl Milli Eğitim Müdürü ya da İlçe Milli Eğitim Müdürü bile olmadığınıza göre yoksa şehzade ünvanıyla mı böylesi toplantılar gerçekleştirip sözde eğitimci kılığına girmiş muhteremleri yanınıza alarak ordan burdan çuvaldaki undan mı konuşuyorsunuz? Hani doluya koyuyuyoruz yaptıklarınızı aldıramıyoruz, boşa koyuyoruz dolduramıyoruz, İzmir Valisi Mustafa Toprak’a ne demeli şimdi gerçekten bilemedim.

Bir yurttaş olarak siyaset yapmak sizin de orada bulunan kimselerin de kuşkusuz hakkıdır. İyi tamam da, o zaman niye babanızın bir zamanlar yargı mensuplarına seslendiği gibi üstünüzdekileri çıkarıp bu işe soyunmuyorsunuz da İzmir’de ve ilçelerinde seçim çalışmalarıyla ilgili en ince noktalara kadar aranızda hasbihal yapıp nasıl AKP’ye oy kazandırılır onun peşine düşmüşsünüz?

Bakın bir bu olanlara. Bizde kalkmış neler söylüyoruz size.

Adamın babası Cumhurbaşkanı koltuğunda oturuyor, kalkmış AKP için meydan meydan, salon salon dolaşarak 400 milletvekili isterse oğlu da duracak değil ya? O da ne öğrenmişse babasından öğrenmiş onu yineliyor işte. Ne demişler?

Armut dibine düşer.

Şimdi bütün bu olup bitenleri birileri adam sende diyerek geçiştirebilir. Oysa bu olup bitenler adam sende diyerek geçiştirecek şeyler değildir. Elin memleketinde değil bunların olması, bu tür şeylerin yüzde birinin bile olması iktidar düşürür iktidar. Oysa bizde olanlara baktığınız zaman kimsenin tındığı bile yok.

Uzatmayalım, TARZAN ZORDA. AKP iktidarı kumarın başına oturmuş hayatının zarını atıyor. Ya hepten kaybedecek, cıscıbıl kalacak orta yerde, ya da kazanacak bu ülkenin yurttaşlarına kan kusturacak.

Çünkü diktatörlüğün bilimle, insanlık sevgisiyle şunla bunla ilişkisi yoktur.

Diktatörlük var olmak için ya kan kusturacaktır ya da tam susturacaktır.

Ancak AKP iktidarının sonunun geldiği görülmüştür. 13 yıldır ellerine verilen elma şekerini yalamışlar yalamışlar bitirmişler, şimdiyse ellerinde elma şekerinin sadece sapı kalmıştır. 7 Haziran günü yani 38 gün sonra AKP sandığa kilitlenmiş olacak; 8 Haziran gününden itibaren de Bilal Erdoğanların il il gezip İmam Hatip Okullarının müdürlerini toplayarak nasıl inançlı nesil yetiştireceklerine dair nafile zahmetlerine de gerek kalmayacaktır.

İşte bu kadar…