HALK NEDEN UMUTLU DEĞİL? SOSYALİSTLER NASIL SEÇENEK OLUR?

Yazan: Turgut Koçak 19 Kasım 2022

AKP ve saray iktidarını gün geldi şöyle düşünmeye başladık. “Artık bunların hiç mi hiç seçim kazanma şansları yok.” Gerçekten de olup bitenlere baktığınız zaman sıfırı tüketmiş bir iktidarla ve onun tek kaptanıyla karşı karşıyaydık. Eh bu durumda seçim kazanmaktan kolay ne olabilirdi ki değil mi? Karşısına kimi çıkarırsanız çıkarın Recep Tayyip Erdoğan karşısında kazanan taraf olarak görülmeye başlandı ve görünüşe bakarsanız durum tam da böyleydi. Öyle ya bu iktidarın bozuşmadığı ne bir siyasi çevre vardı ne de dinci gruplar arasında takışmadığı kimseler. Ama kazın ayağı öyle değildi işte. Çünkü Erdoğan’ı ve partisini alt edecek yığınların güven duyduğu bir politik oluşum bu işin ancak üstesinden gelirdi gelmesine de var olanlara baktığınız zaman hayal kırıklığı yaratan bir görünüşle karşılaşılıyordu. R. T. Erdoğan’ın onca yıpranmışlığına karşın seçilebilecek şansı olduğu görüntüsü yaratıyordu ki yığınlar da bu yüzden sık sık kararsızlığa düşüyordu işte.

Öyle durumlar oldu ki terazinin kefesi bir indi bir kalktı. Hemen herkeste bir umut ışığı yandı ki demeyin gitsin. İşin daha da önemli yanı ise Erdoğan artık ne oyun kurucuydu ne de eskisi gibi karizmatik falandı. Bir fiskede iktidardan alaşağı edilse edilebilirdi.

Hani bırakalım mücadelede sınıf gerçeğine dayanılmasını, bu gözelere hiç yaklaşılmadan politika patlatıp duran düzen içi bir muhalefet vardı ki üstelik bunların değil yığınlara, kendilerine verecek moralleri bile olduğu tartışılırdı. Bu muhalefetteki iç çekişme iyimser sözlere karşın alttan alta sürdürülüyor, sık sık da su yüzüne çıkarak birlikte davrandıklarını söyleyenlerin arasında bir bozguna neden olduğu için kırılıp dökülen ne varsa yeniden yeniden onarmak için harcanan zaman ve ortaya çıkan güvensizlik iktidara gelmenin hiç de sanıldığı kadar kolay olamayacağını gösteriyordu. Alttan alta yürütülen mücadele sen çıkarsan kazanma şansın yok, başka aday üzerinde yoğunlaşalım denilirken kendilerinin buldukları adayın da hiç mi hiç kazanma şansı olmadığı için yine CHP’nin içinden birisi bulunup aday olarak yığınların karşısına dikilmek isteniyordu. Hani CHP bu işin motoru gibi idi motoru olmasına da vagonlar kıç attığı için bu da CHP içinde sık sık bir sarsıntıya ve moralsizliğe neden olarak Erdoğan’ın oyun kuruculuğuna hizmet eder bir durum yaratıyordu.

AKP ve saray iktidarının dış politikası su almış. İçerde durum tam anlamıyla halkın ezici çoğunluğunun açlık ve yoksullukla karşı karşıya gelişini yaratmıştır ki AKP iktidarı bu kayıplarını ise değişik yollardan giderme ustalığını göstererek Rusya ile bir açılım yaratmış, dış politikası çökse de Ruslarla kurulan ilişkiler AKP’ye muhalifler karşısında yeni bir çıkış yolunun kapısını aralamıştır. Hani belki gemisiyle, savaş uçaklarıyla güçlü olunamasa da bugün iktidar için SİHA’lar bir övünç olarak iktidarın sesini giderek gürleştirmektedir. Varsın içerde halk aydınlanmak için lamba bile yakamaz hale gelsin çok da farketmezdi ama Türkiye gemi filosuyla elin enerjisini dünyaya dağıtır oluşuyla kimileri için az övünülecek şey değildi hani.

Ne diyoruz? AKP ve saray iktidarı dışarda aradığını buluyor gözükürken iktidar adayı muhalefet arayışını ciddi sarsıntılar geçiren emperyalist ülkelerin kapısında aradığından AKP’den dış kaynak bulma konusunda daha şanslı olamazdı. Bu da önemli bir problem di elbette. Çünkü “yaparsa AKP yapar” sloganı önümüzdeki günlerde bu konular üzerinden canlandırılacağı için iktidar diyebiliriz ki muhalefete göre daha şanslı sayılırdı.

EYT’lilere, işçilere, emekçilere yaşanan enflasyon karşısında iktidar ne yaparsa yapsın bindirilen zamlarla durum daha da kötüleşecekti kötüleşmesine de burada hiç değil AKP ve saray iktidarının yarattığı bir yalancı bahar varken muhalefet cephesi de hak için, adalet, eşitlik, hukuk için mücadele etmeyi yeğlemediğine göre AKP’nin elinin kapıları tutma bağlamında daha güçlü olduğunu söyleyebiliriz.

Ne olacak ki Türkiye burjuvazisinin haramzadeliği diğer emperyal güçlerin burjuvazisinden daha geri kalacak değil ya? Türkiye’nin emperyal bir duruş sergiliyor olması onlar için bir çekim olmayacak mı sanılıyor? Onlar bu düş içinde her gün yatıp yatıp kalktıklarına göre AKP’nin arkasına niçin düzülmesinler ki değil mi?

Muhalefet ve iktidarın benzer yanları elbette var. Ve zaten Erdoğan da vuruşunu bu benzer yanlarından yapıyor ki sonuçlarını da görmüyor değiliz. Bugüne kadar HDP ile ilgili politikalarda muhalefet partileri ölümlerinden korkar gibi kaçarken AKP’nin ne yaptığına iyi bakmak gerekiyor. Örneğin onca gerilimleri çıkaran sanki AKP ve saray iktidarı değilmişçesine HDP’nin kapısını çalacak kadar yüzsüzleşmiş bir AKP’nin bunu niye yaptığını anlamak çok mu zor? AKP, HDP çevresinde Kürt oylarının ne kadar azaltırsa kazanç olarak gördüğü için kolları sıvamış görünürken başta İyi Parti olmak üzere bazı mızıkçılıklar çıkardıklarını görmüyor uyuz? İyi Parti sık sık kendini MHP’nin bıraktığı boşluğun doldurulması için asmalı, kesmeli politikaları masaya sürüp duruyorsa gerçekten de olan bitene biraz kafa yormakta yarar var.

Şimdi dışarda AKP, büyük güçlere gözünü dikmişse ki öyledir muhalefetin göz dikme bağlamında AKP kadar işbirlikçilik konusunda becerili olamayacağı da çok açık. Peki, AKP ve cumhur ittifakı içerde neyi nasıl görüyor? Onların yirmi yıllık iktidarlarına baktığınız zaman en küçük emekçiden yana izlendiği izlenimi veren bir politikası var mı? Yok. Muhalefetin var mı onların da yok. Öyleyse geriye kalıyor sadece sosyalistler.

Sosyalistlerse bir sıçrama göstermedikleri sürece yığınlar için umut değillerse bütün bu söylediklerimi AKP ve saray iktidarının lehine yazabilirsiniz. Yine de bu gerçeklere karşın halk AKP ve saray iktidarından öyle nefret eder hale geldi ki kazanmak için işleri gerçekten zor. Kazanırlarsa da zor ya bunun nedenini siz düzeniçi muhalefetin altın tepsi de iktidarı bu takıma sunduklarını düşünürseniz yanılmış olmazsınız.

Ülkemizde kitlelerin bu denli yoksullaştırılmış olmasının ve yarattıkları cehennem hayatının karşılığı bu iktidarın yanına kalmamalıdır. Bunun bir hesabı kitabı olacaksa eğer öncelikle bu hesap AKP ve Recep Tayyip Erdoğan iktidarına kesilmeli ve seçimlerde sonuca da yansıtılıp bir umut ışığı kapısı kesinlikle aralanmalıdır.

Onca şikayetleniyoruz evet ama bu durum bilinmeli ki usandırıcı bir durumdur. En etkili yolsa kitlelerin örgütlenmesi, mücadele edecek şekle getirilmesi ve bir avuç soyguncunun karşısına dikilmektir ki bunu da sosyalistler partileriyle yapacaklardır. Kapitalizmle sosyalizm arasındaki uzlaşmaz çelişki açıkça konmalı, yığınların kurtuluşunun sosyalizmde olduğu savı ödünsüz işlenmeli ki kitleler yepyeni bir dünya olduğunun seçimini daha açık yapar hale gelsinler. Sosyalistler ne kadar örgütlü ve güçlü olurlarsa o denli egemen güçlerin üzerinde yaptırımcı bir hale gelir.

Bugün iktidar denildiğinde kitlelerin aklına hiç mi hiç sosyalistlerin gelmiyor oluşunu bir düşünelim ve sonra da ne söyleyeceksek söyleyelim.