HAL

Yazan: Turgut Koçak 16 Aralık 2021

Prof. Dr. İzzet Özgenç bilindiği gibi Erdoğan’ın en yakınında olan kişilerden birisi. Bu kişi öyle yakın öyle yakın ki çıkarılan pek çok yasanın hazırlanışında da Kanun Hükmünde Kararnameler hazırlanmasında de emeği geçen birisi. Adı geçen bu kişi ekonomi ile ilişkilendirip bir twit attı ve tartışmalar büyük bir boyut kazandı. Gelelim bu konudaki mesajına:

  1. Türk Lirası’nın değer kaybı çok vahim ve durdurulamaz görünüyor.

  2. Bu durum ağır ekonomik bunalım getirecek.

  3. Bunun devamı anayasanın 119. Maddesine göre olağanüstü hal ilanıdır.

  4. Herkes bu karara şimdiden hazırlıklı olsun.

Şimdi Özgenç’in işaret ettiği bunalım gerçeğini elbette gören bir tek Özgenç değil, iyi kötü ekonomi bilen herkes görüyor ve bu konuda kim üstüne ne görev düşerse gereklerini de yapmaya çalışıyor fakat her ne hikmetse bu gelişmelerden bir tek iktidar habersizmiş gibi bir davranış sergiliyor. Ha yukarıda edilen sözler aynı zamanda da bu bunalımın faturasının hemen tamamının halka ödetileceğini de açıkça ifade ediyor. Oysa ülkedeki ekonomik çöküntüyü bu hale getiren kim ya da kimlerse onların bu faturayı ödemesi gerekmez mi? Gerekir de iktidar her zaman olduğu gibi bu patron düzeninde bir kez daha faturayı bize kesmenin hazırlığını yapıyor iyi mi?

Kimi muhalefet partileri ve biz sosyalist partiler bu yaklaşım karşısında umudu kesmemek gerektiğini önemli olanın mücadele olduğunu söylesek de halkta bunun karşılığını da düşünmemiz ve ona göre davranmamış gerekiyor kesin. Dolayısıyla şu düşünceler hiçte yabana atılmamalı ve üzerinde hem kararlıca durulmalı hem de yığınlara yüksek bir moral kazandırılmalı ki iktidarın umduğu dağlara kar yağsın. Neymiş bunlar?

  • Bunlar yitirecekleri seçimlere girmezler.

  • Seçimleri yitirseler bile iktidarı devretmeyeceklerdir.

  • Daha da zora düşerlerse bir şeyler (savaş gibi) bulup seçimi erteleyiverirler.

Savaş konusu ve terör bahanesi zor bir şey değil. Zaten şu anda bile bizim askerlerimiz başka ülkelerin topraklarında. Bunu besleyecek bir iki numara ile bu konu kolaylıkla gündeme getirilebilir. Terör meselesi ise kolay nasıl olsa. 7 Haziren 2015 tarihinde yapılan seçimlerde AKP mecliste azınlığa düştü. Ancak hükümetin kurulamaması için her türlü manevra çevrildi. Sonuçta seçimler 1 Kasım 2015 tarihine ertelendi. Bu süre içinde en korkuncu Gar katliamı olmak üzere bir sürü terör eylemlerine tanık oldu. Hele Gar katliamı ise göz göre göre gerçekleşen bir katliam olarak yaşandı ve AKP bir kez daha terör korkusuyla halktan oyların büyük bir çoğunluğun aldı ve yeniden iktidar oldu. Yani görüldüğü gibi bu konuda iktidarın ne yapabileceğin kestirmek gerçekten de güç.

Şimdi İzzet Özgenç’in tiwitlerini tartışıyoruz da Özgenç söylediklerini geri aldı bile. Üstelik de kamuoyunda söylediklerim tedirginlik yarattıysa özür dilerim bile dedi. Amma kimse bu olup bitenler karşısında safa yatmasın hele iktidar hiç yatmasın. Çünkü iktidarın bu çıkışı İzzet Özgenç’in Erdoğan katında yerini de iyi bildiğimiz için boşa söylenmiş olacağı asla düşünülemez. Hem dikkat ederseniz Özgenç bu açıklamayı özenerek, seçtiği sözleri seçerek ifade ettiğine göre söylenenlerin yanlış anlaşıldığı da düşünülemeyeceğine göre. Bu söz söylenmiştir. Söyleme amacı da toplumun nabzını tutmak içindir o kadar.

Bu tartışmalar sıcağı sıcağına sürerken Erdoğan-Bahçeli baş başa görüştüler. Bu görüşmede sözünü ettiğimiz konu gündeme geldi mi, geldiyse üzerinden neler söylendi bilemiyoruz fakat bir süre sonra nasıl olsa onu da öğreneceğiz elbette.

Çünkü konuşulanlar nasıl olsa oradan buradan nasıl olsa sızdırılacaktır. Ama bir şeyi peşin peşin söyleyebiliriz o da hem Erdoğan’ın hem de Bahçeli’nin iktidarı kolay kolay teslim etmeyeceği yönünde kararlı oldukları her bağlamda dışarı vuruyor. Her ikisinin de tutum ve davranışlarını kamuoyu zaten bilmiyor değil. Ki bunlar kendilerine göre kendilerini dinin direği, devletin ayakta kalmasının sigortası sayıyorlar. Bu yüzden de gerçek ağızlarından çıkan her söze bir şekilde yansıdığı gibi yüz hatlarında da derin çizgiler oluşturuyor.

Cumhur ittifakı tarafında ağır bir ruh hali var. Kendilerini bitme noktasında olarak görenlerin hali bu. Bu yüzden de ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar durumu değiştiremeyecekleri çok açık. Millet ittifakı ise onca iktidarın manevrasına karşın dağılmıyor aksine bir bütünleşme var. Sol ve sosyalist çevreler ise her zamankinden çok daha kararlı bir çaba içinde. Bunun yanına bir de önemli bir güç olan HDP’yi eklersek kim nasıl hesap içinde olursa olsun bu hesaplar bozulacak. HDP ile birlikte sol ve sosyalist partiler hareket ederlerse ki etmeleri kaçınılmaz sonuç kesinlikle cumhur ittifakının aleyhine sonuçlanacak.

Ki erken ya da zamanında bir seçim olursa cumhur ittifakı olağan koşullarda seçimi zaten yitirecek. Olağanüstü yol ve yöntemlere başvurduğunda ise muhalefetin önceden kotardığı hazırlıklarla seçime gidilirse iktidar isterse yollara para serpsin bu seçimlere kesinlikle yitirecektir.

Ama bizlerin asla işin peşini bırakmamamızla ve rehavete düşmememizle olacak bütün bu şeyler bunu da bilelim de…