HAK ETMEK

Yazan: Turgut Koçak 12 Mayıs 2015

Bir şey için çalışır, çabalar, emek verir ve hak edersin. Bir de hak etmemek var. Ne çalışırsın, ne çaba harcarsın, ne emek verirsin Allah sana yürü ya kulum demiştir sen de başlamışsındır yürüyüp köşe olup çıkmaya. Hepimiz çocukluğumuzdan beri duyarız da, acaba kaçımız bu sözlerin anlamı üzerinde kafa yorarız hiç düşündünüz mü? “ÇOK MAL HARAMSIZ, ÇOK SÖZ YALANSIZ OLMAZ” derler ya hani belki de içeriğini bile anlamadan güzel sözmüş diye düşünür güler geçeriz. Oysa bu söz AKP iktidarı ile birlikte öyle bir anlam kazandı ki, demeyin gitsin. AKP’ye bulaşmış olup da hele de Recep Tayyip Erdoğan’ın çemberinin birinci halkasında yer alanlar birer Karun olup çıktılar. Havuz Medyası mı oluşturulmadı, ihale grupları mı dersin velhasılı haramla ilgili ne varsa bu işe el atmış olan yandaşlar var.

İtibar dediğiniz şey ayı değil, kurt hiç değil. Bunların gözünde itibar dediğinizde bir tek şey sözkonusu o da zenginlerin şahı olmak. Yok, zengin değil, kanı keneler tarafından emilmiş sıradan bir yurttaşsanız itibar kim siz kimsiniz? Oysa milyar dolarlarınız olsa, villalarınız, kıyılarda, orman içlerinde kapatılmış arsalarınız, küçük küçük saraylarınız olsa işte o zaman ayaklarınızın paçasında yürüdükçe itibar dökülür yollara. İşte bugün Recep Tayyip Erdoğan’dan başlayan çember dış halkalara doğru itibarı azalarak öyle bir küme oluşturmuştur ki, bunları domuz topu gibi bir arada tutan şey de aslında çıkar birliği ile elde edilmiş itbardır.

Unuttuysanız söyleyelim. Recep Tayyip Erdoğan yoksul halkın parasıyla yaptırılmış saray eleştirisine nasıl yanıt vermişti? Ülkenin ve yöneticilerin itibarı diye. Gerçekten de bu Kaç/ak Saray sayesinde her gün bu ülke itibarlı itibarlı iç edilmektedir. Ancak bunları çok yazıp konuştuğumuz için geçiyorum. Recep Tayyip Erdoğan memleketi Rize ve Trabzon’da yine çok yaşamsal konulara değindi. Öyle ki, onun konuşması ile birlikte bir kez daha anladık ki, bizim Diyanet İşleri Başkanlığı meğer ne önemli kurummuş. Bizler ve Dünya Müslümanları bu kurumun sayesinde ne büyük ihsanlara ermişler de, ne yapacaksınız bizim gibi kadir kıymet bilmeyenler bu önemin ayırdında bile değilmişiz. Sağolsun bunu da Recep Tayyip Erdoğan’ın Trabzon konuşmasından öğreniverdik.

Neymiş efendim?

Diyanet İşleri Başkanı Mehmek Görmez “İbreti Alem” için lüks aracını iade etme kararı almıştı ya; eğer Erdoğan’ın haberi olsaymış böyle bir karar almasını engellermiş. Engellermiş çünkü Mehmet Görmez böyle bir lüks aracı çok çok hak ediyormuş zaten. Bu sözler karşısında Trabzon’da kendisini dinleyenler içlerinden ne geçirdiler bilemem ama ben açık açık söylüyorum ne Recep Tayyip Erdoğan’ın hak ettiğini söylediği Diyanet İşleri Başkanı böyle bir lüksü hak etmiştir ne de kendisi? 13 yıllık AKP iktidarı döneminde politika diline bir de" itibar" lafı sokulmuştur ya aslında bizler tepeden tırnağa kişilerin ve kurumların nasıl itibarsızlaştırıldığını bu iktidarla birlikte bir güzel öğrenmiş olduk. Haramı helali birbirine katıp Agop’un Kazının buz yuttuğu gibi yutanlar öyle bir itibar kazanmışlardır ki, giderayak halka karşı zulümcü kesilmişlerdir. Düzmece tutuklamalar, yargının işlevsiz hale getirilmesi, görevini yapan savcı ve emniyet güçlerinin tutuklanmaları hepsi hepsi AKP’nin itibarlı yönetiminde rahatlıkla uygulanır olmuştur. Bizim bildiğimiz Diyanet İşleri Başkanlığı salt devlet kadrolarına İmam Hatiplileri doldurmak için hülle kadrolar açarak personel almış sonra da bu personeli yatay geçişle hop yollayıvermişktir başka bakanlıklara. Yani sözün özü bu itibarlı kurum tarafından gözümüzün içine bakıla bakıla ülke yurttaşları arasında itibar ayrımı yapılarak bir güzel yandaşlar işe yerleştirilirken yüksek yüksek puan alanlara devlet katında sıra bile gelmemiştir.

Daha önce yazmıştık. Mehmet Görmez’in kararı belki de emsal olur diye Recep Tayyip Erdoğan’ı belki de korku sarmıştır kimbilir? Uzatmayalım, Recep Tayyip Erdoğan artık neyin toplu açılışını yapıyorsa doğrusu bunları da pek anlamıyoruz ama diyeceğimiz şudur; Sayın Erdoğan uyduruk toplu açılışlar yaparak ve de bu açılışlarda muhalefete veryansın edip AKP’ye oy isteyerek ne zavahiri kurtarabilir ne de kimseye itibar kazandırabilirsiniz. En iyisi daha fazla itibar ve irtifa yitirmeden mevkilerinizi, sizlere itibar kazandırdığını düşündüğünüz bu devletin bütün olanaklarını da, 7 Haziran 2015 günü yapılacak seçimleri bekleyin, 8 Haziran günü de bu halka devredin olsun bitsin.

Çünkü milyonlar sizlerden kurtulmak için bu kez oylarını CHP’de birleştirecek ve sizler de “nereden vereceksiniz, nereden vereceksiniz” tekerlemesi ile koltuklarınızı bırakıp gideceksiniz.

Sanıyoruz bu gerçeği sizler de görmeye başlamış olmalısınız ki, aklınızdan ateşle oynamak bile geçiyordur kimbilir?