Yazan: Turgut Koçak 13 Temmuz 2021
Bugüne kadar neler yazmadık neler. AKP ve saray iktidarının yapıp ettikleri ülkemize verdiği zarar ölçüye bile vurulamaz. Yurttaşların yaşamının ise üzerine tüy dikildi. Öyle bir sistem kuruldu ve oturtulmaya çalışılıyor ki tek adam yönetiminde bu sistem doğrudan dinci, gerici ve faşist bir rejim. Peki, üstümüze çöken bu karanlıktan nasıl kurtulacağız? Konuyu dallandırıp budaklandırmanın alemi yok. Önce partimizin örgütlülüğünü güçlendirecek, (bunun için çalışmalar bütün hızıyla sürüyor.) Sonra da ilerici, devrimci sol ve sosyalist güçlerle hep birlikte bize giydirilmek istenen gömleği yırtıp atacağız ki ufkumuz genişlesin, mücadele isteğimiz artsın.
Unutmayalım bazıları mücadelenin diyalektiğini yeterince kavramasalar da 19 yıldır ülke ve geniş emekçi yığınları öyle bir noktaya getirildi ki sorunların çözümü sadece ve sadece AKP ve saray iktidarının varlığına son vermekle olası değildir. Evet, ilk adım olarak elbette AKP’nin iktidara geldiği gibi gönderilmesi bir zorunluluktur. Sonrasında ise 19 yıllık yıkımın yaralarının sarılması tabi ki de sistemin orasından burasından tımar edilmesi ile başarılacak bir şey olmadığı için biz komünistler olarak ara vermeksizin mücadelemizi yükselterek asli görevimizi yerine getirmek olmalıdır. Yani AKP’ ve saray iktidarını göndermek nasıl bir zorunluluksa sosyalizmde gerçek kurtuluşun sağlanması için o denli yakıcı ve zorunluluktur. Türkiye Sosyalist İşçi Partisi bütün bunlara sık sık vurgu yaparken dile getirdiklerinin anlaşılmayacak bir yanı yoktur.
Gerçi bizim dışımızda yer alan sol ve sosyalist yapıların hemen neredeyse hepsi benzer şeyler söylüyor da iş adım atmaya gelince bu konuda bir başarıdan söz edemiyoruz. Bu yönde ortak bildiriler yayımlanıyor yayımlanmıyor değil de bu davranışların bile ne ölçüde istendiği gerçekten de tartışma götürür. Niye derseniz ortak imzalara baktığımız zaman sınırlı örgütler söz konusu. Bunların çağırıcısı kim ya da kimlerse bugüne kadar bir tekinin bile aklına Türkiye Sosyalist İşçi Partisi neden burada yok sorusu sizce niye hiç gelmemiştir hiç aklınızdan geçirdiniz mi?
Biz bunun nedenlerini biliyoruz fakat bunlara kafayı takmayacak kadar da bilgi ve birikim sahibiyiz.
Ülkemizde olup bitenler karşısında nasıl bir tehlike çanının çaldığını biliyoruz. Ancak konu bir kez daha Sedat Peker’in videolarında ve twitterlarında söz ettiği konular nedeniyle yaşamsal önem kazanmış bulunmaktadır. Madem her şey bu kadar açıktır ve yaşamsaldır peki o zaman kalıcı birliktelikleri yerine günü kurtaran bazı açıklamalarla mı yetinecek ve zevahir kurtarma politikasına devam edeceğiz? Peker’in kayıtta olmayan silahların dağıtılması konusundaki sözleri de mi bizim için yeterince uyarıcı olmamıştır? Adam isim ve yer göstererek bu konuyu açıklamıyor mu? İlgililerin bu suçlamaya bir yanıtı var mı? Yok. Öyleyse bizlerin yapmaları gereken şeyler belli değil mi? İktidar aslına bakarsanız gidici. Ancak bunların gidiciliğini işledikleri suçlarla birlikte düşündüğümüzde neleri göze alabileceklerini de asla göz ardı edemeyiz. Yani bunlar gerekirse o kayıp silahlarla ve de başka şeylerle ülkede bir şeyler yapmaya kalkarlarsa sonuç ne olacak o zaman?
Dikkat edersek CHP, İyi Parti, HDP ve diğer partilerin mücadelesine bile katlanamayan bir iktidar söz konusu. Bu iktidar ki elinde bulundurduğu sınırsız güçle herkese ama herkese saldırdığına göre bu cephede yer alan partiler de en azından şimdilik aralarındaki rekabeti bir yana bırakıp demokratik mücadele çerçevesinde parlamenter rejimin yeniden getirilmesi için daha açık olarak bir mücadele yürütemezler mi? Yoksa ülkenin içinde ulunduğu konum çok da üzerinde durulmasını gerektirmeyecek denli iyi mi?
Bakın adamlar HDP’yi suç örgütü yerine koyuyorlar. Oysa mevcut iktidarın HDP’ye ve halkımıza karşı işlediği suçların haddi hesabı yok. HDP İzmir’de Gündoğdu Meydanı’nda bir miting düzenledi. Bu miting bahanesiyle iktidarın yandaş ve yalaka basınının neler yazdığını gördünüz mü? Bu mitingi HDP ve CHP düzenlemiş gibi veren bu yalaka ve yandaş basın sanki HDP ile birlikte miting yapmak suçmuş gibi bir izlenim yaratarak havayı kirletmeye kalkışmaktadırlar. Bu yüzden de bu kesimlerin saldırısı kesinlikle kırılmalı ve demokrasi güçleri olarak HDP asla yalnız bırakılmamalıdır.
İnanın artık iktidarın söylediklerine kimsenin kulak astığı yok. Milliyetçilik üzerinden parsa toplama olayı bitti. Bu yüzden AKP ve saray iktidarı ve yandaşları ne söylerlerse söylesinler bir hükmü kalmamıştır. Niye derseniz bugün simitin bile 2,5 lira olduğu bir ülkede zam yağmuru ardı arkası kesilmeden devam etmektedir. Halk ekonomik olarak bitik durumdadır. Bütün bu gerçekler ışığında iktidarın milliyetçiliğin ve ırkçılığın arkasına sığınmasına izin verilmemeli gereken neyse o yapılmalıdır. Çünkü Halkımızın yaşamı ve geleceği AKP ve saray iktidarının varlığından çok daha önemlidir bu yüzden de sol ve sosyalist kesimde çok daha derli toplu bir birlikteliğe gereksinim vardır.
Belli ki hesaplaşma bütün çıplaklığı ile ortadadır. Ülkemiz öyle bir hesaplaşmanın içindedir ki tamı tamına bu hesaplaşma yüz yıllık bir süreyi kapsıyor. Bu hesaplaşmayı çürümüş ve bitmişlerin kazanması düşünülemez tamam da bu yönde yürekli ve kalıcı adımlar atılmazsa da mücadele kazanılamaz.
Bunu da biz aklımızın bir köşesini silinmeyecek şekilde yazalım…