Yazan: Turgut Koçak 21 Kasım 2022
Evet, son İstiklal Caddesi’ndeki terör eylemi vicdanlı her insanımızın içine yangın düşürdü. Şimdi bu konuyu aralıksız konuşuyor, üzerinden bol bol yorumlar yaparak teröristle ilgili tüm çıkarsamaları toplumun gözünün önüne seriyoruz. Sermeliyiz de elbet. Çünkü bu konu atlanılacak bir konu değil. Ancak bu olay yaşanırken koskoca ülke AKP ve saray iktidarınca yangın yerine çevrildi. Fiyatlar kontrol edilemiyor.
İnsanların aç susuz kaldıklarının, kuru ekmeğe muhtaç hale getirildiğinin de bir önemi kalmadı gibi. İşsizlikten, parasız pulsuz kalmaktan önümüzü bile göremez hale gelmemizi de konuşamaz durumdayız.
İktidarın yarattığı soygun ortamı giderek önemini yitirir oldu. Kimse ne yolsuzlukları görüyor ne alınıp verilen rüşvetleri. Öyle ki AKP’nin Erzurum Milletvekili kadının bile peşine düşemez olduk. İktidarın gözümüzün içine baka baka yandaşlara dağıttığı miyarlar bile artık olağanmış gibi gelmeye başladı.
Cezaevlerinde suçsuz yere çürütülen onca insanın durumu bile gölgede kaldı. ÇGD’li avukatlara verilen cezaların temelsizliği konuşulup bitti gibi.
Tarım topraklarının yağmalanması, köylülerin jandarma dayağında geçirilip topraklarından sökülüp atılmaları, Tarım Bakanı’nın Gaziantepli bir çiftçiye “Daha adını bile doğru söyleyemiyorsun” diye çıkışması, doğamızın gözlerimize sokula sokula yağmalanması ve birilerine çekilen peşkeşi bile artık daha az aklımıza getirir olduk. Ülke izlenen politikalar nedeniyle yolgeçen hanına çevrilmiş, onca terörist ülkeye sökün etmiş, bunlar bile artık kabartılan ayranımızın gölgesinde kalabilmiş.
Öğretmenlere yapılan sınav ayıbı, tenceresinde taş kaynatmak zorunda kalan emekliler, kiracı konumda olan yurttaşlarımıza reva görülen sınırsız soygun, hemen her alanda ve yerde uzayıp giden kuyruklar İstiklal’de patlatılan bombayla birlikte uçup gitti gündemimizden.
Böyle sürüp gider mi peki?
Sürmez, süremez, sürmemelidir. Bugün böylesine belirsizlikler gün gelir toplumun önüne çarşaf gibi serilir. Serildiğinde de insanlar patlatılan bombaların da, yapılan zamların da, insanların kanının nasıl emilip sömürüldüğünün de, adalet dağıtmayan yargının da, vurgunun, soygunun, rüşvetin, adam kayırmanın da zulmün, nasıl yapıldığının, uyuşturucu baronlarının cirit atmasının da farkına varır ki 20 yıldır ensemizde boza pişiren iktidar o zaman ne yapacaktır dersiniz? Gerçi bugüne kadar yaşadıklarımıza bakarsak olumlu pek örneğimiz yok, yok olmasına da bu kez hemen her yurttaş yapılan kötülüklerin kimsenin yanına kalmamasını istediği çok açık.
Evet, yeri geldiğinde bu ülke kolay kurulmadı, Cumhuriyeti kuranların çektikleri, bir iktidar gelsin Cumhuriyet’in yerine saltanat kursun diye de kurulmadı tamam da bunun için ne yapıyoruz acaba? Dün CHP’nin Genel Başkanlığını yapmış olan Deniz Baykal’ı anımsıyor muyuz? Onun kızı Aslı Baykal’ın söylediklerini masaya yatırdınız mı? Ne demiş Aslı Baykal; CHP’den istifa ettim ama AKP’ye geçmedim, yerimi sorarsanız milli ve yerli olanların tarafıdır. Bu mealde söylenen sözler sizi hiç düşündürüyor mu? Düşündüğünüzde kimlerin eliyle bu ülke kimlere altın tepsi içinde sunulmuş hiç akıl yordunuz mu?
Ama biz bunları da geçiyoruz. Çünkü bu gibiler dünde olduğu için ülke bu noktaya geldi, getirildi. Şimdi başka bir pencereden bakmamız gerekiyor. Bu ülkenin evet, evet sosyalistleri vardır. O sosyalistlerin kitle desteği belki sınırlıdır fakat söyledikleri her söz, attıkları her adım sanıldığının çok ama çok ötesinde etkilidir. Bunu biliyoruz. Bildiğimiz için de kimsenin yaptığını kimsenin yanına bırakmama konusunda da kararlıyız. Partimiz Türkiye Sosyalist İşçi Partisi attığı her adımı, söylediği her sözü bu bilinç ve kararlılık içinde atacağı için kitleler içinde etkisi de katlanarak artacak, kimsenin yapıp ettiği yanına bırakılmayacaktır.
Görüyoruz ki ülkede kargaşa yaratarak ayakta kalmak isteyenler var. Bu kargaşa içinde de ülkeyi aman zamana boğup ne pahasına olursa olsun iktidarda kalarak yönetmek isteyenler var. Toplumu apolitik hale getirip, korkularla sindirip gıkını çıkarmasını istemeyenler var. Yaratılan kargaşa sonucu kendilerine halkı mahkum etmek isteyenler var.
Tamam, var da bu ülkenin yılmaz, dönmez, bileği bükülmez sosyalistleri de var. Ama şunu da unutmayalım. Eğer bizler sadece haklı olan kazanır der, yapılması gerekenleri zamanında yapmaz isek söylediklerimizin de pek kıymeti harbiyesi yoktur.
Madem öyle bizler de gerçekleri görelim, bilelim, kandırılmayalım…