Yazan: Turgut Koçak 16 Nisan 2015
Dolar 3 TL’ye doğru koşuyor. Ne yapılırsa yapılsın yükselişin önüne geçmenin olanağı yok. Bu yükselişle bağlantılı olarak sayısız şirket işçi çıkarmaya başladı bile. Gerçek rakamların %20’lerin üstünde seyrettiği ülkemizde resmi rakamlarda bile işsizlik oranı saklanamıyor ve %11,3’e çıkarak tıpkı dolar gibi işsizlik de rekora gidiyor. İşsizler ordusuna bir anda 5 milyona yakın bir sayı daha eklenecek ki, artık bu rakamlar gün gibi ortadayken AKP iktidarı sadaka ekonomisi ile bile durumu götürecek gibi gözükmüyor. Her gün biraz daha batağa saplanan ekonomiye karşın AKP sözcüleri ekonominin iyiye gittiğini söyleyerek geniş halk yığınlarını kandırmaya çalışıyor. Oysa halk kendi yaşamından biliyor ki, ekonomi de dahil Türkiye’de hiçbir şey iyiye gitmiyor.
Yığınlar açlığın ve yoksulluğun içine itildi. İşsizlik çığ gibi büyüyor. Özgürlükler gaspedilip kullanılamaz hale getirildi. İktidarın elinde bulundurduğu haber yayma araçlarıyla yalan gerçekmiş gibi pompalanıyor. Ortada hukuku tanıyan bir iktidardan söz etmenin olanağı yok. Hukuku hiçe sayan iktidar, oysa toplumu çıkardığı yeni yeni yasalarla kıskaç altına alıp sindirmek istiyor. Yeni yürürlüğe giren İç Güvenlik Yasası bu yüzden çıkarıldı. Halkın öfkesinden korkan ve bir halk ayaklanması olabileceğini düşünen AKP iktidarı bu gerçeği güvenlik belgelerine bile aldırdı. Yani sizin anlayacağınız AKP iktidarı köküyle kömçeğiyle canlı bir bomba olmuş milyonların arasında dolaşıyor. Bombanın pimini çekti mi hem kendisi havaya uçacak hem de milyonları uçuracak. Yani sizin anlayacağınız Recep Tayyip Erdoğan başta AKP iktidarı benden sonrası tufan anlayışıyla kendi sonlarına yürüyorlar ama bunun yığınlar için büyük bir bedelinin olacağını da gözlerden ırak etmemek gerekiyor.
Bozulan ekonomiye, sarsılan sosyal yaşama karşın Recep Tayyip Erdoğan saray ve başkan olma sevdası ile yatıp saray ve başkan olma sevdasıyla kalkıyor. “Ülkenin itibarı” Kaç/ak Saray’ın yanına bir de yavru saray yaptırılıyor ki, demeyin gitsin. Hiçbir masraftan kaçınıldığı yok. Banyosu ve iç düzenlemesinin bile altın kaplamadan yapıldığı dolaşıyor dillerde.
İşlerin bu denli kötü gitmesinin bunlar da farkında ki, seçimlerde bir sürü kışkırtıcı yollara başvuracaklarını gösteren girişimler söz konusu. Ağrı/Diyadin’de yaşanan olayı buna örnek verebiliriz. Her şey insanların gözleri önünde yaşanıyor ama iktidar tam tersini söyleyerek kışkırtıcılığının üstünü örtmeye çalışıyor. Bütün bunlar gösteriyor ki, seçim meydanlarında yenileceğini anlayan AKP iktidarı çok daha büyük kışkırtıcılıklara başvurur ve bir kaos ortamı yaratarak iktidarda kalmanın yollarını da arayabilir. Böyle bir durumda ise Türkiye çok daha kötü bir ortamın içine düşer bedelini de her zaman olduğu gibi halk öder.
AKP’nin seçim bildirgesini okuduğumuz zaman içi boş tenekeyi andırdığını hepimiz gördük. Cak cuktan ibaret olan seçim söylemleri bugüne kadar yaptıklarıyla da görülüyor ki, sadece ve sadece yalanla iktidarda kalmaktan ibaret. Ahmet Davutoğlu’nun seçim kitabında ülkenin adı bile yok. Yeni Türkiye adı altında Osmanlı düşü görmekten ibaret ki, bu da yıkılış ve çözülüşün en önemli belirtisi.
Sizler, Recep Tayyip Erdoğan’a metrekaresi 10 bin liradan altın yaldızlı mozaikten hamam yaptırmaya devam edin, kim tutar sizi. Ülke elden gidiyormuş, ev kirasını ödeyemediği ve 2000 TL kira borcu biriktiği için Malatya Valiliği’nin önünde yurttaş kendisini yaksın sizinse kılınız bile kıpırdamasın. Zenginlikler içinde yüzün.
Aksırıncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin için harman savurun. Sonra da çıkın milyonların karşısına ne menem Müslüman olduğunuzu dile getirip din alıp din satın ki, şaşanızı, hükümranlığınızı sürdürebilin. Ya da ne bileyim toprak ayağınızın altından güldür diye kaydığında ancak farkına varın ki, bu saltanatın bitebileceğini anlayın ama işte o zaman iş işten geçmiş olsun.
Yani sizi göndereceğiz.
Bu gönderme elbette bir uğurlama olmayacak.
Arkanızdan da bir Allah’ın kulu çıkıp da su bile dökmeyecek. Çünkü sizi 7 Haziran günü sandığa gömecek 8 Haziran sabahı da Fizan’a yollayacağız ki, hak yerini bulsun. Yoksa bu debdebeli yaşamınız, çalmanız, çırpmanız, hırsızlığınız, yolsuzluğunuz, rüşvetçiliğiniz, nüfuz ticaretiniz, adam kayırmanız, rantçılığınızla zaten bu ülkenin insanlarının arasında yaşamanızın olanağı yok.
Bu gerçeği sizler de en az bizim kadar bildiğiniz için belki de bir başka Fizan’da yerinizi bile hazırlamışsınızdır kimbilir?