GİDİŞ NEREYE BELLİ OLDU

Yazan: Turgut Koçak 12 Şubat 2020

Bir söz vardır ya tam da bu söz AKP ve sarayın politikalarıyla cuk diye örtüşüyor. İdlib ve çevresi hepimizin bildiği gibi İslami terör örgütlerinden oluşan cıfıt yuvası. Üstelik buralarda şimdilerde 9 tanesinin Suriye’nin kontrolünde olduğu yerlerde TSK kontrol noktaları var. Öyle görünüyor ki bugünkü yöneticilerle bu terör örgütleri sanki can ciğer kuzu sarması imişler gibi bir görüntü veriyor.

Suriye ise haklı olarak kendi toprakları üzerinde bu kelle avcıları kanlı katilleri söküp atmak istiyor.

Şimdi bu temizleme operasyonunun karşısında kim ya da kimler yer alıyor hiç kendi kendinize soruyor musunuz?

Daha düne kadar PYD/YPG ile ilgili sözleriniz ulu orta ortada dururken ve onca ettiğiniz sözlere karşın şimdi ABD ile ne halde ne sudasınız, Türkiye kamuoyuna açıklayabilir misiniz? Sizler değil miydiniz ABD’nin PYD ve YPG’ye binlerce tır silah ve mühimmat yardımı yaptığını söyleyen. Ya da o günlerde atıp tutarak kendi göbeğimizi kendimiz keseriz diye efelenenler yoksa bir başkası mıydı? Bugün ne oldu da ABD ile yeniden stratejik dostluğa dönüp hamur gibi yumuşadınız yüreğiniz varsa çıkıp anlatın anlatabilirseniz.

Şu an yaşamını yitiren askerlerimizin yarattığı infiali önlemek için kiminiz şu kadar Suriye askeri öldürdük, bu kadar hedef imha ettik gibisinde açıklama yaparak ne menem şahinler olduğunuzu anlatmak gayretinde olsanız da yaşananlar bütün gerçekleri bir bir ortaya çıkarıyor niyeyse değil mi? Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu kimleri yardıma çağırdı bilginiz var mı? Eğer varsa efelenmenin bir işe yaramadığını acaba anlayabildiniz mi?

Yok, NATO arkamızda durmalıymış da, ABD bizi desteklemeliymiş de, AB’ye sesleniyorlarmış da o bildiğimiz bağlılık anlayışı işte. Şimdi bu sözleri söyleyenler Trump’un söylediklerini çoktan unutmuşlar anlaşılan ki gıklarını bile çıkarmadan bu çağrıları yapıyorlar. Hem Trump değil miydi doğrudan Recep Tayyip Erdoğan’ı kast ederek ayıplı kazançlarınızı açıklarım diyen? Ne oldu da ABD bu tehditlerini askıya aldı? Ya da sizler ABD’ye ne gibi ödünler verdiniz ki ABD bugün ayıplı kazançların yanında Halk Bankası ile ilgili soruşturmaları da askıya aldı? Haydi, bunları da geçtik ABD’nin Suriye politikalarından sorumlu Jeffrey’si pat diye Ankara’ya niye geliverdi?

Esenboğa Havaalanında Jeffrey niye ayağının tozuyla açıklama yapıp Türkiye’nin yanında olduklarını söylemenin yanında yaşamını yitiren bizim askerlerimiz için “şehidimiz var” sözünü kullandı? Sonra da bugün Suriye ile ilgili Jeffrey kimlerle ve neyi görüşecek aklınız başınızdaysa bunun yorumunu yapıyor musunuz?

Gerçekten de aklını yemiş faşizan görüşlere sahip Bahçeli gibi mi düşünüyorsunuz da olup bitenleri bir türlü ciddiye almayıp hâlâ Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından çıkacak söze bakıyorsunuz? Bahçeli’nin tuzu kuru diyeceğim de bu sözleri eden bir adamın tuzu da olmaz bize göre aklı da. Yok, Şam’a girmeliymişiz de, batsınmış Suriye, yıkılsın yansınmış İblid de hiç bu kadar ucuz politika olur mu?

Bugün daha sert açıklamaları bugüne ertelenen AKP Grup toplantısında konuşacak olan Recep Tayyip Erdoğan’dan duyacağız. Öyle ya bunca yanlışın içinde yuvarlanan bir iktidarın tek sözcüsü ve karar vericisinden olmadık sözler duyacağız da ne olacak hiç fikriniz var mı?

Bugün önüne geçilmezse eğer Suriye’deki kargaşa başka bir evreye sıçramak üzeredir. Bu evrede neler yaşanacağını biliyor musunuz?

Özetle AKP ve saray iktidarı bir kez daha ABD ile BOP benzeri politikaları devreye sokmak için öyle görünüyor ki çok hevesli. Durum bu olunca İsrail niye zil takıp oynamasın? Bunların çok beğenip her fırsatta kendinden söz ettikleri Abdülhamit Osmanlı’nın borçları karşılığında kendi malı gibi gördüğü Filistin’i Siyonist parababalarına satmadı mıydı? Bunların da benzer bir duruma neden olmaları bizi niye şaşırtsın değil mi?

Hem bunlar İslami bir devlet modeli peşinde değiller mi?

Suriye bölünür ve küçük küçük emirlikler ve sultanlıklar kurulursa hayal dünyası içinde olanların işine gelmez mi?

Gelir de ne yazık ki tarihin akışı hiçbir zaman oralara gitmeyecektir.

NATO gibi saldırı ve savaş örgütüyle iş tutanlar, ABD gibi dudak uçuklatacak paraları silahlanmaya ayıran bir ülke ile birlikte hotzotçuluk yapmak isteyenler salt kendileri tonganın altına gitmezler, tonganın altına Türkiye gider Türkiye. İşte bu yüzden Suriye’nin bölünmemesi ve kendi topraklarında egemen olması gerekir. İşte bu yüzden Türkiye çok daha büyük risklerle karşılaşmamak için Suriye ile masaya oturması ve fetih kafasından vazgeçmesi gerekir.

Aksi takdirde savaşı kim kazanır kim kaybeder bunun üzerinde durmak bile yersiz fakat bu savaşta kazanan tarafta işin özüne bakıldığı zaman kaybetmiş olur.

Bunu anlayın bire karacahiller anlayın artık!