GERİCİLİK BUDUR İŞTE

Yazan: Turgut Koçak 8 Temmuz 2021

Merve isimli bir kızımız çıktı bu gerici, bu yazgıcı ve dinci düzene ferman okudu çıktı. Öyle ya çokları bir çocuğun düşleri mi olurmuş, otursun oturduğu yerde diye düşünebilir ancak bu kızımızın düşleri sanıldığından da daha büyük. Bu dinci taifesinin savunduğu değerlerden de daha kıymetli. Bir düşünün Merve kızımız kendisine giyiminden kuşamına kadar karışıldığı için isyan ediyor ve ben okuyacağım kendimi kurtaracağım sizler de göreceksiniz falan demiyor. O “Ben aynı zamanda köyümün çocuklarının hayatını da kurtaracağım” diyor.

Ülkemizde eğitimle ilgili sayısız zorluğu ve eşitsizliği bizler dibine kadar tartışıp halkımızın önüne koymaya çalıştık. Ancak gelen her iktidar çocuklarımıza dünyayı dar etti. Onlara doğru dürüst bir eğitim vermek şöyle dursun dünyalarını karartmak için dağı taşı Kur’an kurslarıyla doldurdu. Bütün bunlar az geldi MEB aracılığı ile okul tatillerinde hafızlık kursları açıldı. Çocuklarımızın beyni yıkanmak istendi, bulundukları ortamda olmadık şeylerle karşılaştılar.

Eğitimde tarikat, cemaat ve vakıflar matah bir şeylermiş gibi görevlendirilmeye başlandı. Ziya Selçuk kendi okullarında bütün bu absürd şeylere fırsat bile vermezken başında bulunduğu bakanlığa bağlı okullarda bu kapıyı arkasına kadar açtı. Zaten eğitim sistemi değiştirilmiş, okullarımız din eğitimi veren okullara döndürülmüştü ama bütün bunlar her niyeyse mevcut iktidara az geliyordu. Devletin okulları birer gericilik odağı haline getirilerek ülkenin geleceği ile resmen oyun oynanıyordu.

Salgın döneminde bu gelişmelerin daha da bir ağırı yaşandı. Çocuklarımızın yarısından çok fazlası uzaktan eğitimden yararlanamadılar. Öyle ki uzaktan eğitim çoğu zaman 3-5 öğrenci ile yapılır oldu. Kimi öğrenciler ise katılma olanakları olduğu halde uzaktan eğitime de katılamadılar. Çünkü tam o saatte çocuklarımızın Kur’an kursuna gitmeleri gerekiyordu ve bu gibi öğrencilerde derslere katılmıyor kursa gidiyordu.

Okullardaki öğretmen açığı Milli Eğitim Bakanı’nın derdi bile değildi. Sözleşmeli olarak çalıştırılan öğretmenlerimiz bir türlü asıl kadroya geçirilmediği için hem onlar üzerinde istenildiği gibi tasarruf yapılırken maaşları da tabi ki de düşük ödeniyor. Yetkililere sorsanız değil öğretmen açığı, fazlalığı var. Bu konuda Erdoğan’ın söylediğini elbette unutmamız olası değil ancak öğretmen açığının yarım milyona yakın olduğunu bizler zaten biliyoruz.

Şu sözleri hiç aklınızdan çıkarmayın hiç!

“Sen kızsın, şort giyemez, erkeklerin yanında oynayamazsın. Oran buran görünür, diyerek beni dışladılar. Kendime söz verdim. Kız çocuklarının kaderini değiştireceğim”

Peki, sizlerin hayali ne sayın iktidar mensupları? Sizler acaba saraysız, yeşil yeşil dolarsız, malsız mülksüz, şaşasız debdebesiz bir şey hayal edebiliyor musunuz?

Edemezsiniz çünkü içiniz çölleşmiş. Kendinizden başka birini düşünmeyecek kadar bencilleşmiş ve içinizi karartmışsınız ki o kız çocuğumuzun hayali ne siz kimsiniz?

Öyle ya her gün bir marifetinize tanık oluyoruz. Bir bakıyoruz kendinize tatil sarayları peşindesiniz. Bir bakıyoruz din adamları için haftada bir gün kıyılar bize ayrılsın diye düşünmek gibi bir ayrıcalık peşindesiniz. Harcamalarınız dudak ısırtacak cinsten. Elinize neyi geçirseniz şükredip bir yandan da ver Allah’ım ver çekiyorsunuz ki sizleri artık her yüzünüzle tanıdık.

Gericisiniz, dini kendinize alet edip öte dünyayı pazarlarken bu dünya hep bizim olsun peşindesiniz. Ülkenizi sevmiyorsunuz çükü sevecek bir yürek taşımıyorsunuz. Taşısanız eğer Merve kızımızın sesine kulak verir de biraz kendinize gelirsiniz ama nerede sizde o sıfat? Yeri geldiğinde vatan, millet Sakarya diye en gür sesinizle kulakları yırtarsınız ama ülkeyi de parsel parsel satmaktan an bile geri durmazsınız.

Bu yüzden de çocuklarımızın elleri hep yakanızda olacak yakanızda…