GERÇEKLER DİRENGENDİR

Yazan: Turgut Koçak 17 Aralık 2015

Biz nasıl bir ülkeyiz. Ezikliğimiz o kadar dışa vuruyor ki, en küçük başarılar bile bizi derecesiz sevindirip mutlu ediyor. Örneğin Aziz Sancar bu ülkeyi terk edeli yıllar olmuş. Gitmiş Amerika’da kafasını bile kaldırmadan çalışıp çabalamış ve de ister istemez ona bu çabası gelecekte insanlık açısından çok önemli bir buluşa imza atmasını sağlamış. Ne var ki, laboratuarda tüpler arasında geçirdiği zaman onun için aynı zamanda da dünyası olmuş. Bilimsel açıdan kendisini geliştirmiş geliştirmesine de bir profesör olarak dünyadaki sosyal olayların çok ama çok gerisinde kalmış. Bir başka deyişle Prof. Aziz Sancar bütün iyi niyetiyle karşımızda duruyor.

Aziz Sancar’ın çok çocuklu bir aileden olması, yoksulluklarına karşın, önündeki engelleri aşmasını da cumhuriyete borçlu olduğunu söylemesinin de şaşırılacak yanı yok. Bu düşüncesini ise Mustafa Kemal’le birleştirmesi ve duyduğu saygıyı da iyi anlıyoruz. Ancak bu denli iyi niyetini anlamakta zorlandığımızı söylemeden de geçemiyoruz. Prof. Aziz Sancar başarı kazandı ya ülkemizdeki gericisinden ilericisine kadar herkes bir de baktık ki zil takıp oynayacak kadar sevinç içindeler. Bizler de sevinmedik dersek yalan olur, sevindik ve de kendisini başarısından dolayı kutluyoruz. Ülkesini unutmadığına yönelik sözlerini de aldık artı hanemize koyduk. Ancak gelişmeler biraz hızlı oldu. Bir de baktık ki, M. Kemal ve cumhuriyetle sorunları olanlar kendisini davet etmişler, kendisine bilimsel çalışmalarına Türkiye’de devam etmek için ne istediğini soruyorlar.

Yani işin özeti; Prof Aziz Sancar’ı Atatürk yanlıları sahiplendiler ya, bu sahiplenmeyi boşa çıkarmak için Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı manevraya tanık oluyoruz. Sonra Sancar diğer devlet önemlileriyle de görüştü. Bu görüşmelerin arkasından da aldığı ödülün Anıtkabir’de saklanması gerektiğine dair bir açıklama yaptı. Genelkurmay Başkanı ile görüştükten sonra da ödül şilti midir her neyse Genelkurmay Başkanlığı’na verdi.

Artık birileri bu konuyu ele alması ve ne oluyor diye sorması gerekiyordu ki, şimdiye kadar herhangi bir çalışmasına ve çabasına tanık olmadığımız CHP Milletvekili dinsel ağırlıklı düşüncesi olan Mehmet Bekaroğlu’ndan bir açıklama geldi.

Açıklamada özet olarak denilen şuydu: Nasıl olur da bu ödül Genelkurmay Başkanlığı’na teslim edilirdi? Tabi Bekaroğlu’nun bu açıklamasını hangi saikleri öne çıkararak yaptığını bilmiyoruz. Ancak bizim kafamızdan geçen şey, bazı kimseler gibi Bekaroğlu’nun da ordu ile ilgili “darbecidir” düşüncesinden kaynaklıdır diye düşünmeden de edemiyoruz. Ancak laf olsun diye de açıklama yapılmaz ki. İnsan bu işin aslını astarını bilmiyorsa araştırmadan ortaya bir açıklama yapar mı?

Bekaroğlu acaba Anıtkabir’e verilen benzer şeylere daha doğrusu Anıtkabirle ilgili her türlü konularla Genelkurmay Başkanlığı’nın ilgilendiğini bilmiyor olabilir miydi? Hani adam kırk yılın başı adını sanını duyuracaktı o da baltayı taşa vurmak biçiminde oldu.

Şimdi diyorum ki ben sözüm ona AKP’ye karşı olanlar kendileriyle birlikte olan insanları karşı tarafa itmekte o kadar mahirler ki, AKP’nin niye kazandığını anlamak zor değil. Bu yüzden de herkesi eleştirip karşı tarafa itme ukalalığında bulunanlara bir uyarımız var. Kendinize gelin ve çokbilmiş havalarından kendinizi kurtarın.

Bir konuda şu. 34 Müslüman ülke bir araya gelmişler ve terörle mücadele edeceklerine dair de bir birlik oluşturmaya karar vermişler. Bu ülkelerin başını da Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye çekiyormuş. Duyun da inanmayın. Kendileri terörün kaynağı ve destekleyicisi olanlar böyle bir ortaklık oluşturacaklarmış. Gerçi bu ortaklığın yaşama şansı yok, yok olmasına da, bizlere öğreteceği çok şey var. Zalimlikten yürekleri ve bütün gövdeleri vıcık vıcık yağlanmış diktatörlerin bugün Ortadoğu’da konuşlanmış olan terörle mücadele edebileceğine dair sizde bir olumluluk oluştu mu bilmem ama bendeki karşılığı ittirin gidinden öte bir şey değil.

Ha bir de değerli okurlar bugün 17-25 Aralık tarihlerinin ilk günü. İşte bize bu tarih gösterdi ki, bakanları, evlatları, iş yaptıkları kara paracılar, havuzcular, Halk Bankası Genel Müdürü’nün kısacası her türlü alavereci ve dalaverecilerin ve Recep Tayyip Erdoğan ile mahdumunun dünya alemin gözü önünde oynadıkları tiyatro var. Tiyatro oynandı oynanmasına da sonuçlarına öyle bir yasak geldi ki, 17-25 Aralık tarihleri takvim yapraklarından koparılıp alındı. Gemicikler ve küçük çaplı gıda işleri ise ülkemize yadigâr kaldı.

Bir de bugün Can Dündar ve Erdem Gül İstanbul Adliyesi’nde duruşmaya mı çıkarılacak nedir? Bazıları manidar diyor da bizler buna denk geliş diyoruz.

Bir de Kuzey Irak’ta bulunan Türk askerlerinin bulunduğu yere IŞİD füze fırlatmış. 4 askerimiz yaralanmış.

Yaşadıklarımızın en önemlisi ise 10 bin asker ve diğer güvenlik güçleriyle iki generalin yönettiği kendi ülkemizi yeniden fethetme savaşı başlatıldı.

Son olarak CHP Milletvekili Eren Erdem Rus televizyonuna röportaj vermiş ya hakkında hızla fezleke hazırlanmış ve TBMM Başkanlığı’na iletilecekmiş. Niye ki? Niye olacak böylesi günlerde haksızda olunsa Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı göklere çıkarılacakken uçak düşürme olayında yanlışlıklara değinilmiş bir de niye düşmanın televizyonuyla söyleşi yapılmış, işte sebep de bu.

Ne diyelim Allah bazılarının aklını alacağına canını alsaymış daha iyi olacakmış.