Yazan: Turgut Koçak 22 Mart 2020
Bizim ülkemizin insanları gerçekten rahat. Adama sokağa çıkman senin için zararlı diyorsun, dinlediği falan yok, ille de çıkacak. Madem çıkmışsın be adam neden ölüme ve kurallara meydan okur tarzda sorulduğunda yanıtlar veriyorsun. Biliyoruz, bir insan onca şeye karşın evinde duramıyorsa vardır bir derdi elbette de niye asıl derdin üzerinden değil de başka başka konular üzerinden açıklamalar yaparak hem kendini hem de başkalarını zora sokuyorsun?
Söze gelince mangalda kül bırakmamak sende de verilen sayılara bakıldığı zaman 12-13 milyon emekliden söz edilirken bunlar niye senin efeliğine yansımıyor da konu hastalık olunca sapıtıp bu ülkenin yedisinden yetmişine kadar herkesin gözünde laf dinlemez yaşlı bir ihtiyar görüntüsü çiziyorsun?
Yaşlıları geçtik. Gerçekten bu ülkenin gençleri de, orta yaşlıları da bir başka dersek abartmış olmayız. Herkes işyerini kapatmış. Çalışanlara yol verilmiş, denmiş ki mümkün olduğu sürece kimse dışarı çıkmasın. Hiç öyle olmamış niyeyse. Kimisi Belgrad Ormanları’nda piknik yapıyor kimisi yapılmaması gereken yerlerde. Çoluk çocuk piknikteler. Sanki onlara virüs iltimas geçecek. İşte bu yüzden kantarın topuzunu kaçıranlara bu kez de kalksanız gidin evinize oturun, kim çıkarsa karşılığını görür deseniz inanın çoğu insan gereksinimleri için bile hemen evinin altındaki markete veya bakkala bile inemez. İnemez de niyeyse kimse yapması gerekenleri bir türlü yapmamakta ayak direr.
Be kardeşim bu korona virüs dediğin salgın bir uydurma mı? Yoksa sen asker uğurluyorsun peygamber ocağına diye seni es mi geçecek de davulla zurnayla iç içe, kucak kucağa uğurlama törenleri düzenliyorsun? Size bakanlar ne düşünür, alınan tedbirleri gereksiz sayıp ne var benim parkta oturmam kimi hastalandırır diye düşünerek insanlar çıkmazlar mı evlerinden?
Bir de sağlıkçıların alkışlanma olayı var. Bizler gerçekten sevdik ışık yakıp ışık söndürmeyi. Islıklayıp, el çırpıp, tencere tava tıngırdatmayı. Yaşamlarında bir kez olsun hak ve özgürlükler için sokağa çıkmamış olanları pencere arkasında ve balkonlarda görünce yok arkadaş yok dedim kendi kendime. Sağlıkçılar onca özveri ile çalışır ve emek harcarken kimsenin demeyim de pek çoklarının onların seslerinin kesilmesini düşündüğü ülkemizde bu kez alkışa katılmaları yok mu he mi vallahi he mi billahi beni çileden çıkardı. Elinde bıçak ve sopalarla koridor koridor sağlık çalışanlarını kovalayanları, onları öldürenleri düşündükçe iyice kafamın tası attı. Bu yüzden de ne elimi çırpmak geldi, ne ıslık çalmak ne de tencere tava tangırdatmak. Geçip içeri oturdum.
Ayrıca ben biliyorum ki bazı meslekler kimse bizi el üstünde tutsun, alkışlayıp pohpohlasın olmadı dana çok para versin diye yapılamaz. Hele sağlıkçılık hiç yapılamaz. Bu görevi yapanların özellikleri olacak, ancak özellikleri olduğu için yapılabilir bu meslek çünkü. Yoksa doğru dürüst para bile kazanamazsın, birilerinin para ile oynadığı bu memlekette şöyle içine sine sine bir tatil bile yapamaz dinlenmeye fırsat bile bulamazsın.
Gelelim evden çıkmamaya. Bizim insanımızın yüzde kaçının tuzu kurudur acaba? Onun borcu, bunun kredisi, faturası, şunu, bunu altında ezilen yurttaş ne kadar evde ayaklarını uzatıp televizyon izleyerek zamanlarını geçirir acaba? Bugün halkımız salt bu nedenle haydi açlıktan ölmedi diyelim kahrından ölmez mi? Dünyanın her yerinde iktidarlar aldıkları tedbirlere paralel her türlü sosyal ve ekonomik tedbirleri de almazlar mı? Ya bizim ülkemizde ne oluyor? Yaşlılar evlerinden çıkmasın, kolonyaları ve maskeleri bizden denmesi hangi yaraya merhem olur söyler misiniz?
Yaşlılar böyle de gençler farklı mı? Para kazanamayanlar sokağa çıksalar ne olacak çıkmasalar ne? Böyle bir durum; yoksa sizce bir felaket olarak görülmüyor mu? Duvarları kemirsinler diyorsanız o başka. Televizyonlar halkın moralini düzeltmek için evlerine demir atmış olan şarkıcıları haber yapıp onlardan bize şarkılar dinletiyorlar. İyi kardeşim iyi de bu ülkenin kaçta kaçının bu ortamda şarkı, türkü dinlemeye mecali var hiç düşünüyor musunuz?
Kısacası alınan tedbirlere uyacak ve evden çıkmayacağız. Kimin üzerine ne düşüyorsa yapacak. Kural sayanların kurallarını dinlemek tabi ki de önemli de peki, bu ülkeyi yönetenler bizi niye hiç dinlemiyor?
100 milyara yakın para ayrıldığı söyleniyor bu para diğer ülkelere göre devede kulak da diyelim ki ayrıldı, bu para nereye nasıl harcanacak bizler niye hiç bilmiyoruz da açıklanan bu rakam hepimize aslı yok yaylasında 1000 koyunum var gibi bir etki yaratıyor?