GEL GEL YAĞMAYA GEL!

Yazan: Turgut Koçak 21 Aralık 2013

Gel gel, yağmaya gel operasyonu başladı başlamasına ya, Başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm hükümet üyeleri de eyleme geçti.

Bir iktidar meşruiyetini nasıl yitirir? Hangi koşullarda bir iktidara artık siz bizi temsil etmiyorsunuz diyebilirsiniz? Her şey sandık mıdır? Ya da kitleleri bin bir yöntemle bağlayarak sandıkta üstün gelmek bir iktidara keyfi yönetme hakkı verir mi? Kimi ne bağlar? En tepeye çıkıp oturmak her türlü denetimden ve sorumluluktan muaf olmak mıdır?

İşte bugün; AKP iktidarının geldiği nokta budur. Sıkışanlar, kendilerini “bizim Allah’ımız var” diye savunamazlar. Savunurlarsa, vergi veren ve paraları deve edilen yurttaşların demek ki Allah’ı olmadığı için bu haramzadeler her yapılanı kendilerinde hak görüyorlar demektir. Bakanlar düzeyinde rüşvet, yolsuzluk, yağma gırla gidiyor. Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi çıkmış, “böyle bir operasyondan haberimiz olmalıydı” diyorlar. Ne âlâ, haber verilsin ki, paralar başka yerlere götürülüp saklansın. Bir düşünün Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın evi salt babasının üstüne kayıtlı olduğu için aranamamış, diğerlerinde onca kanıt çıkmışken Çağlayan’ın oğlunda çıkmamış. Vah vah ne yoksulluk, yazık oldu mahduma. Onun paralarını, para kasalarını ve ayakkabı kutularını görmekten mahrum kaldık.

Şu son operasyonun ortaya çıkardığı kanıtlar sonrasında bu iktidarın bir gün bile iktidarda kalmaya hakkı yoktur. Burjuva demokrasisinin şöyle böyle işlediği bir ülkede bile iktidarda ne bakan kalır, ne de başbakan, topu istifa eder.

Bizim ülkemizde ise işler farklı yürüyor. Oğul babası bakanlarsa değil istifayı düşünmek; hem işlerinin başında kalıyorlar hem de demek siz bize operasyon çekiyorsunuz ha diyerek; bir çırpıda polisinden, maliyecisine, maliyecisinden TRT’cisine kadar bir sürü görevliyi görevden alıyorlar. Üstelik iş bu kadarla da kalmıyor. Yargıya müdahale açıktan açığa yapılıyor. Böylece işin başında bulunan politik erk; sözü, yasama da, yürütme de, yargı da biziz demeye getiriyor ki, böyle bir ülkede demokrasinin D’si yok demektir.

Bize göre böyle durumlarda yargı ayağa kalkmalıdır. Kimse evet, kimse köşesine oturup sus pus bekleyemez. Hukuk fakültelerinin daha kapısından girer girmez öğretilen şey güçler ayrılığıdır. Ne yasa yapıcılar birilerinin emrinde olabilir, ne yürütme, ne de yargı. Herkes yasal çerçeveler içinde görevini yapar. Oysa AKP iktidarı ile birlikte bu anlayış hem fiilen hem de şeklen çökmüş bulunmaktadır. Çünkü her şeye hükmetmek isteyen bir yürütmeyle karşı karşıya bulunmaktayız. Bugün yaşadığımız sorunların en önemli nedeni de budur. Hoş, Türkiye tarihinde bugüne kadar tanık olduğumuz o kadar mide bulandırıcı şeyler vardır ki, bu durumda bizim kalkıp şöyle böyle bağlamında sözler etmemiz bile bizi düşündürmektedir. Artık, AKP sınır tanımaz bir keyfiliğin içindedir. Bu sınır tanımaz iktidara hakkı da bildirilmelidir haddi de. Yoksa gerçekten de büyük felaketler yaşamamız işten bile değildir.

Onca görevden alınmalar yaşandı. Yargı budanmak isteniyor. Bütün bunlar öyle aba altında bile yapılmıyor. Bir anlamda AKP halka hodri meydan diyor.

Dün Recep Tayyip Erdoğan cuma namazını Hz Ali Camisi’nde kılmış. Erdoğan camiye gelir ve çıkarken cami cemaati tarafından; “Dik dur boyun eğme” diye bağırtılar duyduk. Ne diyelim yazıklar olsun size. Yoksa siz heybedeki turpun büyüğü müsünüz de hırsızlığa yandaşlık ediyorsunuz? Hoş, karşılayıp “dik dur” dediğiniz yiğidinizin dik duracak hali bile kalmamış ya, ne gam; siz yine de bağırın. Belki olur ya Sayın Başbakan’ın yüzündeki gölgeleri silersiniz hiç değil.

Sonuç olarak bunlar gidecek, gitmeli. Yoksa Allah’la kandırılmanın ortağı olmaktan kendimizi kurtaramayız. Yüzsüzlük de bulaşıcıdır. Ne diyor, evinde bulunan paralar için Halk Bankası’nın Genel Müdür’ü? Bu paraları İmam Hatip Okulu yapılması için verecektim. Çüş ki ne çüş! Gerçeğiniz de inancınız da tıpkı kendiniz gibi çürük.

Çürükoğlu çürüksünüz vesselam.

Eğer bizde; sizden bu yaptıklarınızın hesabını soramazsak, sormazsak tarih bizi de çürükler sayfasına not etsin, not etsin ki, gelecek kuşaklar yalancı pehlivanlar kimmiş onu da öğrensinler.