Yazan: Turgut Koçak 27 Ekim 2021
Bu iktidarın adamları kendilerini ne sanıyor acaba? Tamam, Ali kıran baş keseniz diye düşünüyorlar da sanırız akıllarına da ne hukuk geliyor, ne insan hakları, ne hak ne de özgürlükler.
Süleyman Soylu kadın muhtarlar toplantısında konuşuyor. Muhtarlar demişler ki evleri yıktıramayız. Ellerinde mahkeme kararı var. Bunun üzerine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, aşağı yukarı şöyle diyor. Getirin kepçeleri bir gece yıkın, kimin yıktığını kim nerden bilecek, hem siz önce yıkın arkasından da biz karar çıkartırız.
İyi dinleyin değerli yurttaşlar bu sözleri söyleyen kişi bir zorba, bir mafya lideri değil, ülkenin İçişleri Bakanı. Bu sözleri işittikten sonra kimin ne güvenliği olabilir ki değil mi? Yurttaşın malı, canı, hak ve özgürlükleri devletin güvencesi altında diye düşünebilir misiniz? Ya da böyle olabileceğini aklınız alır mı? Peki, bir insan ülkenin belli bir yerinde görev yapıyorsa o kişiyi biz başımıza Zaloğlu Rüstem mi atamış oluyoruz ki de bu denli rahat konuşulabiliyor. Bu tür yöneticileri eğer hukuk mukuk bağlamıyorsa ne bağlıyor acaba? Açıkça söylüyorum böyle bir kişi İçişleri Bakanı ise kimsenin ne mal ne de özellikle altını çiziyorum can güvenliği yoktur. Bu nasıl bir zorba anlayıştır ki bu sözler bir bakanın ağzından çıkar?
Sonra neymiş? Ülkede uyuşturucu kullanımı bu tür evlerde yapılıyormuş. Bu yüzden de polisin uyuşturucu ile mücadelesi zormuş. İçicilere bakıldığı zaman çoğu kadınmış ve de bu kadınlara meslekleri sorulduğunda ev kadını olduklarını söylüyorlarmış. Bu sözler de yüksek tecrübe sahibi Süleyman Soylu’nun sözleri.
Ancak bakan olarak nasıl olur da bu ülkedeki uyuşturucu trafiğini ve bu işleri yapanların kimler olduğunu bilmez. Buradan açıkça söylüyorum Sayın Süleyman Soylu o çok önemsediğiniz koca koca binalar diken, dev iş merkezleri kurup para kıran kara para aklayan, dışarılarda şirketler kurup oralara para aktaranlar ve benzerleri var ya onların çoğu uyuşturucu baronu anlıyor musunuz uyuşturucu baronu. Öte yandan o izbe evlerde uyuşturucu batağına düşürülmüşlerin yaşamına gelince onların böyle bir hayat yaşamalarının sebeplerinin ekonomik, sosyal yanları olduğunu bilmiyor olabilir misiniz acaba? Sonra ülkeye uyuşturucu sokup milyonlar kazananlarla ilgili değil de niye hedef tahtasına öncelikli olarak sözünü ettiğiniz bahtsız insanları koyuyorsunuz. Tamam, bu yurttaşların evlerini başına yıkacak, onları da şehrin en uzak yerlerine süreceksiniz sonra bu yerleri birilerine peşkeş çekeceksiniz de ne olacak? Niye buraları sahiplerine vermek aklınızdan geçmiyor? Hem son zamanlarda yakalanan uyuşturucu maddeler adrese teslim değil miydi, niye bu adresleri kamuoyu ile paylaşmıyorsunuz da ev karıyım diyen insanlarımızın hayatları ile ilgili konuşmaya gelince diliniz çözülüyor?
Bir şey daha var. Yine bu konuda da siz konuşuyorsunuz Sayın Süleyman Soylu. 10 büyükelçi Kavala ile ilgili konuştular ya, Sayın Erdoğan’da bunları istenmeyen adam ilan etti ya, o elçilerin içinden ABD Büyükelçisi ve birkaçı daha konu ile ilgili yaptıkları açıklamalarla zevahiri çeviriyi yanlış yaparak kurtardınız ya onlara gücünüzü göstermiş olmadınız. Dedik ya zevahiri kurtardınız zevahiri. Hem öyle sürekli yalan yanlış güç gösterileri ile şişirdiğiniz balonların ülkemize ne yararı olacak da çıkıp kendinizi bu konuda da konuşma yükümlülüğü altına soktunuz? İsterseniz kalkıp gidin o söylenen sözlerle büyükelçiler gücünüzden mi korkmuşlar anlayın. Ama bu şekilde oluşturacağınızı sandığınız kamuoyu var ya yok artık arkanızda anladınız mı yok.
Yandaş basın içinde yer alan Yeni Şafak gazetesi CHP’nin savaş tezkeresine HAYIR demesini , “Dostları için hayır dedi” diye başlıklandırmış. Bu tür kurnazlıklarla bu gazete aklınca bir yere varacağını sanıyor da aldanıyor. Aldanıyor çünkü bizler kimin ne olduğunu ya da olmadığını iyi biliyoruz. Hem dostluktan bu kadar niye korkuyorsunuz ki HDP de bu ülkenin partisi değil mi? Eğer sizler daha da söylediklerimizi anlayamıyorsanız geçmiş arşivlerinize bakın isterseniz.
O gazete başlıklarında neleri azmış, neleri öne çıkarmışsınız bir görün isterseniz.
Benzer bir değerlendirimde de Aydınlık gazetesi bulunmuş ve “ CHP terörle mücadele tezkeresine hayır dedi. PKK’ya kalkan olma kararı” başlığı atmış. Sizler geçmişte bu iktidarın Suriye politikalarının yanlışlığını Suriye Merkezi hükümeti ve Beşar Esad’la az görüşmediniz fakat şimdi kalkmış, gerçeği saptırarak neler yazıyorsunuz. O kadar güvenilmezsiniz ki herkesi arkadan hançerleye hazırsınız. Hem bu savaş tezkeresinin kim için niye çıkarılmış olduğunu da bilmiyor olamazsınız. Bu yüzden de hele şükür ki bu ülkenin halkı sizin gerçek yüzünüzü iyi biliyor da yalanlarınıza prim vermiyor. Siz bu yönde devam edin, edin ki kendi kuyunuzu kendiniz kazın. Başkaca da sözümüz yok size. Çünkü tarih sizi de yazacak hem de AKP ve saray iktidarının kuklası olarak yazacak.
Son olarak da şu aklı uçmuş olan Bahçeli’nin sözlerine değinelim. Ne demiş Bahçeli? “AYM nerede bir hain, nerede Türkiye’nin kuyusunu kazmak için faal halde bulunan bir çapulcu varsa onlarla yan yanadır kapatılmalı.” Bahçeli’nin bu sözlerini yorumlamak bile fazladan.
Çünkü o kadar açık ki bu sözler ben hukuk mumuk tanımam demenin yap yalın söylenişidir ki bu da zaten faşistlere özgüdür.