GAFLAR ve TÜKENMİŞLİK

Yazan: Turgut Koçak 24 Ekim 2015

Bildiğiniz gibi Hak-İş Konfederasyonu’nun 13. Olağan Genel Kurulu’nda parti başkanları konuştu. Burada bir konuşma yapan Ahmet Davutoğlu tıpkı izinden yürüdüğü Recep Tayyip Erdoğan’ı söyleten Allah onu da söyletti ve şöyle dedi:

“Nerede bir zalim varsa onun yanında olacağız.”

Recep Tayyip Erdoğan’da bir konuşmasında ne demişti?

“Ben çocuklarıma helal lokma yedirmedim.”

Bu işler böyledir işte. İnsanoğlu binbir allemin gallemin içinde kulaç atmaya başladığı zaman sözünü de şaşırır, dili de sürçer, tıpkı bir merdi kıpti olur ve şecaat arz ederken sirkatin söyler. İşte Ahmet Davutoğlu’nun durumu da o hesap olmuş. Ahmet Davutoğlu’nun şaşırıp böyle söylemesine hiç şaşırmadık. Çünkü her şeyi bir yana bıraksak bile Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’nun Suriye’de izledikleri politikalar yüzünden El Kaide, El Nusra, IŞİD, ÖSO, bunların türevleri olan diğer İslami terör örgütlerinin katliamlarıyla zalimlikleri arşı âlâya bin kere çıkar çıkar iner. Bunların suç ortaklarının da kimler olduğu bilinmeyen bir şey değildir.

Önceki gün Ahmet Davutoğlu partisinin Urfa mitinginde konuşuyor. Davutoğlu’na kim akıl verdiyse artık gülsek mi ağlasak mı cinsinden bir konuşma yaparak Urfalılardan oy istiyor. Neymiş efendim? Yuva kuracak gençlere AKP yardımcı olacakmış. Bu konudaki palavraları bir yana, gençlerin yuva kurmaları için anne ve babaları işini bilirlermiş. Eğer buna rağmen gençler yine de evlenemezlerseymiş, kendilerine başvursunlarmış.

Hey gidi dünya hey sen nelere kadirsin. Onca yalan söylettiriyorsun olmuyor, onca çalıp çırpıyor, hırsızlık yapmalarını, rüşvet almalarını olağanlaştırıyorsun yine olmuyor. Adam kayırıp, ihale yolsuzlukları yaparak vurgun vurduruyorsun, paçayı ele verdirip ayakkabı kutularında, yatak döşek üstlerinde paralarla görüntüye getiriyorsun bu haramzadeleri yine olmuyor. Şimdi de AKP parti olarak gençlerin evlenmeleri için evlilik kumpanyası başlatıyor.

AKP’nin Urfa’da başlattığı evlilik kumpanyası tutar mı derseniz tutmayacağı başından belli. Ama biz onlara bir öneride bulunalım hiç değil kârlı çıkarlar. Hemen bir televizyon kanalı kursunlar. Bu kanalın işletim hakkı Saray’da da olabilir AKP’de de. Ağzı laf yapan ve kaşarlı bir AKP’li bayan bulsunlar.

Böylelerini bulmakta zorlanmayacakları kesin. Malum onca fincancı katırını ürküttükten sonra birden hidayete eren kaşarlanmış birçok bayan bugün AKP için koşturmaktadır. Bu kanalda sabahtan akşama kadar evlilik programı yaparak Ahmet Davutoğlu’nun Urfa’da verdiği sözün katmerlisini yapacaklarına kalıbımı basarım. Böylece iktidar olamasalar da para kıracakları kesindir. Paraya, mala, mülke bu kadar düşkünlerin toplandığı bir parti için daha Allahtan ne istenebilir ki?

İşte böylesine gafların yapıldığı, ahlaki değerlerin bunca aşındırıldığı bir parti konumuna düşen Ahmet Davutoğlu’nun AKP’sinden söz ediyoruz. Gelinen noktada yapılması gereken şey aslında tükenmişliğin noktasını koyup AKP’nin ipini çekmektir. Önümüzdeki 1 Kasım seçimleri bu anlamda toplumun önüne önemli bir fırsat çıkarmıştır. Bu fırsat hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki, seçimlerde en iyi şekilde değerlendirilecek ve AKP bir daha çıkmamak üzere sandığa gömülecektir.

Ha bir de önceki gün Gezi göstericilerine verilen cezalar var. 255 sanıktan 244’ünün ceza aldığı bir davada sudan sebeplere dayanılarak cezalar verilmiştir. Bu cezalara baktığımız zaman yargının tümden çizgi dışına çıkarak AKP yargısına dönüştüğünü görüyoruz. İnsanlar savcı, yargıç olunca asla dokunulmaz değillerdir. Onların dokunulmazlıkları dışarıdan bir etkinin işlersiz kılınması içindir. Oysa durum bugün bambaşka haldedir.

Yargı artık dışarıdan verilen hükümlere imza atar olmuştur o kadar. Dün de aynı şekilde davranan savcı ve yargıçlar vardı. Bunlardan birisi Zekeriya Öz’dür. Peki, şimdi Zekeriya Öz nerededir ve niye kaçmak zorunda kalmıştır? İktidarın desteği ve teşvikiyle olmadık davalara imza attığı için bugün Zekeriya Öz kimbilir kimlerin kontrolünde yurt dışındadır? Haksız kararlar vererek yargıyı bu denli güvenilmez kılanların da yarın sonlarının aynı olmayacağını kim söyleyebilir?

Yazacak şey çok ama sizi yormayalım.

1 Kasım günü sandığa gitmek ilk işiniz olsun ve oyunuzu CHP’ye kullanın, kullanın ki, bu ağırlığı daha fazla sırtımıza yük etmeyelim.