FÜZESAVAR SİSTEMLERİ SALDIRI VE SAVAŞ ÖRGÜTÜ NATO

Yazan: Turgut Koçak 6 Eylül 2011

Artık NATO’nun küresel sermayenin elinde saldırı ve savaş örgütü olarak kullanıldığını dünyadan bihaber olanlar bile biliyor. Ne yazık ki, bu gerçeği ülkemizde bir tek emperyalizme hizmet eden iktidarlar ve bu konuda önemli söz sahibi kurum ve kuruluşların tepesindekiler bilmiyor görünüyorlar. Ya da bile bile gerçeği tersyüz ederek dış güçlerin piyonu gibi davranmak daha işlerine geliyor. Emperyalist dünya bunalımlarını çözmek için enerji kaynaklarını ele geçirmek istiyor ya; bunun için İran’ı karşısında en büyük engel olarak görüyor. Bu yüzden de emperyalist başkentlerde kurgulanan senaryo medya aracılığı ile dünyanın dört köşesine servis edilerek İran’ın öncelikli olarak komşuları sonra da bütün dünya için ne kadar tehlikeli olduğu propagandası kesintisiz yapılıyor. Başta ABD olmak üzere bütün emperyalist güçler İran için nükleer tehdit tanımlaması yaparlarken her nasılsa yıllardır önemli bir nükleer güce sahip İsrail’i ağızlarına bile almıyorlar.

Daha önceki yazılarımızda belirttik. Küresel sermayenin elinde bulundurduğu medya araçlarıyla hangi ülke ya da ülkeler hedefleniyorsa yalan yanlış haberlerle o ülke ve ülkeler aleyhine bir dizi bilgi servis ediliyor, arkasından da küresel sermayenin ekonomik kuruluşlarının başında bulunan kimseler devreye giriyor, başka tehlike sinyallerine işaret ederek o ülke ve ülkeleri hedef tahtasına yerleştiriyorlar. İran da bu ülkelerin başında geliyor. Emperyalistler uzun zamandır İran’ı hedef tahtasında tutmalarına karşın bir türlü harekete geçemiyorlar. Çünkü onlar da biliyor ki, İran kolay lokma değildir. Bu yüzden de İran’ın çevresini boşaltma politikası öne alınıyor ve sıranın İran’a gelmesi hesaplanıyor. Suriye’ye yönelik emperyalist dünyanın ve onunla işbirliği içinde olan Bay Tayyip ve iktidarının tehditleri bu nedenle sahneye konulmuş bulunuyor. Tabi salt bu nedenle de sınırlı değil, daha pek çok neden saymak olası.

Türkiye topraklarına füzesavar üslerinin kurulması da bu nedenle gündeme gelip oturdu. Daha önce füzesavar üslerinin İran’ı hedeflemesini dile getirerek karşı imiş gibi görünen Bay Tayyip hiçbir şey değişmemesine karşın önce füzesavar sistemlerinin komutası bizde olmalı dedi, arkasından da Bay Tayyip’in söylediklerinin hiçbiri dikkate alınmadığı halde füzesavarların ülkemiz topraklarına konuşlanması bir kalemde kabul edilip geçildi. İlk füzesavar sistemlerin kurulacağı üs ise Diyarbakır’da bulunan Pirinçlik Üssü oldu. Bu üssün geçmişte Amerikalılar tarafından Sovyetlere karşı kullanıldığını burada bir kez daha anımsatmak isteriz. Sözü geçen füzesavar üsleri sessiz sedasız Türkiye topraklarına konuşlandırılacak. Salt bu nedenle Türkiye’nin altına girdiği riskleri saymakla bitiremeyiz. Dahası Türkiye ABD’nin elinde bulunan bu silahın parasını da ödemek zorunda kalacak. Öte yandan bu sistemin komutası bizde olmalıdır diyen Bay Tayyip’in bu sözleri bir daha etmemesinin de bir anlamı olsa gerektir. Çünkü emperyalistler durumu ölçtüler, biçtiler, füzesavar sisteminin komutasının Almanya’dan yürütülmesine karar verdiler. Bizim topraklarda kurulu olan füzesavar üsleri emperyalistlerin elinde istedikleri gibi kullanılacak ve Türkiye her an komşularıyla emperyalistlerin çıkarları nedeniyle karşı karşıya gelebileceklerdir. Yani Bay Tayip ve iktidarı Türkiye’yi NATO’nun oyuncağı haline getirmeyi gözlerimizin içine baka bak bir güzel yerine getirmektedir.

Başta ABD ve öteki emperyalist ülkeler karşılarında bir güç göremiyorlar ya, istedikleri gibi at oynatacaklarını sanıyorlar. Oysa füzesavarların ülkemizde konuşlanmasından zarar görecek olan ülkeler daha şimdiden seslerini yükseltmeye başlamışlardır bile. Bu konuda İran’ın tok ve anlamlı sesine Bay Tayyip ve partisi AKP’nin kulak vermesini salık veririz. Hiç değil o zaman onurlu politika nasıl olurmuş öğrenmiş olurlar diye düşünüyoruz. Öte yandan Rusya başta, Hindistan, Çin, Brezilya, Güney Afrika’dan yükselen sesleri de unutmamak gerekir. Bu ülkelerden yükselen ses hem Suriye’ye karşı oynanan oyuna; hem de füzesavar üslerinin Türkiye’de kurulmasına karşı yükselmektedir. Önümüzdeki günlerde füzesavar üslerinin kurulmasına karşı seslerin daha da tok çıkacağı şimdiden açıkça belli olmuştur.

Füzesavar üsleriyle tehlikenin tam ortasına atılan Türkiye kamuoyunda ise bilinmez bir sessizlik söz konusudur. AKP iktidarı Türkiye kamuoyunu gerçekten serseme çevirdiği için Türkiye kamuoyu daha çok; ya sanal gündemlerle ya da AKP’nin yarattığı baskı ortamından doğan başka başka gündemlerle ilgilenmek zorunda kaldığı için böylesine büyük tehlikeyi gerektiği kadar görememektedir. Oysa bu tehlikenin boyutu Türkiye için yaşamsal derecede önemlidir. AKP iktidarı salt kendi iktidarını sürdürmek için şeytanla bile işbirliği yapacak bir konumdadır. Bu yüzden de içte her türlü baskı yöntemleriyle işçiler, emekçiler, aydınlar, gençler susturulmakta üzerlerine çullanılmaktadır. Parasız eğitim için gösteri yapan gençler bile içeri atılmakta, aylarca da içeride kalabilmektedir.

AKP iktidarı kendine özgü yasadışı dinleme örgütleri kurabilmekte, bu örgütlenmeyi de örtülü ödenekten besleyerek dümen üstüne dümen çevirmektedir. İş bugün için keyfiliği çoktan aşmıştır. Bir yandan emperyalizm adına komşularımızın tehdit edilmesi, öte yandan yine komşularımızı tehdit etmek amacıyla emperyalizmin dayatması olan füzesavar üslerinin kurulmaya kalkışılması, Amerikan emperyalistleriyle her türlü halk düşmanı politikalarda ortaklaşılması bu iktidarın burjuva anlamda bile meşruiyetini çoktan tartışılır hale getirmiştir. Hangi kurum ya da kuruluş olursa olsun AKP iktidarının suçlarına ortak olanlar unutmasınlar ki, bu işin yarını da vardır. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ gibi Amerika ile iyi ilişkiler içinde olunduğunun tespitini yapanların hangi gözlükle dünyaya baktıklarını unutmamalıyız. Anımsatmakta yarar var.

Devlet katında önemli yerleri işgal edenler ya Türkiye adına bu görevlerinin başındadırlar ya da emperyalizm ve emperyalizmin kurum ve kuruluşlarının.

BU GERÇEĞİ BİZDE BİLİYORUZ, BU DURUMDA OLANLAR DA…