Yazan: Turgut Koçak 28 Eylül 2013
Öteden beri tartışılır durur. Şu Fethullahçılar yeni bir parti kuracak mı kurmayacak mı diye. Öyle ya hemen herkes nefret etmiştir Recep Tayyip Erdoğan’ın afralarından tafralarından. Bir kurulsaymış, bir bölünseymiş Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP’si, başına da yumuşak başlığı ile bilinen Abdullah Gül geçirilseymiş kurtulurmuşuz. Tamı tamına 11 yıldır anamızı ağlatan AKP iktidarının içinde Fethullahçılar yok sanki. 11 yıllık AKP iktidarının alıp uyguladığı kararlarla anamız ağladı, aç, işsiz kalıp özgürlüğümüzden edildik. Ülke ekonomisi yerle bir oldu. Bütün varlıklarımız yabancıların eline geçti. Bankaların %70’lik payı yabancıların elinde. İhale vurgunlar ve rantiyeden köşeyi dönenlerin haddi hesabı yok. Üst düzey yöneticilerinin çocukları şirketler kurup köşe olup milyon dolarlara hükmederken milyonlar açlık ve yoksullukla boğuştu. Kıyıların, ormanların yağması dillere destan bir şekilde sürdü. Dış politikada Türkiye havlu atıp ABD emperyalizminin dümen suyunda kulaç atarken, Recep Tayyip Erdoğan BOP Eşbaşkanı olarak bölgemizin kan ve gözyaşına boğulmasında kendisine biçilen rolleri harfiyen yerine getirdi. Irak’ın işgali ve milyonlarca insanın katli, yaralanması, tecavüze uğramasında yine bu iktidar pay sahibi. Libya’da emperyalistlerin saldırısı sonucu yüz binlerin katledilmesi, Kaddafi’nin linç edilerek öldürülmesinde de AKP iktidarı öne çıktı. İktidar işçilere, emekçilere, köylülere zırnık koklatmazken, Libya’daki emperyalizmin uşaklarına çantalarla para taşıdı. Yemende, Bahreyn ve Suriye’de de aynı yol izlenip katil sürülerinin yanında yer alındı. Onlara her türlü lojistik destek sunulduğu gibi topraklarımız ipten kazıktan kopmuş terör örgütlerinin yuvalanmasına açıldı. Sözü geçen terör örgütleri Beşar Esad’a karşı savaşsınlar diye desteklenip kışkırtıldı. Allahüekber bağırtılarıyla baş kesen, yürek yiyip, işkence ile insanları öldürenleri de insan yerine koyup destekleyen AKP iktidarıydı.
Hâl böyleyken, AKP’nin en büyük koalisyon ortağı Fethullahçılar işin içinden sıyrılmak için manevralarını sürdürüyor. Neymiş efendim; partilerinin adı bile belli olmuşmuş, adı Hilal Partisi olacak, Abdüllatif Şener de bu partiye katılacakmış. Öyle ya Abdüllatif Şener AKP’den ayrıldı yeni bir parti kurdu kurmasına ya tutmadı. O zatı muhterem de baktı olmayacak yıpranıp durmakta, partisini kapatıp televizyonların aranan konuğu oldu. Öyle sözler söylüyordu ki, bugüne kadar Recep Tayyip Erdoğan bir tekine bile yanıt vermiş değildir. Bu sözler kuşkusuz çeşitli çevrelerce olumlu olarak algılanıyor, Abdüllatif Şener’e bir sempati doğmasına bile neden oluyordu. Hani bizler; Recep Tayyip Erdoğan gibi sert mi sert, küfürbaz mı küfürbaz birinin her gün tehditkâr sözlerini işite işite yumuşak olsun da ne olursa olsun insanları arar olduk. Bu yüzden de Abdullah Güle, Abdüllatif Şener’e ve Allah verdikçe veriyor diyen Bülent Arınç’a fit olup çıktık. Zaten geçmişte ve şimdilerde cumhurbaşkanı koltuğuna Erdoğan oturacağına Gül’ün yeniden oturmasına bile sıcak bakanların sayısı hiç de az değil.
Biliyorsunuz, Ertuğrul Günay ve Prof Zafer Üskül AKP’den milletvekili oldular. Ertuğrul Günay Kültür Bakanı bile oldu. Kullanıldığı kadar kullanıldıktan sonra da bakanlık koltuğu altından çekiliverdi. Bu ikisine de sol kamuoyu çok kızmış bir türlü bunların AKP’ye girmelerini hazmedememişti. Zafer Üskül sessiz sedasız ortalıktan çekiliverdi. Şimdilerde üniversitelerin birinde profesörlük mü yapıyor doğrusu ben bile bilmiyorum Yani unutuldu gitti. Şu gezi gösterileriyle ilgili bir iki söz eden Günay yeniden birileri için yıldızı parlayan biri olarak görülmüş olsa bile bu siklet bunca ağırlığı çekmez hesabı ondan da son zamanlarda çıt çıkmaz oldu. Anlayacağınız sessizlik denizine gömülüp gitti.
Ancak Fethullahçıları karıştırmayalım. Onların ne yaman saman altından su yürüttüklerini iyi bilelim. Amerika’nın çıkarları için ılımlı İslam modelinin bölgemizde uygulanması için nasıl Truva atı işlevi gördüğünü hiç mi hiç unutmayalım. Bunlar yeni bir parti kurabilirler, yıpranmamış olanları da CHP, MHP gibi partilerden milletvekili bile seçilip saman altından su yürüten politikalarını devam ettirebilirler. Ancak bunların kimseye hayrı dokunmaz. Hoş zaten beynini ve yüreğini uluslararası sermayenin hizmetine sunan kimlerden hayır gelmiş ki bunlardan hayır gelsin.
Sonuç olarak AKP iktidarının 11 yıllık uygulamalarını onlarca Yüce Divan bile temizleyemez. Durum bu merkezdeyken AKP içinde bakan, milletvekili, belediye başkanı olmuş Fethullahçıları parti kurdular, AKP’den ayrıldılar diye aklayacak mıyız? Ya da ne bileyim bizler sadece bunların Bizans oyunları yüzünden birbirlerine düşmelerinden mi umar umacağız?
Durum ortadadır.
AKP her haliyle iflasın fotoğrafını vermektedir.
Madem ki böyledir, bizim işimizde AKP iktidarından canı yanmış milyonları harekete geçirerek bunlardan kurtulmak;
yetmez yaptıklarının bir bir hesabını sormaktır o kadar….