Yazan: Turgut Koçak 16 Eylül 2014
Dünkü yazımızda Recep Tayyip Erdoğan’ın Katar gezisini eleştirdik ve bu gezinin Türkiye’ye hiçbir yarar getirmeyeceğini, aksine Türkiye’yi daha da zora sokacağını yazdık. Gerçekten de durum anlaşılmıştır. Bu gezinin amacının bazı terör örgütlerini koruma ve al-ver gayretinden öte bir şey olmadığını açıkça gördük. Bilindiği gibi İslami terör örgütlerini en çok destekleyen Katar’dı. ABD’nin “hizaya gel” komutu ile birlikte Katar Emiri Şeyh Ternim bin Hamad Al Sani tam tersi davranışlar sergilemeye başladı. Önceki gün Muhterem Recep Tayyip Erdoğan ile Muhterem Al Sani resmi mi, gayri resmi mi yoksa ev havasında mı pek bilinmez; Al Sani’nin ayağında terlik sözümona bölge sorunlarını görüştüler. Hem bu Emir bozuntularının aslında Recep Tayyip Erdoğan gibilerine saygısızca davranışları iyi de oluyor diyoruz. Çünkü o görüşmede bu davranışın içinde aşağılama olduğu gibi patronun kim olduğunu da anlıyorsunuz. Hani diyebilirsiniz ki, böyle bir durum Araplara özgüdür kafaya takmanın da anlamı yoktur. Diyelim ki öyledir; bu Emir bozuntusu acaba Amerika’nın çavuşunun karşısında hiç böyle durmuş mudur öğrenmek gerek.
Neyse bu tür karşılamanın muhatabı kimse o düşünsün, bizim konumuz başka.
Hani Katar bir açıklama yaptı ya; Müslüman Kardeşlerin adamları ülkeyi terketsin diye, işte o konu da aydınlanmış oldu. Neymiş efendim; Recep Tayyip Erdoğan demiş ki, bu tür kimselerden bir istek gelirseymiş, prosedüre uygun incelenecekler ve ülkeye kabul edileceklermiş. Malum Türkiye yolgeçen hanı, Recep Tayyip Erdoğan da han sahibi. Şimdiye kadar ülkeye, adı terör olaylarına karışmış onca insanın kabul edilmesi az gelmiş ya; bunlara bir de açıktan açığa Müslüman Kardeşler eklenecek.
Paris’te de IŞİD’la ilgili 25 ülkenin katıldığı bir toplantı yapıldı. Orada 24 ülkenin temsilcileri Hanya derken; Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Konya dedi. Çavuşoğlu’na göre operasyon Beşar Esad’ın gitmesi üzerinden yürütülmeli, Suriye rejimi devrilmeliymiş ki, IŞİD’a karşı ortak yürütülecek operasyonun bir anlamı olsunmuş. Allah, Allah! Bugün Suriye’de Beşar Esad’a karşı savaştığı söylenen caniler terör örgütü değilse dünyada hangi örgüte terör örgütü denilebilir ki? Adamlar ekin biçer gibi hunharca çoluk çocuk demeden insan biçerken akla sadece yine Amerika ile ortaklık kuran öteki emperyalistlerin besleyip büyüttüğü IŞİD mı geliyor? El Kaide, El Nusra haydi toptan zikredelim ÖSO’yu oluşturanların sicili IŞİD olarak adlandırılan örgütten daha mı temiz?
Aslını sorarsanız ABD’nin ve öteki emperyalist ülkelerin ve uşaklarının söylediği her sözün arkasında binbir numara vardır. Kendi amaçlarına ulaşmak için IŞİD’ı bugün bu noktaya getirenler de bunlardır. Şimdi kalkmışlar IŞİD’a operasyon çekeceklermiş. Fransız uçakları Irak üzerinde keşif uçuşlarına başlamış bile. Yani sizin anlayacağınız Fransa kim hıyar derse bir avuç tuzla tıpkı Libya’da olduğu gibi koşmaya başladı. Operasyonun Suriye hava sahasında da sürdürülmek istenmesi de başka bir oyun. Beşar Esad haklı olarak böyle bir girişime kalkışıldığında hava sahamızı ihlal edecek yabancı uçakları vururuz diyor ya, Obama sert çıkmış ve demiş ki; Suriye hava kuvvetlerini yok ederiz. Eh zaten amaç IŞİD falan değil ki, emperyalistler bölgede çayın taşıyla çayın kuşunu vurmak istiyorlar o kadar.
Hani IŞİD’çılar Kürtlere, Ezidilere, Türkmenlere Şii Araplara karşı katliama giriştiler ya, saldırı ve savaş örgütü NATO’yu insanlık düşmanları hemen devreye sokarak kurtarıcı rolüne soyundular. Sözde ABD, IŞİD mevzilerini vuruyor, Kürtler de alkış tutuyorlar. Oysa gerçek nedir? Gerçek; bütün bu katliamların hazırlayıcısı ve uygulayıcısı Amerika’dır. Bunu anlamak için Huntington ve Fukuyama’yı bir kez daha okumak gerekiyor. Bunların insanlığın sonsuza kadar kapitalist rejimle yönetileceği tespiti var ya, işte o tespit üzerinden sınıflar savaşının rafa kalktığı yerini ise uygarlıklar arası savaşın aldığı yönündeki görüşleri test ediliyor. Sonra da gelsin petroller gitsin öteki tüm enerji kaynakları.
Sözün özeti şu;
Recep Tayyip Erdoğan yönetiminde Türkiye fay hattı haline getirilmiştir.
Bu nedenle;
Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, AKP iktidarına karşı ilericiler, devrimciler ve sosyalistler olarak hız kesmeksizin mücadele yürütmeli ve hem bunların hem de emperyalistlerin heveslerini kursaklarında koymalıyız ki, ülkemizde ve bölgemizde aydınlık yarınlara ulaşabilelim.
Aksi halde AKP ve emperyalistlerin politikalarına teslim olmanın bedeli çok ağır olacak çok…