FAŞİZM DEĞİLSE NEDİR?

Yazan: Turgut Koçak 3 Mayıs 2015

Dün İstanbul’da, Taksim’de 1 Mayıs kutlaması yasaktı. Bu yüzden de 25 bin polisin görev aldığı İstanbul sanki işgal altında gibiydi. O İstanbul ki, artık güzel ve şirin İstanbul değildir. AKP iktidarı ile birlikte kirletilmiş ve içine edilmiş bir İstanbuldur. Vurguncular vurgun vura vura güzelim kenti beton yığınına çevirmişler, hakkın, hukukun ve adaletin işlemediği işgal altında bir kente dönüştürmüşlerdir İstanbul’u. O İstanbul ki camilerinde katiller Suriye’de bir Alevi köyünü basan El Nusracılar tarafından katledilen köylülerin katledilişini “zafer kutlaması” adı altında lokum dağıtan pisliklerin ve bunları kışkırtan ve destekleyip örgütlenmesine olanak sağlayanların işgali altındadır.

O İstanbul, yasağı hiçe sayarak alanlara çıkan ve direnen on binlerin onurlu duruşuna da sahne olan kenttir aynı zamanda. O İstanbul’da 1 Mayıs günü öyle şeyler yaşanmıştır ki, bu yaşanan sahnelerin çoğu acı da olsa gerçekte ilericiler, devrimciler, sosyalistler ve tüm dünya insanlığı için umut, çağı geçmiş içi boşalmış hırsız ve zalimler içinse sonun başlangıcıdır. İnsanları gaza, suya boğacaksın, olmadı tepelerine binip meydanlarda dayaktan geçirip gözaltı arabalarına dolduracaksın, sonra da kalkıp bu ülkeyi yönettiğini, yönetirken de demokratik kurallar içinde kaldığını savlayacaksın. Polis olarak aldığın yandaşları alana sürüp, bu ülkenin yurttaşlarını düşman olarak işaret edip gerektiğinde canını alacak denli koşullandırıp 1 Mayıs kutlamacılarının üzerine süreceksin sonra da kalkıp yavuz hırsız örneğinde olduğu gibi insanların 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamalarına “eğer kutlarlarsa kaos olur” tanımı yapacaksın. 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasında kaos falan çıkmayacağı çok belli ama sizin gibilerin iktidar koltuğunda oturmalarının kesinlikle kaos olduğu ortadadır.

Dün Türkiye’nin çeşitli yerlerinde kutlanan 1 Mayıslar bize göre kitlesel de, olaysız da olsa pek bir anlam taşıdığı söylenemezdi. Dün 1 Mayis İstambul’du, İstanbul 1 Mayıs’tı. Eğer bir toplumun yıldırılamayacağını görmek istiyorsanız sizin için İstanbul’daki 1 Mayıs öğretici olmalıdır. Yaşamımda birçok eylemin ya içinde bulundum ya da çok yakından tanığı oldum. Bu eylemlerin hiçbirini dünkü KOMÜNİST PARTİSİ üyelerinin Taksime girmeleri ve anıtın çevresinde toplanmaları kadar ne alkışladım ne de sahiplendim. Orada bulunan kardeşlerimi kutluyor, hepsinin gözlerinden öpüyorum. Polis şiddetine uğrayıp da canı yananların da bilmelerini isterim ki en az onlar kadar canım yandı, en az onlar kadar yüreğimde isyan bayrağı dalgalandı. Yeminle söylüyorum hem sizi kıskandım hem de sizinle dünyanın en büyük gururunu duydum. Varolun sizler emi varolun.

Gelelim sosyal medyada en çok paylaşılan ve insanların dikkatini çeken olaya.

Polis ne yapmış Komünist Partili bir kardeşimizi yere yatırmış ve arkadan ters kelepçe takmış. Onun başında nereden geldiği belli olmayan köpeğin yerde yatan göstericiye gösterdiği sevgi sizin yüreğinizi hoplattı mı bilmiyorum ama benim yüreğim kesinlikle patlayacak gibi oldu. Ya peki, tekme savuran “KAHRAMAN” polise ne buyuruyorsunuz? Tekmeye karşın şöyle bir çekilen ama bulunduğu yeri terketmeyen köpekten bana göre Recep Tayyip Erdoğan’ın polislerinin öğreneceği çok şey var çok. Sonrası gözaltına alınan göstericilerin arabalarının arkasından koşmasına bir diyeceğiniz var mı? Recep Tayyip Erdoğan’ın askerliğinden başka bir şey bilmeyen tebalar size söylüyorum var mı? Biliyorum, “ne olacak canım köpek” deyip geçeceksiniz. Sizin fıtratınızda bu işte. Ne doğa sevgisi kalmış içinizde ne de insan. Hepinizin, Recep Tayyip Erdoğan’ı başkan görmekten başka ne bir muradınız kalmış ne de insanlığınız. Haklısınız, Recep Tayyip Erdoğan başkan olmalı ki, ülkemizde aç insan sayısı 30 milyona 40 milyona ulaşmalı.

Haklısınız Recep Tayyip Erdoğan başkan olmalı ki, yurttaşlar özgürlüklerinden edilip kan kusar hale gelmeli. Haklısınız Recep Tayyip Erdoğan başkan olmalı ki, 1000 TL’lik bardaklarda değil,10 bin liralık bardaklarda içmeli ne içecekse. Haklısınız 10 bin liralık helalara değil de 100 bin liralık helalara etmeli edeceğini.

Bu gün 2 Mayıs. 7 Haziran seçimlerine ne kaldı? 36 gün. İşte o gün saltanatınız da sona erecek, tahtınız tacınız da devrilip masal olup gideceksiniz.

8 Haziran günü ise ortada gözünden vurulmuş tek gözlü dev olarak yerde upuzun yatan bir AKP iktidarı ve bu iktidarın çevresinde toplanmış yalamalar ve yalakalar takımı kalacak.

Bekleyin görün el mi yaman mış yoksa bey mi?