Yazan: Turgut Koçak 25 Şubat 2022
Faşistleri düşündüğünüz zaman aklımıza ilk gelecek olan şey hiç kuşku yok ki yasaklardır. Bir düşünün 12 Eylül faşizmini gerçekleştirenler dağlar gibi kitaplar imha etmişler ve sayısız en değerli roman, öykü, şiir, bilimsel ve kuramsal kitapları da yasaklamışlardır. Hatta işi ders kitaplarına kadar indirip kendi görüşlerine uygun düşmeyen ne kadar metin varsa kaldırıp yerine de içi boş safsataları koymuşlardır. Bunun bir benzeri de Ukrayna’da yaşanmış, Tolstoy ve Dostoyevski’nin kitaplarına varıncaya kadar yasaklamalar gerçekleştirilmiştir. Çünkü başka türlü ne milliyetçilik yapılmasının alt yapısını hazırlamak olasıdır ne de faşist görüşlerin bir halka benimsetilmesi olasıdır. Öyle ya yıllardır bir arada yaşayan ve birbirlerini seven ve sayan halkların başka türlü kardeş olmalarının önüne nasıl geçilebilir ki değil mi?
Tolstoy’un ‘Savaş ve Barış’ isimli romanı savaşın insanlara getirdiği yıkımı nasıl anlattığını iyi biliriz. İnsan yüreğini sarsan sahneler romanda bir film şeridi gibi gözlerimizin önünde geçer gider. Geçip gitmekle kalmaz, kitabı okuyanlara aynı zamanda insani özellikler ve temiz bir vicdan kazandırır ki burada insan haksızlığa ve adaletsizliğe çok daha karşı çıkar hale gelir. Kazandırdığı olgunluğu da sayarsak diyebiliriz ki insanlık için bu kitapta işlenen konular çok şey katar bizim insanlığımıza ve kişiliğimize.
Ancak bu anlayış faşist öğreti ile hastalıklı kimselerde farklı işler. Bu yüzden de örneğin bizde olduğu gibi Ukrayna’da da faşistler kitabı yasaklayarak işin içinden sıyrılıp çıkacaklarını ve o zaman başarılı olabileceklerini düşünürler ama yitirdikleri tamamıyla insanlıklarıdır ki böyleleri hep birisinin duldasında kalmayı, hep birilerinin işbirlikçisi olmayı yeğlerken halkının da aynı tuzağa düşmesini isterler. Ukrayna’da bu yüzden Tolstoy’un yasaklanmış olması bizi şaşırtmıyor tabi Dostoyevski’nin de.
İlya Ehrenburg’un belgesel gibi yazılmış romanlarına dönelim isterseniz. Fırtına, Dipten Gelen Dalgalar, Paris Düşerken romanlarını okuduğunuz zaman gözlerinizin önü apaydınlık hale gelmez mi? O aydınlıkta nasıl olur da karanlıkta kalırsınız değil mi? Karanlıkta kalmaz da aydınlığa çıkarsanız ne olur peki? Kapitalizm karşıtı olursunuz. Böyle olunca da İlya Ehrenburg niye yasaklanmasın ki Ukrayna da?
‘Ateşi Çalmak’ romanına gelelim: Ateşi Çalmak, bilimsel sosyalizmin iki kurucusu Karl Marx ve Friedrich En¬gels’in yaşadıkları dönemin belgesel romanıdır. Tamamı beş cilt halinde Türkçeye kazandırılan bu büyük eser, biyografik bir romanın alışılmış sınırla¬rını aşan bir konu ve ayrıntı zenginliğine sahiptir. Sovyet araştırmacı ve yazar Galina Serebryakova, XIX. yüzyılın büyük işçi mücadelelerini, bu mücadelenin sınıf önderlerini, teorisyenlerini ve örgütçülerini, tümüyle belgelere dayanan bir roman kurgusu içinde anlatmaktadır. Serebryakova, araştırmalarını, yal¬nızca Sovyetler Birliği Marksizm Leninizm Enstitüsü’nde değil, aynı zamanda Avrupa’nın belli başlı merkezlerinde, işçi sınıfı mücadelesinin o dönemde geçtiği bütün bölgelerde de ince bir sabırla yıllarca sürdürmüş. Eserin¬de yer verdiği olayların tarihsel gerçekliğe uygun olmasına özen göstermiş, dolayısıyla proletarya hareketinin tüm boyutlarına ilişkin tarihsel gerçekliğe uygun görkemli bir eser ortaya çıkarmıştır.
Gördüğünüz gibi bu roman kapitalizmin göğsüne saplanmış bir hançer gibiyken Ukrayna ya da ne bileyim başka bir ülkenin faşistleri niye bu romanı yasaklamasınlar, onlar da yasaklıyorlar iste.
İnsanlığın büyük yürüyüşü boyunca onca öyküsü var. Onca yaşadığı acı, acıyı bal eyleyip dönüştürdüğü güzellikler var. Tarihi tarih olarak kuru bir dille sunanların aksine sayısız yazar insanlığın büyük öyküsünü yazarak ne çok şey kazandırmıştır insanlığa hiç oturup düşündük mü? Düşünmediysek düşünelim, düşünelim ki nasıl insan olunurmuş o fırtınalı yollardan bir bir geçip insan olalım. Hak, adalet ve eşitlikle örtüşen bir kimlik kişilik kazanalım. Kazanalım ki bu denli korkak ve sinmiş olmayı sineye çekmeyelim. Çekmeyelim ki bir şey yazarken, çizerken ve konuşurken yaptığımız iş ürküttüğümüz kurbağayı değsin. Yoksa sen de haklısın sende der gibi bir hava ile burjuva hümanizması satmaya kalkışmayalım. Ya da ne bileyim kimi zaman küçükburjuva korkaklığı ile bir davuluna bir kasnağına vurarak adaletli, hakkaniyetli, ve eşitlikçi olunamayacağını bilelim.
Biz yüreklice söylüyoruz. Ukrayna’da yaşananlar bizim bilgilerimizin dışında şeyler değildir. Ukrayna faşistlerinin de kime hizmet ettiklerini her yönü ili iyi biliyoruz.
Bu yüzden de bugün ortaya çıkan savaş olayı aslında Putin’in de söylediği gibi Rusya’nın bu müdahalesi aslında olası en tehlikeli savaşın bitirilmesidir…