Yazan: Turgut Koçak 2 Mart 2020
Bu eyy sözcüğünü duya duya bir hal olduk. Kiminiz kalkar dersiniz ki; eee ne yapalım Avrupa bu sözlere alışacak. Hatta bu sözlerin söylenmesi sizlerin göğsünüzü de kabartabilir ancak ortada ne göğüs kabartacak bir durum söz konusudur ne de övünülecek bir şey var.
Birkaç gün önce AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Suriye sorunu ile ilgili olarak konuşuyor ve AB ülkelerine de bir güzel eyy çektikten sonra diyor ki; “Bizim Suriye’de işgalci olduğumuz yolunda açıklamalar yapıyorsunuz biz de sınır kapılarını açacağız ne kadar Suriyeli varsa size göndereceğiz.”
Hemen bu açıklamayı fırsat bilen insan kaçakçıları harekete geçmiş, ülkemizde bulunan yabancılar AB ülkelerine gitmek için sınırlara doluşmuşlar. İnsan kaçakçıları, uluslararası suç kapsamında olan insan kaçakçılığı gayet normalmiş gibi açıklamalar yapıyorlar. En önemlisi de “Reis serbest etti, biz bilmem kaç yıldır bu işi yapıyoruz, hemen buralara geldik ve kaçakların gönderilmesi işini yapmak için elimizden geleni yapacağız.
Oh, oh ne âlâ, demek ki her konuda olduğu gibi insan kaçakçılığı konusunda da AKP ve saray iktidarı haritayı, pusulayı şaşırmış durumda. Özet olarak sergilenenlere baktığımız zaman ortada bir devlet ciddiyeti hiç mi hiç görülmüyor. Şu an AKP ve saray iktidarının açıklamaları ile başlayan sınırlara yığılma ve bir şekilde Yunanistan’a ve Bulgaristan’a geçme eylemi sorunlu başlamış olsa bile daha yaşananlar üst boyutlara varmadı. Bu arada sınırlarına dayanan Suriyeli ve diğer ülkelerden gelen kaçakları Yunanistan bir yandan emniyet güçlerini kullanarak diğer yandan da halkı organize ederek ülkelerine girişi engellemek için her şeyi yapıyor. Ayrıca Yunanistan AB ülkelerinin Dışişleri Bakanlarını da acil toplantıya çağırmış bulunuyor.
Özellikle Yunanistan’a karadan geçmek isteyenlerle Yunan emniyet güçleri ve halk kıyasıya bir dayanışma içinde. Karşılıklı şiddet bütün hızıyla sürüyor. Bu arada Yunan emniyet güçlerinin kullandığı gaz bombalarına karşı göçmenlerin de gazla karşılık verdikleri söyleniyor. Yine yapılan açıklamalara göre göçmenlerin kullandığı gaz bombalarının ise Türk polisi tarafından kendilerine verildiği söyleniyor. Demek istiyorum ki bu ülkelere geçmek isteyenleri öyle görülüyor ki Yunan ya da Bulgar polisi hiçbir şekilde içeriye sokmayacak. Bu yüzden de göçmenler gerisin geri tekrar Türkiye’ye geliyorlar.
Ayrıca göçmenlerin büyük bölümü ise deniz yolu ile gitmek için kıyılara yığılmış durumdalar. Bu göçmenlerin bindiği lastik botların hiçbir güvencesi olmadığı bir gerçek. Salt bu yüzden önümüzdeki günlerde yarın insanın içini acıtan ölümler olabilir. Daha da önemlisi zaten Yunan adalarına ulaşan göçmenleri de iyi şeylerin beklemediği bir şekilde görülüyor. Bir yanda Yunan polisi, diğer yanda da organize olmuş ve ellerinde Yunan bayrakları olan siviller yani halk kıyılara yaklaşanları içeri sokmuyorlar. Göçmenlerin içinde bu yüzden kıyasıya dayak yiyenler bulunuyor. Batma durumunda olan botları ise şimdilik bizim sahil koruma ekiplerimiz kurtarıyor ancak yarın nelerin olacağını kestirmek gerçekten de güç.
Unutmayalım, Türkiye sınırları açmamışken kıyılardan insan kaçakçıları aracılığı ile gönderilen sayısız göçmen yaşamını yitirdi.
Kıyıya 4 yıl önce cesedi vuran Aylan Bebeği hangimiz unuttuk söyler misiniz?
Göz göre göre önümüzdeki günlerde bu şekilde acı olaylar yaşandığında Türkiye adına kime nasıl yanıt verilecek hiç düşündünüz mü?
Dünyanın pek çok yerinde benzer olaylar yaşanıyor ama bugüne kadar hiçbir devlet böylesi suç sayılacak olayın içinde olmadı. Şimdi ise “Eyy AB” denilerek bu işi kaçakçılar değil de bir devletin yaptığı gerçeği dünyada nasıl karşılanacak hiç mi hesabı kitabı yapılmaz.
İşte bu yüzden yaşananların hiç de yerinde olmadığı, AKP ve saray iktidarı yeni bir yanlışın içine Türkiye’yi düşürerek zora sokmakta olup bu yöndeki girişimlerle kimseyi yanınıza alamayacağınız gibi Türkiye’nin bugüne kadar başını belaya nasıl soktuysanız sokmaya devam edeceğinizi söylüyor ve sizi uyarıyoruz.
Kimsenin canı bu kadar ucuz olmamalı, hele Aylan bebeklerin hiç mi hiç olmamalı…