Yazan: Turgut Koçak 19 Mart 2020
Oldum olası şu espri yeteneği olanlara bayılırım. Bu gibi kişileri ne zaman dinlesem yüzlerinden zeka fışkırdığını düşünmüşümdür hep. Sözün özeti zeki olmayanlar kolay kolay espri yapamazlar. Neyse konumuz bu değil.
Bir süredir ortalıkta Recep Tayyip Erdoğan’ı göremeyenler hem rahatlamışlardı hem de kafalarından geçen bir sürü soruyu sormadan da edememişlerdi. Sonra bir açıklama geldi. Recep Tayyip Erdoğan kendi çevresine topladığı bir kısım insanlarla bir toplantı yapacak ve halkı bilgilendirecekti. Bu toplantı da niyeyse kaçak sarayda değil de Çankaya Köşkü’nde yapılacaktı. Herkesi bir meraktır sardı. Kimbilir ne diyecek, korona virüs başta pek çok sorunla ilgili neler söyleyecekti, herkes merak içindeydi.
Sonuçta toplantı yapıldı. Toplantıda alınan kararları da mikrofonların başına geçen Erdoğan tek tek açıkladı. Yapılan açıklamaları alt alta yazdık, yanyana koyduk, çarptık, böldük çıkardık sonuçta ortaya dişe dokunur bir şey çıktığını göremedik. Örneğin ekonomik açıklamaların hiçbirisi Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un söylediklerine benzemediği gibi yanına bile yaklaşacak durumda değildi. Neden derseniz Macron; korona virüs tehlikesi boyunca bütün Fransız yurttaşlarını kast ederek hiçbir Fransız yurttaşının ne iş ne aş, ne de yaşamını bozacak bir şeyle karşılaşmayacağını söylediği gibi irili ufaklı Fransız şirketlerinin de işlerinin bozulmaması için her türlü yardımın yapılacağın dile getirdi. Üstelik genel olarak yapılacak tedbirler sonrası Fransız halkının da sırtına fazladan yük binmeyeceğine işaret etti.
Ya peki, Erdoğan’ın açıkladığı ekonomik tedbirlerde ne vardı?
Bence dikkate alınacak pek bir şey yoktu. Borçlar bir süreliğine ertelenecek ama bizim yurttaşlarımızın sırtındaki yük erteleme sonunda üçe beşe katlanarak altından kalkılamayacak bir ağırlığa ulaşacaktı ki yırtılan yine halkın yakası olacaktı. Uçak bileti, konaklama vergisi vb. gibi şeylerin ise gerçekten halkımızın yaşamında ne bir önemi vardı ne de halkımızın rahatlaması için bir sonuç doğuracaktı. İşini yitirenler için de söylenen pek bir şeyin olmaması ayrıca nelerle karşılaşacağımızın söylenmemesiydi ki doğrusu olur şey değildi. Neymiş efendim emekliler için verilen 1000 lira ha bayram öncesi verilmiş ha da bir ay önce verilmiş sorunu çözmek açısından bir değeri var mıydı varın bunu da siz düşünün.
Hani yazımızın başında espriden söz ettik ya işte sıra şimdi buraya geldi. Erdoğan, işte bu tedbirleri açıklarken orada bir işadamı mıymış neymiş güldü. Erdoğan’da durumu hemen değerlendirip bastı espirisini. “Açıklamalar hoşuna gitti gülersin değil mi” diye. Bu espri için bir şey demeyeceğim. Soğuk muydu, hatta buz gibi miydi varın bu ölçüyü de sizler kendi koyun.
Gelelim bu toplantıya Türk Tabibler Birliği’nin, Sağlık Emekçileri Sendikası’nın ve de toplumsal aktivitesi olan kimi kurum ve kuruluşların çağrılmayışlarına. Bunun nedeni çok açık. Erdoğan kendisine muhalif saydığı kişi ya da kurum hiç kimseyi karşısında görmek istemiyor. Bu yüzden de toplantıyı bazılarını dışında tutarak evet efendimcilerle yaptığını söylersek abartmış olmayız.
Oysa çağrılmayan sağlık emekçileri ve diğer kurumlara gelince her konuda olduğu gibi korona virüs salgınında da toplumun en bilinçli ve en özverili kesimleri olduklarını kimse ama kimse inkâr etmeye kalkışamaz. Bugün çalışan, işini en özverili ve bilinçli şekilde yapan kimseler kesinlikle bu toplantının dışında tutulanlardır. Çünkü onlar hem halkını seven hem de bilimi kendilerine ölçü kabul etmiş kimselerdir ki bizler işte bu saydığımız özellikleri taşıyan sağlık emekçilerine çok büyük saygı duyduğumuz gibi ne yapsak yine de onların hakkını ödeyemeyeceğimizi düşünürüz.
İşin daha da tuhaf yanı nedir biliyor musunuz; bu özellikleri taşıyanlar görevlerini yerine getirirken hiçbir zaman karşılığında ne elde ederiz diye de düşünmeyen kimselerdir. Bu yüzden buradan sağlık emekçilerini bütün içtenliğimle selamlıyor ve onlara olan sevgimi ve saygımı yaşları, başları ne olursa olsun ayırt etmeden özenle sunuyorum. İyi ki sizler varsınız, iyi ki bizlerin kimilerinin görüp anlamadığı kadar yüksek değerlerimizsiniz.
İşte burada açıklamasında Recep Tayyip Erdoğan’ın başka bir potuna değinmek kaçınılmaz oldu. Neymiş efendim; Erdoğan’a göre kimileri varmış ki bu korona virüsün yayılması için pusuda bekleyip ellerini ovuşturuyorlarmış. Şimdi bu ne demek oluyor acaba? Recep Tayyip Erdoğan sorumlu bir mevkide yer alan birisi olarak bu sözleri çok mu yerinde söylemiştir söyler misiniz? Kim ya da kimlermiş korona virüsün yayılması için pusuda bekleyip el ovuşturanlar gerçekten de bilmek hakkımız değil mi? Madem böyleleri var, buyurun açıklayın Sayın Erdoğan. Eğer yoksa bu sözleri de siyaseten söylüyorsanız sizin siyaset yapma yönteminizle bizimkinin hiç mi hiç benzemediğini de biz size söyleyelim o zaman.
Daha da ileri giderek diyorum ki, sizin ne ekonomik tedbirler diye topluma sunduğunuz patenti sizde olan tedbirleriniz, ne de korona virüs olayına yaklaşımınız asla sorunu çözmeyecek ama sizler yine de yatın kalkın o günde yüz kez küfrettiğiniz bu ülkenin değerli evlatlarına şükredin.
Çünkü düze çıktığımızda ülkemizin özverili sağlık çalışanları çok konuşulacak çok, bunu da iyi bilin…