EŞKİYA DÜNYAYA HÜKÜMDAR OLMAZ

Yazan: Turgut Koçak 12 Haziran 2011

Türkiye sözde seçimlere demokratik ortam içinde giriyor değil mi? Bence böyle bir şey yok. AKP iktidarı işbaşına geldikten sonra önemli sayabileceğimiz değişiklikler yaşandı. Polis isterse en masumane gösterileri bile baskı, şiddet ve gaz kullanarak dağıtıyor. Bütün bunlar yetmiyor, bu gösteriler sonrası tutuklananlar aylarca cezaevlerinde kalabiliyorlar. Son YGS sınavlarında şifre olduğu gerekçesiyle gösteri yapan lise öğrencileri bile bu düşmanca tutumdan nasiplerini aldılar. Ne zaman Bay Tayyip televizyonlara çıkıp ben istersem onların karşısına binlercesini çıkarırım dedi, polis de bu sözlerden kendine görev çıkardı ve öğrenci gösterileri şiddetle bastırıldı, katılanlar gözaltına alınıp mahkemelerce tutuklandı.

Derken ülkemizde 12 Haziran parlamento seçimleri gündeme geldi ve AKP ve liderinin ortalığı germesiyle birlikte ülke çapında tepkilerde yükselmeye başladı. AKP’nin son Hopa mitingi de bunlardan birisi. Dolayısıyla Hopalılar AKP ve Bay Tayyip’e tepkilerini gösterdiler. Bu tepki sonrası başbakanın korumalarının ve polislerin insanların üzerine nasıl saldırdıklarını, daha sonra her yeri basarak nasıl insan topladıklarını hepimiz biliyoruz. Bu gösteriler hiç kuşku yok ki, gösteri ve yürüyüş yasaları çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir olay olmasına karşın, Bay Tayyip’in emir ve talimatlarıyla terörizme sokuldu ve özel mahkemelerde yargılanmaları gerçekleştirildi. Bir başka deyişle iktidarın yargı üzerindeki baskı ve etkisinin bir kez daha görmüş olduk.

Hopa gösterilerinde sevilen ve sayılan emekli öğretmen Metin Lokumcu ise, sıkılan gazlar ve şiddet sonrası kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi. Bütün bunlar bize gösterdi ki, AKP’nin “ileri demokrasi” diye yutturmaya çalıştığı herze tam da AKP diktatörlüğünün sadece görünen yanı. Daha suyun altında görünmeyen yanı ise akıllara durgunluk verecek denli acımasız ve şiddet yüklü. Önceki akşam NTV’de Bay Tayyip’in programı vardı. Metin Lokumcu ile ilgili olarak Ruşen Çakır’ın acı duyan bir insanın yüz ifadesiyle Metin Lokumcu ile ilgili bir soru sorması bile Bay Tayyip’in saldırganlığını ortadan kaldırmadı. Bay Tayyip, herkesi suçladıktan sonra yaşamını yitiren Metin Lokumcu ile ilgili olarak da “elimizde kaseti var, o kasette neler söylemiş neler. Hiç bu sözler bir öğretmene yakışır mı” gibisinden yavuz hırsız ev sahibini bastırır örneğinde olduğu gibi bir yanıt verdi. Koskocaman başbakan, yalan söyleyecek değil ya demek ki, Metin öğretmen çok kötü sözler söylemiş olacak. O zaman da ölümü hak etmiştir başbakana göre. Yine önceki akşam İ. Melih Gökçek de benzer bir suçlamayı Kılıçdaroğlu için yapıyordu. Başbakanlık Teftiş ve Denetleme müfettişlerince hazırlanan bir raporda Kılıçdaroğlu PKK’li bir doktora yardım etmişti. Tamamen düzmece ve akıl dışı. Ahmet Hakan ise; İ. Melih Gökçek’e “yapmayın böyle şey söylemeyin bu rapor faşistçe hazırlanmış bir rapordur” demesine karşın İ. Melih Gökçek pişkin pişkin sırıtarak hâlâ bu rapordan paragraflar okumaya çalışıyordu. Görüldüğü gibi al birini vur ötekine. Derslerini ezber etmişler konuşuyorlar.

Dedik ya AKP hem baskıcı, hem de valiler ve kaymakamlar aracılığı ile halkı zaptırapt altına almaya çalışıyorlar. Bir yandan seçim rüşveti olarak yardımlar dağıtılıyor, bir yandan da insanlar sindirilmeye çalışılıyor. Bu yüzden birçok muhtar; AKP lehinde sonuç çıması doğrultusunda baskı altına alınıyor. Sizin anlayacağınız AKP iktidarında ne hukuk var ne de alışılmış ölçüler geçerli. Hele son zamanlarda Bay Tayyip (AKP demiyoruz çünkü AKP demek Bay Tayyip demektir) öyle bir milliyetçi oldu öyle bir milliyetçi oldu ki, onu tutana aşk olsun. Bugüne kadar sadece dini kullanıyordu yani ümmetçi bir çizgi izliyordu, bu çizginin yanına bir de milliyetçiliği ekleyerek sermayenin iktidarını sağlamlaştırmak için göbeği çatlıyor. Aslında biz bu tür politikalara alışkınız. Sermaye adına iktidar edenler ne zaman zora düşseler aynı tiyatro oynanır. Din ve milliyetçilik. Bay Tayyip de bu yolda. Yukarıda da dile getirdiğimiz gibi Bay Tayyip’in burjuva bağlamda da demokratlığı kendisiyle sınırlı. Yani demokrasi olacaksa kendisi ve kendi amaçları için olmalıdır. Yoksa Metin Lokumcu gibi yıllarca öğretmenlik yapmış emekli bir öğretmene zaten demokrasi gerekli değildir. Bu yüzdendir ki, Metin öğretmenin katili doğrudan AKP iktidarıdır.

Evet, yarın sandık başına gidiyoruz. Oylarımızı demokrat demokrat kullanıp, demokrat demokrat bir iktidarı tepemize getireceğiz. O iktidar da bizleri demokrat demokrat soyacak, demokrat demokrat dövecek, gazlayacak ve hatta öldürecektir. Baksanıza kocakulaklığa ve kasetçiliğe alışık Bay Tayyip ve iktidarı, Metin öğretmeni bile kasetlik yapmış. Eşkiyalık desek az bile söylemiş oluruz. Biz yine de olanlara eşkiyalık diyelim ve de bir anımsatma yapalım: BAY TAYYİP; eşkıya dünyaya hükümdar olmaz…

Bizler; aç, işsiz, yarınlarından güvensiz, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yoksun, şiddete uğrayan, gazlanıp coplanan, el emekleri göz nurları yabancı güçlere peşkeş çekilen, Bay Tayyip ve İ. Melih gibileri zenginleştirenler olarak iyi miyiz? Uğradığımız zalimliklerden hoşnut muyuz?

DEĞİLİZ!

BU KEZ ALDANMAK YOK! DEĞİLSEK GEREĞİNİ YAPACAĞIZ…

HAYIR, HAYIR, HAYIR!

BU KEZ ÖRS OLMAK YOK, ÇEKİÇ OLACAĞIZ ÇEKİÇ!