ERKEK DEVE İLE DİŞİ DEVEYİ AYIRAMAYANLAR

Yazan: Turgut Koçak 12 Mayıs 2013

Dünkü yazımızda Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye konusu ile ilgili olarak nasıl tehlikeli sularda dolaştığından söz ettik ve kendi söylediği sözün nasıl iki kez değiştirilerek yutulduğu üzerinde durduk. Az söylemişiz. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan ve bakanları, bürokratları,kendisini tutan AKP’lilerin cümlesi Suriye konusunda işlenmiş ve işlenecek olan suçların birinci derecede sorumlularıdır artık. Öyle oldu ki, dünkü yazımızın üzerine Reyhanlı’da arka arkaya üç kez patlatılan bombalı araç bu iktidarın suçları arasına bir yenisinin daha eklenmesini sağladı. Olayın hemen arkasından canlı yayına bağlanan kimi televizyonlarda mikrofon tutulan kimseler öyle şeyler söylediler ki, hani derler ya dirhemini yiyen it kudurur, öyle sözler söylendi. Haberleri veren spikerler bu sözler karşısında apışıp konuşanlar için acıları yüzünden ne söylediklerini bilmiyorlar demek zorunda kaldılar. Sonra da bu televizyonlarda çok bilmişler çıkıp strateji döktürmeye giriştiler. Recep Tayyip Erdoğan’a yönelecek suçlamaların hızını kesmek için Suriye istihbaratı ve onların yönlendirdiği “Acilciler” gibi örgütlerden söz ederek suçu solun üzerine yıkmaya çalıştılar. İlk salvolar iktidarın yalakalarından geldi. Arkasından da Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi ve bakanları mikrofonu kapıp halka; erkek deveye dişi dedirtmek için akıllarına ne geldiyse söylediler. Neymiş efendim; bu yapılanlar çözüm sürecini baltalamak için yapılmışmış. Sevsinler senin çözüm sürecini Bay Tayyip sevsinler. Reyhanlı’da 50’ye yakın yurttaşımız yaşamını yitirmiş, 100’ün üzerinde ağır yaralı var, siz de kalkmış çözüm sürecinden söz ediyorsunuz. Uykudan mı uyandınız, yoksa çözüm süreci düşü mü görüyordunuz da düşünüzün devamını uyanıkken yaşamaya devam ediyorsunuz?

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, siz bu ülkenin başına gelen en büyük felaketsiniz. Felaketsiniz çünkü kalkmış ta Almanyalardan o bildik sözlerinizi yineleyerek Beşar Esad’a ve Suriye’ye ders verilmesinden ve Türkiye’nin büyüklüğünden söz ediyorsunuz. Haklısınız, Türkiye büyük de siz toz zerreciği bile değilsiniz toz zerreciği. Başbakan Yardımcısı ağlak Arınç, gördük gözleriniz doldu. Kime gönderme yapıyorsanız, kimi vicdansızlıkla suçluyorsanız anlaşılır gibi değil. Tıpkı öldürdüğü kişinin başında ağlayan katil gibisiniz. Bu olayların yaşanmasındaki payınızı nasıl göremezsiniz hayret! Koskoca adamlarsınız. Yoksa sizde mi erkek deve ile dişi deveyi ayırt edemez hale geldiniz…

İçişleri Bakanı Sayın Muammer Güler; ne güzel iz sürüyorsunuz. Hemi vallaha, hemi billaha siz Yaşar Kemal’in ‘İnce Memed’i yazdığı dönemde Çukurova’da olsaydınız, o romandaki iz sürücü kahraman kesinlikle siz olurdunuz. İçişleri Bakanı olarak nasıl da işin içinden bir çırpıda çıkıverdiniz ve gerçek suçluları kulağından tutup çıkarmanıza ramak kalan sözler ettiniz. Ne diyelim çok şanslıyız. Böyle bir İçişleri Bakanımız olduktan sonra bize karada ölüm yok herhalde.

Adaletin olmadığı yerde Adalet Bakanlığı yapan Sadullah Ergin, siz hemşerilerinizin yüzüne bakabilecek misiniz? Oradaki acıların gerçek faillerini gizlemek için ne dolaplar çevireceksiniz acaba? Daha önce sınır kapısında yaşanan iki olayla ilgili olarak kamuoyu ne biliyor? Yakında bu olaylardan birinin duruşması olacakmış, bu olayın perdesi nasıl kapanacak dersiniz? Onca büyük büyük sözler söylediniz, yoksa bu olayda daha başka pek çok olay gibi yargıçların biz böyle diyorsak böyledir senaryosuna dönüştürülüp halka helva yapılıp yedirilecek mi?

Siz Beşir Atalay, bugüne dek hakkınızda neler duyduk neler de bunların hepsi unutulup gitti, acaba neden? Yoksa Recep Tayyip Erdoğan için kilit isimlerden biri misiniz? Deniz Feneri Davası’nda ajanslara düşen telefon konuşmalarınızı tam unutacaktık ki, yine ortaya çıkıp bizlere anımsatıverdiniz. Reyhanlı’da patlatılan, 50’ye yakın yurttaşımızın yaşamını yitirdiği, 100’e yakın yurttaşımızın ağır yaralandığı ve onca işyeri ve evin tahrip olduğu olayda da pat diye öne çıkıverdiniz. Ne biliyorsunuz da ne söyleyeceksiniz? Antakya ve çevresine ne kadar ipten kazıktan kopma terörist şerefsizleri siz yığmadınız mı o bölgeye? Ya peki, CIA’sından Mossad’ına kadar bölgede cirit atan istihbarat örgütlerini de mi gözleriniz görmez? Sınırdan geçerek Suriye’de cinayetler işleyip gerisin geri dönen kamplardaki ÖSO denilen hainleri de mi siz beslemiyorsunuz? Şimdi kalkmış Suçu Suriye İstihbaratı ile ilişki içinde olan örgütlerden söz ederek; İçişleri Bakanınız Muammer Güler’den de duyduğumuza göre faillere çok yaklaşmışsınız çok. Yoksa sizler fail diye bir zamanlar acilciler örgütüne bulaşmış insanları mı yakalayıp halka işte failler bunlar diyeceksiniz? Dersiniz inanırım. Çünkü dünya kamuoyunun gözlerinin içine baka baka katillerin Suriye’de işlediği cinayetleri sahipleniyor ve suçu Beşar Esad yönetiminin üstüne yıkmak için aylardır ağzınıza geleni söylüyorsunuz.

Gelelim AK’ye oy verip de hâlâ AKP iktidarını destekleyen herkese. Anlaşılan kahramanınız Recep Tayyip Erdoğan, erkek deveye dişi deve dedirtecek kadar aklınızı başınızdan almış ve hepiniz AKP iktidarı için yalancı tanıklığa hazırsınız öyle mi? Unutmayın Reyhanlı’da yaşamını yitirenlerin sizler de sorumlususunuz. Çünkü bilerek erkek deveye dişi deve diyor AKP’nin işlediği suçları görmezden geliyorsunuz. Bizden söylemesi yadsı yaklaştı mumlarınız sönecek…

Bazı televizyonların ismini vermeyecektim ya doğru bir şey olmaz vermemek. Dün yukarda sözünü ettiğim televizyonlar, Haber Turk, NTV, Bugün ve benzerleri. Haber Turk anlaşılan AKP iktidarına yaranma konusunda eksiğinin olduğunu düşünmüş olmalı ki, bugün bir kez daha Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu televizyona çıkarmış. Karşısında her türlü dikeni traş edilmiş sözüm ona gazeteciler var o da aklına geleni söylüyor. Zatı muhterem demiş ki; “Türkiye’nin gücünü test etmeye kakmasınlar.” Bu sözü eleştirilmiş. Bu yüzden sözümona eleştirenlere yanıt veriyor. Yok Akçakale’ye düşen top mermilerinden sonra topçularımız Suriye topçularını susturmuşmuş da. Yine aynı şeyi yaparmış da. Anlayacağınız erkek deve dişi deve hikayesi. Daha da önemlisi halkı yalancı tanıklıklarına ortak eden ister medya ister siyasi yapılar yaptıklarının yanlarına kalacağını düşünüyorlarsa aldanıyorlar. Depremin yıkıntıları arasında kalanları görüp hallerine şükredip duran ve sesini çıkarmayanlar da, en az bu işin profesyonelleri kadar suçlu olup, hesap defteri onların da önüne konulacağını akıllarından çıkarmamalıdırlar.

Şimdi gelelim erkek deve dişi deve öyküsüne:

Şam’da adamın biri bir başkasının devesine benim diye sahip çıkmış. Sahip çıkılan adamın devesi ise erkek, sahip çıkanın devesi de dişiymiş. Bu konu o dönemin yargıcının önüne getirilmiş, yargıç bakmış deve erkek ne yapacak deveyi sahibine verecek. Öyle olmamış, sahip çıkan adam yalancı tanıklar getirmiş. Deve erkek mi dişi mi diye tanıklık edecekler. Getirilen tanıklar erkek deveye dişi demişler. Yargıç inanamamış bütün Şam halkı gelip tanıklık etmişler ki, bu deve dişidir diye. Yargıç da ne yapsın sahibinden deveyi alıp sahiplenene vermek zorunda kalmış. Bu olay burada kalmamış tabi. Tarihte Sıffın Savaşı olarak adlandırılan savaş nedeniyle Hazreti Ali ile Muaviye savaşın eşiğindeler. Muaviye Hazreti Ali’ye gözdağı vermek için haber salmış, demiş ki:

“Elimde erkek deveye dişi diyecek kadar yalancı tanıklığa hazır 100 bin kişilik bir ordum var ve senin üzerine salıyorum.”

İşte o hesap, AKP’yi destekleyenler; sizler erkek deveye dişi deve diyecek hale gelmiş, Recep Tayyip Erdoğan iktidarının her dediğini onaylıyor ve yalancı tanıklık yapıyorsunuz.

Yapmayın, hiç değil bu Reyhanlı olayı gözünüzü açsın! Açmazsa da siz bilirsiniz, kimsenin yaptığı kimsenin yanına kalmaz çünkü…