Yazan: Turgut Koçak 7 Ekim 2022
Şunun şurasında seçimlere çok da bir şey kalmadı. Zaten yazılı ve görsel basının neredeyse tamamına yakınını AKP ve saray iktidarı kontrol ettiğine ve AKP’ye yandaş kimseler buradan beslendiğine göre ola ki başka haberleri de duyarlarsa yollarını sapıtırlar düşüncesi ile muhalif basın tamamen iktidar tarafından susturulmak isteniyor. Bunun yanında sosyal medyadan da etkilenileceği düşünüldüğünden bütün yolların kapatılması gerek ki iktidarın çizdiği pembe tabloya topumun büyük bir bölümü inansın ve seçikleri böylelikle kazanalım istiyorlar. Şu an 2 maddesi görüşülüp kabul edilen sansür yasası kısa sürede çıkarılıp yasalaştığında muhalefetin bu yasayı Anayasa Mahkemesi’nden başka götüreceği bir makam da bulunmadığından atı alan böylelikle Üsküdar’ı geçmiş olacak. Anayasa Mahkemesi göreceksiniz bu başvuruyu yakın bir sürede gündemine bile almayacak alsa bile Anayasa’ya aykırı bir yan bulmayarak geçerli kılacak ki sonrasında olacakları hep birlikte yaşayacağız.
Şimdi bir düşünelim. Muhalefetin mecliste çoğunluğu olmadığına göre bu yasa AKP ve MHP oylarıyla kolaylıkla geçeceği de bir gerçek. Bu gerçeği muhalefet de bildiği halde mecliste laf kalabalığından öte bir şey yapmış olmayacak ve kamuoyuna gerekli mesajları da vermediği için muhalefetin mecliste neyi konuştuğu yığınların çok da derdi olmayacak ve ya da böylece geçirilip uygulamaya sokulacak. Bu konu biliyorsunuz meclis tatile girmeden önce de konuşulan bir konuydu ama muhalefet bugüne kadar bu konuyu hiçbir zaman ele alıp çeşitli etkinliklerle topluma uyarı da bulunmadı. Bunun yerine koskoca yaz ayları sadece esnaf gezilerek heba edildi. Ayrıca tam bu yasanın gündeme geldiği bir zamanda sorun olmaktan çoktan çıktığı halde türban ve başörtüsü yasası getirilerek laik ve devrimci kesimler tam anlamıyla şaşkınlığa uğratıldı. Erdoğan sansür yasasının arkasından da türban ve başörtüsünü anayasa maddesi haline getirerek yeni bir adım daha atmak gibi bir fırsat elde etmiş oldu.
Sansür yasası gerçekleştiğinde iktidarın elinde herkesi susturmak için yeni bir silah olacak ve iktidarın yargıyı ele geçirmesi sonrasında zaten çığırdan çıkmış olan yargı keyfi uygulamalarını sansür yasasına dayandırarak herkesin soluğunu kesmeye çalışacaktır. Sosyal medyada kullanılan ne kadar yol varsa bu yasa maddesine dayanılarak işlevsiz hale getirilecek, ayrıca da bugün bile herkes hakkında açılan davalar kat kat daha da artarak toplum sindirilmeye çalışılacaktır. WhatsApp’tan Facebook’a, Youtube’tan Twitter’a kadar bütün sosyal medya alanları zaptırapt altına alınacaktır.
Ülkemizde son zamanlarda iptal edilen festivalleri ve son olarak Bursa’da bir tiyatro oyununun iptal edilmesini de dikkate alırsak toplum özellikle de gençlik nasıl bir kıskacın altına alınmak isteniyor açıkça görüyoruz. Bütün bunlar yetmedi Kılıçdaroğlu’nun gereksiz bir girişimi ile başörtüsü ve türban yasası gündeme getiriliverdi. Bu pasın kime verildiğini, kimin işini kolaylaştırdığını anlamak istiyorsak atılan adımlara ve tepkilere baktığımızda kolayca durumu anlıyoruz.
CHP’nin teklifini gören AKP hemen meclise sansür yasasını sürüverdi. Arkasından da Anayasa maddesi haline getirmek için başörtüsü ve türban yasasını içine de bir sürü olur olmaz şeyler ekleyerek CHP’ye haydi bakalım çekti. Konuşulan şeylere baktığımız zaman ilk gözümüze çarpan şeyler aşağı yukarı Avrupa faşistlerinin de gündeme getirdikleri konular oldu ki doğrusu hiç şaşırmadık. Bu konu elbette mecliste ele alınıp Anayasa maddesi haline getirilecek kadar mecliste iktidarın gücü yok. Ama bu maddenin halkoyuna sunulması söz konusu olacağı için AKP ve saray seçim süresi boyunca tepe tepe kullanacağı bir fırsat olacak.
Bazıları düşüncelerini Kılıçdaroğlu iktidarın oyununu bozmak istedi olarak yorumlasalar da ortada Kılıçdaroğlu ve partisine getirisi daha şimdiden belli oldu ki eksi olarak yansıyacak. Özellikle ülkemizde kolay kolay susturulamayan bir kadın hareketi Erdoğan’ı bile korkuturken CHP’den neler götürecek nasıl olsa anlayacağız. Çünkü nasıl İran’da kadınlar susturulamıyorsa ülkemizde de kadınlar susturulamayacak, her kim olursa olsun kadınlar üzerinden siyasi çıkar elde etmeyi başaramayacaktır. Ha burada belki iktidar uzun zamandır yitirdiği moralini kazanabileceği bir fırsat yakalamış gibi gözükse de fazladan bir şey kazanamayacak hele muhalefetin kazanacağı kesinlikle hiçbir şey olmayacaktır.
Sol ve sosyalist sol bu aşamada kuşku yok ki bir ivme kazanacak fakat bu ivme de sol ve sosyalist güçlerin beceriksizliği yüzünden fazladan bir getirisi olmadan sönümlenip gidecektir. Sağın kullandığı yol ve yöntemler belli. Aynı yöntemleri kim kullanırsa kullansın bundan böyle önlerine faturalar ağır bir güç yitirilmesi olarak çıkacak. Çünkü kimse faşizan belgilere sarılarak biz de oyuz, buyuz diyerek bir kazanç elde edemeyecektir. Muhafazakârlık kazanç değil, bundan böyle bir kayıp olarak bazılarının önüne konulacaktır.
Hani bazıları CHP’nin attığı bu adımları taktik adımlar olarak değerlendiriyorlar ya bizce öyle değil. Dikkat edersek CHP kendi politikalarını hem de sistemli bir şekilde sağ politikalar olarak değiştirdiği için iş taktik adımların çoktan ötesine geçmiş bulunmaktadır. Bu konuda sosyalistler yığınlarla daha çok buluşmalı, hemen her konuda yığınları aydınlatıcı bir politika izleyerek görevini yerine getirmelidir ki kendimizi durağan bir görüntüden çıkarabilelim. Bu yüzden de Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak bizler bu yönde yoğunlaşacak ve çabalarımızı da bu yönde arttıracağız.
Ha bir şey daha var o da R. T. Erdoğan’ın neden Abdülhamit’i Ulu Hakan olarak gördüğünü kendisinin de sansürcü olmasından bir kez daha anlamış bulunuyoruz.
Bunu da not olarak düşelim.