ENTELLEKTÜELLEŞMEK

Yazan: Turgut Koçak 14 Ağustos 2015

AKP-CHP koalisyonu ile ilgili görüşmeler dün bitirildi. Kamuoyuna yapılan Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını dinleyince ne kadar şaşırdığımızı söylesek az. Çünkü taraflar heyetler oluşturmuşlar. Heyetlerin başına en deneyimli adamlarını getirmişler. Bir saat değil, beş saat değil saatlerce görüşüp kurulacak koalisyonla ilgili görüşlerini birbirlerine iletmişler. Notlar alınmış, notlar verilmiş, uzun bir görüşme maratonundan sonra da koalisyonu sonuca bağlamak için top Davuotoğlu ve Kılıçdaroğlu’na atılıvermiş.

Bir de baktık ki, perşembe günü yani dün görüşme bitirilivermiş. Sonra her iki partinin genel başkanları kameraların başına geçmişler pişkin pişkin açıklamalar yapıyorlar. Davutoğlu’nu dinledik, gördük ki, adamın koalisyon kurmak diye bir derdi falan yok. Adam bir erken seçimde kuracağı azınlık hükümeti için destek istiyor. Yalnız hakkını yemeyelim; görüşmelerin ne kadar derinlikli olduğunu, entelektüel birikimi yüksek bilgi alışverişleriyle geçtiğini de söylemeden geçmedi. Ancak iki partinin da tarihsel kökleri ve savunduklarıyla birbirlerinden çok uzak iki siyasi oluşum olduğu da vurgulandıktan sonra seçenek olarak ortada erken seçimden başka bir yolun da kalmadığını belirten Davutoğlu, aynıyla vaki Recep Tayyip Erdoğan’dan talimat almadığını söylese de Erdoğan’ın talimatlarını harfiyyen yerine getirmiş oldu.

Tabi kamuoyu dediğiniz bunlar için ne ki, bir iki tumturaklı söz söylersiniz kamuoyu da kanar gider ve sizin haklılığınıza inanır ve size destek verir. Hani Davutoğlu talimat falan almadım diyor ya, bunların hepsi koskoca bir yalan.

Seçimlerin hemen sonrasından başlayarak Erdoğan ve Davutoğlu hemen her gün koalisyon ve erken seçimlerle ilgili görüştüler ve atılacak her adımda neler yapılması gerektiğini de karara bağlayıp öyle yürüdüler. Bütün bu gerçeklere karşın Davutoğlu’nun kendi kişiliği ile ilgili açıklamalar yaparak ne denli irade sahibi olduğunu açıklamaya kalkmasını ise yutan varsa beri gelsin.

Tamam, AKP tarafı 13 yıllık iktidarı döneminde yediği her türlü herze yüzünden cıfıt çarşısına dönmüş durumda. Bu yüzden de bunların söylediği her 100 sözcükten 99’u kesinlikle yalandır. Eğer olaylara bu çerçeveden bakmaz isek bir değil bin beş yüz kez yanılırız. Oysa CHP’nin bu koalisyon hesaplarında izlediği yol ve yöntemleri gerçekten de anlamakta güçlük çektik.

Kılıçdaroğlu’nun yaptığı açıklamalardan anladığımıza göre AKP kendilerine koalisyon önerisiyle gelmemiş. AKP onlara sadece erken seçime gitmek için kuracakları azınlık hükümetini destekleyip desteklemeyeceklerini sormuş. Oysa bizler günlerce niye oyalanıyorduk? CHP ülkenin sorunlarının ağırlaştığını, AKP ile koalisyon kurmaya çok hevesli olmadıklarını, kaybetme pahasına salt ülke çıkarları için ellerini taşın altına koymaya karar verdiklerini işitiyorduk. Şimdi ne oldu? Koalisyon kurma çalışmaları olumsuzlukla sonuçlandı.

Hani perşembenin gelişi çarşambadan bellidir derler ya, sonucun böyle olacağı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’nin düşük hükümetinin alıp uygulamaya koyduğu kararlardan belliydi. Bir kez Amerikalılar çağırılmış İncirlik başta Batman, Diyarbakır ve Malatya askeri havaalanları kullanımlarına verilmişti. Türkiye IŞİD’ı bombalamaya başlamış ama uçaklar PKK mevzilerine yönelmişti. İçerde karmaşa ve iç çatışmaya doğru giden bir hava yaratılmış, AKP’nin ne kadar milliyetçi olduğunu ve milliyetçi oyları almak için toplum katında etkili bir algı yaratmaya çalıştığı da bütün çıplaklığı ile görülüyordu. En son koailsyon görüşmelerinden bir gün önce Recep Tayyip Erdoğan hükümet kurulması konusunda süreyi esnetmeyeceğini söylemiş, aydınları, gazeteciyleri hain ilan ederek muhtarlara da Sayın Muhbir Vatandaş görevini vererek olacakları bir güzel netleştirmişti.

Davutoğlu’nun dünkü açıklaması sonrası kendsine sorulan MHP ile ilgili görüşüp görüşmeyeceği yönündeki soruya ise görüşeceğini söylemiş, ancak umutlu olmadığını da belirterek erken seçime gitmekten başka da bir yollarının kalmadığını belirtmişti. Dün MHP Genel Başkanı Bahçeli’den randevu istendi. Bahçeli’nin yanıtı kısa ve özdü. Eğer daha önceki ilkelerimiz doğrultusunda bir görüşmeyi kabul ediyorlarsa görüşebileceklerini yok erken seçim için azınlık hükümetinin desteklenmesi gibi bir istekle geliyorlarsa görüşmeye gerek yoktur deyip kestirip attı.

AKP madem koalisyonu hedefleyen bir görüşme isteği ile kendilerine gelmediyse; bu niye kamuoyu ile paylaşılmamıştır ve de bu kadar uzun zaman ne akla harcanarak AKP’nin kendisine zemin hazırlamasına izin verilmiştir?

Anladık CHP oyun bozan bir parti değil. Aksine ne kadar uzlaşma kültürü gelişkin bir parti. Bu yüzden de AKP’ye karşı ileri sürülen 14 başlık altında topladığı isteklerinin hiçbiri kamuoyunun aklında kalmayacak, sadece ve sadece havanda su dövülmesine payandalık ettiği akıllarda kalacak ve CHP’nin ne yazık ki, kamuoyu nezdinde ne denli uzlaşma kültürüne yatkın olduğunu gösteren politikası hiç ama hiç destek görmeyecektir.

Bu görüşmelerden geriye kalan şey ise AKP ve CHP’nin entellektüelleşmeleri ve hemen koalisyon olasalığının ortadan kalkması ile birlikte piyasaların allak bullak olması, dolar başta yabancı paraların tırmanışa geçmesi olarak noktalanmasıdır.