Yazan: Turgut Koçak 27 Temmuz 2022
Malazgirt Meydan Savaşı’nın 951. Yıldönümüymüş. Ortada Erdoğan, bir başta Bahçeli, bir başta Destici ellerini havaya kaldırmışlar vatan, millet, Sakarya duygusunu şahlandırma peşindeler. Ama gerçekte en küçük içtenlikli bir duygu taşıdıklarına dair bir inandırıcılıkları yok.
Erdoğan konuşuyor. Ortada Cumhurbaşkanı forsu, sağında solunda oğlu Bilal Erdoğan’ın Okçuluk Vakfı yazıları. Sanırsınız bu vakıf şu andaki siyasi güçlerine dayanılarak oluşturulmuş ve devlet desteğini arkasına almış bir vakıf değil de o günden bugüne kendini var etmiş bir yapı. İşin en kötüsü de devletle aile saltanatının birbiri ile bu denli iç içe geçmiş olması. Bu önemli elbette ama daha önemli şeyler Erdoğan’ın konuşmalarından anlaşılıyor.
Neymiş efendim? Bir gece ansızın oraya da giderlermiş, buraya da. Tıpkı ABD emperyalistlerinin taşıdığı kafaya benzer tehditler savuruyor. Bir yandan da herkesle ilişkileri sağlamlaştırma peşinde. Bu konuda da İsrail ilkler içinde yer alıyor. Dün bozuşulan ülkelerle binbir ödün karşılığında ilişkiler düzeltilmeye çalışılıyor. Suriye için de yeni adımlar söz konusu ama ABD 10 bin kilometre uzaktan höykürünce Suriye ile iyi ilişkiler kurulması yönünde atılacak adımları istemediğine dair gıkları bile çıkmadı. Susup oldukları yerde kalakaldılar. Ama boşluğa yumruk sallamaktan kim ölmüş, sallayıp duruyorlar işte.
Bir de bakıyorsunuz ki vatan, millet, Sakarya tekerlemesi kendilerine içerde muhalefet edenlere karşı çevrilivermiş. Ülkede bu yaklaşım altında herkese aba altından sopa gösteriliyor. Bu tür konuşmalara bakınca anlıyoruz ki 2023’te yapılacağı söylenen seçimler demek ki hiç de kolay geçmeyecek gibi. Yaşayıp göreceğiz neler olacağını. Tabi bir yandan da şarkıcı Gülşen Tutuklanıp içeri gönderildi. Neymiş efendim halkın bir kısmının duyguları rencide edilmişmiş. Halkı kin ve nefrete iten söylemlerde bulunmuş. Konuşmasının özünü ele alsanız tutuklanmasını gerektirecek bir şey yok aslında.
Oysa bu ülkede öyle şeyler oldu ki kimisi namaz kılmayanların öldürülmesi gerektiği fetvasını verdi o da ne diye bir tek Cumhuriyet Savcısı çıkmaz mı? Çıkmadı işte. Kimisi Kılıçdaroğlu’nun önüne mermi çekirdeği koydu, kimisi bir başkasını elinde silah ve mermilerle açıkça tehdit etti fakat kıllarına bile dokunulmadı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve partililer Çubuk/Akkuzulu köyünde linçle karşı karşıya kaldılar ama o tertipçiler de yakayı kurtarıverdiler.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu şarkıcı Gülşen’in tutuklanması ile ilgili tepki koyunca İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hiç zaman yitirmeden “Yargılanacaksınız” tehdidinde bulundu. Bekir Bozdağ Adalet Bakanı olarak adaletsizlikleri seyrederken ona buna yargının işine karıştıkları gerekçesiyle had bildirmeye kalktı.
Oysa bu arada öyle bir şey yaşandı ki ülkede onca yaşanan çıkışsızlıklar yüzünden üstünde durulmadı bile. Bir düşünün ABD hem Suriye ile kurulacak ilişkiler konusunda hem de Rusya ile Türk şirketlerinin ilişkileri ile ilgili neredeyse tehdide varan girişimlerde bulundu. Ülkenin işbirlikçi burjuvazisinde çıt yok. İktidar da bunlar hiç önemli değilmiş havası sergiliyor fakat ekonomik, siyasi ve askeri bağımsızlığın ne kadar önemli olduğu daha bundan çarpıcı hangi olay anlatabilir ki? Anlatamaz elbette de ülkedeki işbirlikçi tekelci sermayenin çıkarını düşünmesinin ötesinde başka bir şey düşünüleceği mi sanılıyor? Bugüne kadar gelmiş geçmiş sağ iktidarların hangisi ülke çıkarlarını bir kez olsun ön sıraya almış ki bundan sonra alsın?
Türkiye işbirlikçi sermayesi ve kapitalizm adına iktidar edenleri bugüne kadar söylediğimizin dışında farklı bir yol izlediklerine tanık olundu mu?
İşte bu yüzden AKP’nin elinde kala kala sadece VATAN-MİLLET-SAKARYA ve HER ŞEYE ASPRİN TÜRÜNDEN EZAN SUSMAZ, BAYRAK İNMEZ sloganı kaldığı için halkın arasına bile inemeyen AKP ve MHP milletvekilleri kaç bin koruma ile birlikte ancak devlet forsunu kullanarak Cumhurbaşkanı adıyla mitingler ve açılışlar düzenleyebiliyorlar. Bu yüzden Diyanet’e imamlarının sahaya inmesi emri verildi. Ama göreceksiniz, ALAHLA kandırmak nasıl bir şeymiş o sahaya inecek olan imamlar da yanıtlarını halktan alacaklar…