EĞİTİM VE KÜLTÜREL ALANLARDA BATIKTAYIZ

Yazan: Turgut Koçak 20 Ekim 2020

Recep Tayyip Erdoğan İbn Haldun Üniversitesi’nde bir konuşma yaptı hepiniz işittiniz. Bu konuşmayı hem de 18 yıldır iktidarda olan bir kişi yapıyor, hiç unutmayın.

Erdoğan’ın söylediğine bakılırsa; eğitim ve kültürde arzu edilen ilerleme sağlanamamış. Peki, niye sağlanamamış acaba? Bu konuda yapılması gerekenler yapılmış da başka etkenler mi devreye girdiği için başarı elde edilememiş, yoksa eğitim denilince akıllarına dini eğitim gelen iktidarın yıkıcılığı mı bu konuda etkili olmuş? Eğitime yeterince kaynak ayrılmaması bir yana iktidar ülkede eğitim konusunda neleri gözetmiş çıkıp iki söz etmesi olası mı? Milli Eğitim Bakanı’ndan tutun da İl, İlçe Milli Eğitim Müdürlerine ve hatta okul müdürlerine kadar işin orasına burasına oturtulan kişilerin başarılı bir eğitimi organize edip yürütmeleri olası mı ki ilerleme sağlanabilsin?

Eğitim deyince akıllarına imam hatipler gelen, normal okulların imam hatipleştirildiği, tarikat, cemaat. Dini vakıf ve derneklerin işin içine sokulduğu bir anlayıştan mı ilerleme bekleyeceğiz biz? Bugün en önemli derslerin ya azaltıldığı ya da müfredat dışına çıkarıldığı bir anlayışla hangi başarı ve ilerlemeden söz edilebilir hiç düşünüldü mü?

Devlet okullarında okumanın bu denli zorlaştırıldığı, hatta imam hatipleştirildiği, çocuklarımızın istedikleri yönde seçim yapmalarının elinden alınıp imam hatiplere yönlendirildiği zihniyetten başarı çıkmaz, çıksa çıksa hurafeler çıkar, bilim dışı eğitimle ilgisi olmayan safsata çıkar ki bu yüzden de kendinizi neyle sınasanız sonuçta başarısız olmaktan kurtulamazsınız. Kültür sorununa gelince; kültürü Kabe’nin maketinin şehirlerde dolaştırılması, peygamber hırkası ve sakal-ı Şerif zanneden kafaların cüruhunu mu kültür sayacağız da uluslararası alanda boy ölçüşebileceğimizi zannedeceğiz, olur mu böyle bir şey? Kültür varlıklarımıza bile bambaşka gözle bakanların bu alanlarda görevli olduğu, sayısız eserlerin mahzenlerde çürütüldüğü bir ortamın sorumlularıyla uçuşa geçecekmişiz de şimdi sonuçlarından Recep Tayyip sanki memnun değilmiş serzenişi içinde?

Aslında onunki serzeniş falan değil, o kendilerinin topluma dayattığı dinci, gerici eğitim konusunda fazla ilerleme sağlanamadığı için rahatsız ve durumdan şikâyetçi.

Kültür deyince de bunların dağarcığında zaten dinden başka bir şey bulunmadığı için bu konuda ellerinde de doğru dürüst kimse bulunmadığından çok rahatsız çok.

Düşünceye bakın hele bir. “Aklı hür, fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirilmek üzere çıkılan yolun Batı taklitçiliğine dönüşmüş olması en büyük kayıptır.” “Batı dünyası tıptan sosyolojiye kadar ilhamını bizden almıştır. Fikri bir buhranın içindeyiz. Batı dünyasının hızla yükselen baskın gücü, bu konunun konuşulmasına dahi izin vermemiştir. Kontrolsüz bir Batılılaşma içindeyiz…”

Yukarıdaki sözleri dikkatlice okuduğunuz zaman ülkemizde aklı hür, fikri hür, vicdanı hür bir anlayış mı söz konusu ki sanki bunlardan şikayetleniliyor? Sözlerin devamı denilmek istenen şeyi anlatıyor aslında. Burada Batı taklitçiliği eleştiriliyormuş gibi yapılarak aslına bakarsanız uygarlığa uygun gelişmelere karşı çıkılarak, denilmek isteniyor ki kontrolsüz bir Batılılaşma yüzünden ne çektiysek çekiyoruz iletisi verilerek bilime, akla, vicdana yatkın ne varsa yadsınmak isteniyor o kadar.

Recep Tayyip Erdoğan ve onun gibi düşünenler geçmişte daha yerinde düşünüp davranan Müslüman ve Doğu kökenli bilim insanlarına atıf yapmak istiyorlar fakat onların felsefi anlayışlarından da bugünkü zihniyet o denli uzak ki bence o sahiplendiklerini sandıkları insanların düşüncelerini anlamaktan da yoksunlar. Bu yüzden insan bu sözleri söylerken düşüncelerinden dolayı, hapisleri boylayan insanların hiç akla getirilmemiş olması da akla ziyan şey bence.

Dün, toplumların birbirleriyle onca kısıtlığa karşı bile birbirlerinden etkilendiklerini kendileri için daha iyi olacağını düşündükleri için de pek çok konuda toplumların birbirlerine aktarımda bulunduğu gerçeği nasıl yadsınamaz ise bugün de yadsınamaz. Ancak bir de dini körlük ve milliyetçilik adı altında sürdürülen taşlaşmış anlayışlar toplumu devinimsiz bırakmak ve durağan bir şekilde oldukları yerde saymalarını sağlamak için her türlü kurnazlığa başvuruyorlar. Erdoğan’ın yukarıda sayıp da aman bunlardan uzak durun iletisini de başka türlü anlamanın olanağı yoktur.

Şu Batılılaşma ve Batı taklitçiliği diye eleştiri yapanların maksadı belli. Bu toplum Osmanlı gibi kalsın isteniyor. Ama görüldüğü gibi kalmamış işte. Osmanlı yıkılmış yerine Cumhuriyet kurulmuş. Cumhuriyet’in yüzü de ister istemez aydınlığa açık olmak durumunda olduğu için Erdoğan çok net söylüyor gözükmekten uzak durmaya çalışsa da bu dile getirdiği sözlerle açıkça Cumhuriyet’e ve kazanımlarına saldırdığı da bir gerçek. Bu kesimler şöyle düşünüyorlar.

Bizler neredeyse çeyrek asırdır iktidardayız fakat yık yık cumhuriyetin bütün kurum ve kuruluşlarını bir türlü ortadan kaldırmaya muaffak olamıyoruz.

Sanırız Erdoğan İbn Haldun Üniversitesi’nde yaptığı konuşmasında bu yüzden öfkelenip bir anlamda iç eleştiri yapar gibi bir havada aynı zamanda da…