Yazan: Turgut Koçak 24 Ekim 2021
Ne zaman insanlar düşüncelerini belirtmeye ve etkili olmasını sağlamaya kalksalar Türkiye’nin stratejik konumundan söz etmeden geçemezler. Bu yüzden de bütün dünyanın bizim coğrafyamızla nasıl ilgilendiği ve vazgeçilmezliği ortaya konur, böylece de bazı milliyetçilikten gözü dönmüş faşizan unsurlara üstümüzde tepinme fırsatı çıkarılır. Bütün bunlar yapılırken bizim ülkemizdeki dinci, sağ ve faşizan ve de sistem partilerinin bu konuyu ne kadar kötü bir amaç için kullandıkları da kulak arkası edilir.
Evet, anladık Türkiye Ortadoğu için de önemli ve hatta Afrika’dan Çin Seddi’ne kadar uzanan coğrafya için de fakat neden bütün bunlar dile getirilirken sürekli olarak dünya halklarının baş düşmanı emperyalist/kapitalist ülkelerle iş tutmak zorunluğunun yanlışlığı üzerinde durulmaz da iş varır varır bu ülkelerin çıkarına davranma noktasında durur? Emperyalist/kapitalist dünyanın savaş dahil her türlü kötülüklerinin sonucunda doğan bir sürü kötülük ve de sığınmacılar sorunu niye bizim başımıza arı kovanı misali çırpılır. Biz neden o zaman önemli sayılırız. Kim bu olup bitenlerden kazançlı çıkar?
Madem böyle önemli ve vazgeçilmez isek en küçük durumda neden Türkiye hedef tahtasına konulur ve de niçin konulur? Bir düşünün bizim yerli ve milli olduklarını söyleyenlerin politikaları yüzünden ekonomimiz ne hale geldi görmüyor musunuz? Bu yüzden de niçin Türkiye “riskli ülkelerin” bulunduğu “Gri Liste”ye alındı?
Ülkemizde ekonomi batırılmış, demokrasinin D’si yok, Hukuk ayaklar altında. Yargı tek kişinin iki dudağı arasından çıkacak sözlere göre kararlar verip durur? Anayasa’ya bile uyulmaz ki bağlı olduğumuz AİHM’e uyulsun. 16 Nisan 2017 tarihinde Anayasa’ya Hayır denilmiş ama Evet denildiği sonucuna varılmış. Bu andan itibaren de tek kişinin iradesiyle yönetilir olmuşuz. Tabi bunun ağır sonuçlarını da yaşıyoruz. Ama biz stratejik noktada olduğumuz için kimse bizden vazgeçmiyor, vazgeçmezken de canımıza ot tıkanıyor bunu da iyi biliyoruz. Şu 10 Büyükelçinin Kavala ile ilgili attığı adım sonrası bir celallenmişiz ki sanırım ülkenin iş bilmez yöneticileri ülkenin stratejik noktada oluşuna güveniyor olmalılar ki nasıl olsa bizden vazgeçemezler hesabından tutumlar sergileyerek bunu da sanki ülkenin bağımsızlığını savunuyorlarmış görüntüsü vererek bize yutturmaya kalkıyorlar.
Kavala hakkında AİHM’in kararı belli. Türkiye ise bu kararı uygulamıyor. Mahkeme de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne durumu şikâyet etme süreci başlattı. Bu süreç sonrası ne olur göreceğiz. Belki de Türkiye AİHM’den çıkarılır.
Bu sırada Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda’nın Ankara büyükelçileri, ortak bir açıklama yayımlayarak Kavala’nın serbest bırakılmasını istediler.
Kavala bunca zamandır içerde, Selahattin Demirtaş da öyle. Bu konuda ise hiçbir adım atılmasına iktidar niyetli değil. Yargı ise kendisine gelecek talimatlarla hareket eder halde zaten. Durum bu olunca da ortaya stratejik konumu falan aşan şeyler çıkıyor.
Açıklamalar sonrası Büyükelçiler Dışişleri’ne çağrılmış ve açıklamaları sert bir şekilde reddedilmiş. Neye dayanarak? Ülkemizde bağımsız yargı var siz ne karışıyorsunuz denilerek tabi. Tamam da ülkemizde bağımsız yargının B’si var mı acaba? Talimatlarla işleyen bir yargı sisteminin herhalde vatan millet Sakarya adına arkasında duracak değiliz.
Şimdi bu açıklama ile birlikte giderek bitişe doğru giden AKP ve saray iktidarı son bir gayretle acaba kayan oyları yeniden toparlayabilir miyim havasında yeni bir çıkış daha yapmış oldu da bu çıkışı da iktidarın daha başka çıkışlarını da bu ülkenin yurttaşlarının dinleyecek halleri kalmadı. Bu yüzden de Erdoğan’ın son çıkışı artık Erdoğan için sadece kefen giyeceklere ve de milliyetçilikten başka gözü hiçbir şey görmeyenler üzerinde belki etkili olur fakat bu da devede kulak bir gücün dışında bir şey kazandırmaz.
Belki de kimbilir Türkiye’nin stratejik konumda olduğu gerçeğinden yol almak isteyen dinci, gerici ve sağcı iktidarların da hoşafının yağı kesilmiştir. Önümüzdeki kısa süre bize Hanya’yı da gösterecek, Konya’yı da bekleyelim bakalım…