Yazan: Turgut Koçak 18 Eylül 2013
Ahmet Davutoğlu denilen zatı muhterem demiş ki; “Eğer bir helikopter bizim sınırımızı 2 km derinliğinde ihlal etmişse, bunun karşılığı bellidir. Eğer Türkiye’nin çıkarı söz konusuysa dünyayı da evreni de ayağa kaldırırız” Şimdi, sizler bu sözleri okuduğunuz zaman “vay be” çektiğinizi duyar gibi oluyorum. Öyle ya bu denli duyarlı, bu denli ülkesinin çıkarlarını savunan birine ne denir ki? Yok, yok çok şey denir. Söyler misiniz zatı muhterem Türkiye’nin çıkarlarını ne zaman savundunuz ki, bu olayda çıkarları söz konusu olduğu zaman dünyayı ayağa kaldırırız diyorsunuz? Hoş siz dünyayı falan ayağa kaldıramazsınız da siz Amerika’nın bir çavuşunun bile önünde kesin bin takla atarsınız. İsterseniz boş kaldığınız zaman Dışişleri Bakanı olduğunuzdan bu yana yaptıklarınızı bir irdeleyin koskocaman bir fasarya ile karşılaşırsınız sadece. Türkiye’nin çıkarlarıymış, acaba bugüne kadar ABD’nin ve Batı emperyalistlerinin çıkarının dışında gözettiğiniz bir tek örneğiniz var mı da çıkıp böyle efelenebiliyorsunuz? Haydi, efeleniyorsunuz, bunca yaşattıklarınızdan sonra sizi kim dikkate alır ki? İpten kazıktan kopma El Kaide, El Nusra, Çeçen meçen ne kadar katil varsa siz onları kaldırmış ve komşumuz Suriye’nin başına bela etmişsiniz. Yetmemiş, bir de Türkiye’nin olanaklarını bu katil sürülerinin eline verip akıl almaz cinayetlerini huşu ile izliyorsunuz.
Misilleme beklemediğinizi söylüyorsunuz. Neymiş efendim TSK her türlü sınır ihlaline karşı talimatlandırılmışmış. Allah, Allah bu nasıl talimatlandırmadır ki, Irak’tan başlayıp Akdeniz’e kadar uzanan sınır kevgire dönmüş. Girenin çıkanın belli olmadığı kovboy geçiş yollarına dönüşen sınırda mı TSK talimatlandırıldı? Siz ne diyorsunuz zatı muhterem, her türlü katilin girip çıktığı sınırda kimi ve kime karşı talimatlandırdınız da bizim bilgimiz yok? Öyle olsaydı Reyhanlı’da patlatılan bombalar sonucu 100’ün üstünde yurttaşımız ölür müydü? Ya sınır kapılarında patlayan arabalarda yaşamlarını yitirenler ne olacak? Dünkü patlamaya ne diyeceksiniz peki?
Aceleci davranılıp davranılmamasına gelince; sınıra doldurduğunuz katil sürülerini bir devletin izleme hakkı yok mu? Bütün bunlar yalansa anında orada biten ve Allahüekber çeken ve düşen pilotları kesip biçenler kimlerdi? Savaşta ele geçirilmiş esire yapılanları seyrede seyrede konuşuyor ve bir de utanıp sıkılmadan “acele davranmadık” diyorsunuz. Yaptıklarınızın ayırdına varmak istemiyorsunuz tamam, ama bu ülkenin halkı nasıl olsa size hanyanın konyanın ne olduğunu gösterecek ve de acele mi etmişsiniz etmemiş misiniz o zaman anlayacaksınız.
Türk uçağının Suriye tarafından düşürülmesi olayının ardından angajman kuralları değiştirildi. Sadece ihlal değil, Türkiye’ye dönük bir tehdit şeklinde sınırımıza yaklaşanlara karşı dahi her türlü tedbiri alacağımızı söylüyorsunuz. Siz Dışişleri Bakanısınız değil mi? Olup bitenlere bir bakın ve de öyle konuşun. Bu zırvalarla savaş kışkırtıcılığı yaptığınızı dünya alem biliyor. Bu yüzden gerçekten de hem halkımızı hem de dünyayı ayağa kaldırdığınızı siz bilmiyor musunuz?
Cevaplarını almışlardır diyerek efelenmenize gelince; bütün bunlar boş laflardır. Bir zamanlar ABD’nin dümensuyunda gidip bir koyup beş alacağına inanan bir Turgut Özal vardı, hiç mi onun uğradığı hezimetten ders almadınız? Değil bire beş, üçün birini bile alamadığını da mı anımsamıyorsunuz? Cevaplarını almışlardır diyerek kendinizce Türkiye halkına gaz vermeye yetmiyor dünyaya da gaz vermeye çalışıyorsunuz. Boyunuza bir bakın da öyle konuşun, siz kimin adına niye efeleniyorsunuz? Sınırımızı ve ülke içini dünyanın her tarafından getirttiğiniz katillerle doldurup bize karşı mı savaştıracaksınız? Bunun böyle olduğu gün gibi açık. Bugün olmazsa yarın bu politikanın varacağı yer burasıdır. Ama şunu bilin ki, ne katilleriniz ne de sizler bu mücadelede üstün gelemeyeceksiniz. Hikmetyarlara övgü düzen, bir kitabı öğrencilere dağıtan aymaz bir Milli Eğitim Bakanı’nın eylemi bile çok şeyi göstermeye yetiyor da artıyor bile. Gerçeğiniz bu sizin. Bu yüzden de inanılacak tek sözünüz yok.
“Bu sınır aynı zamanda NATO sınırı. Yani NATO sınırı ihlal edilmiştir ve Türkiye uluslararası hukuktan kaynaklanan, ulusal güvenliği anlamında kendi bağımsız kararını alarak, savunmasının gereğini yapmıştır ama NATO dayanışması zaten bütün bu konularda işbirliği gerektirir” gibi safsatanızı sürdürüyorsunuz. Bu sözü ilk duymuyoruz. Başınız Recep Tayyip Erdoğan bu sözleri daha önce söylemişti. Sizse sadece bu sözleri pekiştirmek için üstünden geçiyorsunuz. Demek buralar NATO sınırı öyle mi? Saldırı ve savaş örgütü bir kuruluştan söz ediyor ve kardeş Suriye halkını bu örgütle tehdit ederek aklınızca birilerini işin içine çekmeye çalışıyorsunuz ya yemezler Davutoğlu yemezler.
“Uluslararası toplumun, Suriye rejimi üzerindeki baskısını sürdürmesi önemlidir. Suriye baskısı devam etseydi, kimyasal silah dolayısıyla bir müeyyide uygulanacağı, uluslararası toplumun onu cezalandıracağı korkusu devam etseydi, dün Türkiye sınırına 20-30 km ötede varil bombası attıktan sonra Türkiye sınırını ihlal etme cesaretini gösterebilir miydi? İşte savaş burada başlar. Eğer caydırıcı değilseniz ancak o zaman savaşa zemin hazırlarsınız” diyerek uyduruk uluslararası toplum betimlemenize kim inanır? 20-30 km ötede varil bombası attı uydurmanız da ÖSO’dan aldığınız istihbarat. Biliniz ki, kimyasalların ÖSO’cuların eline nasıl geçtiği de çıkacak ortaya. Adana’da yakalanan neyse de yakalanmayıp iktidarınızın yardımı ile ÖSO’culara verilenler ortaya çıktığında ne yapacaksınız ne? O zaman çok sevdiğiniz uluslararası toplumun önüne çıkıp ne diyeceksiniz ki? Demek siz de varil bombası uzmanı oldunuz öyle mi? Yoksa ÖSO’cuların yanında staj mı gördünüz? Kim öğretti size varil bombasının nasıl yapılacağını?
Siz savaş kışkırtıcısı olmanın da ötesine geçmiş bulunuyorsunuz. Nasıl Hitler ve yandaşları hakkında savaş mahkemeleri dizi dizi karar verdiyse bugüne kadar bölgemizde milyon milyon insan öldürenlerin de yargılanacakları günler nasıl olsa gelecek.
Derim ki, sağ olun ve bu yargılanmayı mutlaka yaşayın Sayın Davutoğlu mutlaka yaşayın.