Yazan: Turgut Koçak 12 Aralık 2014
Yetkilerini kullanmayıp Recep Tayyip Erdoğan’a kullandırttığı için eleştirilen Ahmet Davutoğlu’nun yanıtı; “biz Recep Tayyip Erdoğan’la dünyada da ahrette de kardeşiz” oldu.
Türkiye ya hukuk devletidir ya da değil. Hukuk devleti ise en tepedeki insandan en sade yurttaşa kadar herkes yetkilerinin dışında fazladan bir yetki kullanamaz, yetki gaspı yapamaz. Yok, hukuk devleti değilse o zaman isteyen istediği gibi davranır ve kimin gücü yetiyorsa gücünü kullanarak istediği gibi davranır, istediğini ezer, hak ve özgürlüklerini gasp eder ve kimseye soluk bile aldırmayabilir.
Bugün hiç kimse Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu söyleyemez. Söylerse ilk elden Recep Tayyip Erdoğan’ın sultan tavırlarına bakmalı ve öyle konuşmalıdır. Siz bir kişi düşünün ki, yürürlükteki yasalardan habersiz demektedir ki, “Osmanlıcayı isteseniz de öğreneceksiniz, istemeseniz de…” Siz bir kişi düşünün ki, her yaptırımını, her isteğini dini saiklerden alacak ve bunu da bütün yurttaşlara dayatma hakkının kendinde olduğunu söyleyecek.
Siz bir kişi düşünün ki, parlamenter sisteme karşın, bulunduğu koltukta üzerine düşen görevleri kullanmak yerine tek adam hevesiyle paralel bir hükümet kurmaya kalkacak, bu da az gelecek, kalkıp bir de adı “Milyonali"ye çıkmış, pardon pardon Binali Yıldırım’ın ağzından 2015 yılı itibari ile kendisinin Bakanlar Kurulu toplantılarına başkanlık edeceğini açıklattıracak. Siz öyle birini düşünün ki, Kaç/ak Saray yaptırıp akıl almaz paralar harcayacak ve bu savurganlığını da “itibar” sözcüğü ile açıklayıp işin içinden kolayca sıyrılıverecek.
Daha sayısız şeyler yazabilir ve de söyleyebiliriz ya, gerek yok. Yaşanılan bu halleri ister Recep Tayyip Erdoğan’ı ölümüne seven ve yanında duranlar olsun, isterse karşıtları olsun herkes bütün çıplaklığı ile bilmektedir. Bütün Türkiye’nin gözünün içine bakıla bakıla kaşla göz arası gözden sürme yürütülür olmuş ama bunları engellemek için ne hukuk ne de yürürlükteki işlerlik olup bitenlerin önüne geçememektedir.. İnsanların memnuniyetsizliği ise yapılan anketlerle açıklanmaya çalışılsa da kimsenin bu memnuniyetsizlikleri esasen taktığı da yok. Zaten öyle bir kitle var ki, bütün bu yolsuzlukların ölümüne arkasında durarak, arzuladıkları hedefe adım adım gidildiğini düşündükleri için ne yapsınlar dini bir devlet kurabilmek için çok ama çok paraya gereksinim olduğunu da düşünmekteler. Uzun zamandır ne yaşanırsa yaşansın AKP iktidarı karşılığını dini içerikli sözlerle vererek işin içinden sıyrılmak istiyor. Ne diyelim bu dinci taifesi her alavere dalaveresine bir kılıf bulmayı çok güzel ama çok güzel beceriyor.
Siz bir başbakan düşünün ki, yetkileri vardır, yetkileri olduğu gibi sorumlulukları da tabi. Ancak o başbakan yetkilerini başkalarına kullandırıp koskoca Türkiye’nin önünde abi/kardeşlik oyunu ile çıkmaktadır. Neymiş efendim? Recep Tayyip Erdoğan’la iki cihanda kardeşlermiş. Öyle bir kardeşlermiş ki, kardeşlikleri ahrette de sürecek bunu kimse bozamayacakmış. Hani ne diyelim bozulmasın tabi de, eğer bu muhteremler inançları gereği öbür dünyada da han, hamam, saray, kamyon kamyon para sahibi olacaklarını sanıyorlarsa burada bir noksanlık var demektir. Hani bizi ilgilendirmez ya bizler en azından bu kadarını biliyoruz öbür dünya için söylenenlerin.
Bir zamanlar bir söz çok söylenirdi. Birine hoca dediniz mi o size; “hoca camide, hoca camide” derdi. Bunlara ne söyleseniz kâr etmiyor. Bu yüzden de ülke idaresi ile bilinçli olarak dini inançlarını karıştırarak göz boyamaya kalkıyorlar.
Bu böyle gitmeyecek elbette.
Gün gelecek onlar bizden HOCA CAMİDE, HOCA CAMİDE SÖZÜNÜ hep işitecekler, yalanlarının da hesabını vermekten yakalarını kurtaramayacaklardır.