Yazan: Turgut Koçak 10 Mayıs 2015
Öyle görünüyor ki, AKP’nin de Kaç/ak Saray’a gönderilen Recep Tayyip Erdoğan’ın da işi bitmiştir. Şunun şurasında seçimlere 28 gün kaldı. İyici korkuya kapılan Ahmet Davutoğlu ne yapacağını ne edeceğini şaşırdı. Şu anda bile Başbakan mı emir eri mi belirsiz.
Seçim kazansa Başbakanlığı gidecek, kazanmasa zaten gidecek. Sizi anlayacağınız iki ucu boklu deynek neresinden tutarsa tutsun eline bulaşacak. Bu yüzden de hem miting alanları cansız hem de konuştuğunu bile doğru dürüst toparlayamadığı için tangırdayıp duruyor. İçeriği boş, yalana dayanan sözler sarf ederek sanıyor ki, seçim kazanabilirim. Oysa atı alan Üsküdarı çoktan geçmiş, CHP hızla %30’lardan %40’lara doğru tırmanmaya başladı bile. HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş meydanlarda Ahmet Davutoğlu için Pinokyo diyor. Yalan söyleye söyleye bir alamet olur da burnu kocaman olursa kimse şaşırmamalı.
Ahmet Davutoğlu yine Suriye davulunu gümbürdetmeye başladı. Bir yandan Beşar Esad’a verip veriştiriyor bir yandan da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerini yalana başvurarak çarpıtıp alandakilere haykırıyor.
Neymiş efendim?
Kemal Kılıçdaroğlu iktidara gelirseymiş, Suriyelileri Suriye’ye gönderecekmiş. Gönderince de malum Esad bu Suriyelileri halledecekmiş. Bir insanda yüz olmalı, ne diyeyim. Kılıçdaroğlu bunların ekonomik vaatlerle kimyasını bozdu ya, bunlar da ne yapsınlar CHP’yi başka tartışma alanlarına çekmek istiyorlar akıllarınca. Oysa Kılıçdaroğlu’nun sözleri çok açıktı. Kılıçdaroğlu iktidara geldiklerinde bölgede barışı sağlayacaklarını, ülkemize doldurulan Suriyelilerin de ülkelerine gönderileceğini söyledi oysa. Bu sözleri çarpıtarak kovma anlamına gelecek şekilde insanlara yalan söylemek tamam, bunların işi de bu kadar da olmaz ki. Sadece bu olsa neyse. Kalkmış Ahmet Davutoğlu CHP ile PKK ve HDP’lileri öyle bir gösteriyor ki, bunlar sanki ikiz kardeşler. Hoş Türkiye’nin barışa ve kardeşliğe gereksinimi var, bir yolu bulunsa ve sorunlar CHP ile çözülse bunda bir sıkıntı yok ama gelin görün ki, kapalı kapılar ardında onca iş bitiren AKP kalkmış yalan yumurtlamak için neredeyse kıçını yırtacak. Sayın Davutoğlu niye bu kadar zorlanıyor dersiniz? Yanıtı çok açık, böylesi ucuz laf salatalarıyla aklınca milliyetçilik yapıp aklı kayık şoven unsurların oyunu alacak.
Ancak ülke genelinde olup bitenlere bir göz attığınız zaman AKP’lilerin seçim çalışmalarında ne kadar zorlandıklarını görüyoruz. Damat Ferit Paşa, özür özür Berat Albayrak bir yerde konuşuyor da ne diyor bir AKP’li yurttaş? “AKP’yi savunamıyoruz hırsızlık yüzünden” Yanındaki bir başka AKP’li ne diyor? “Söv gitsin.” Seçim çalışmalarında, gezmelerde, tozmalarda AKP’li adaylar halkın karşısına çıkmakta bile zorlanıyorlar. En son Yozgat’ta esnaf ziyaretinde bile aldılar alımlarını.
Her şey bu denli ortada olup, halkın aklından bir türlü 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonunda yaşanılanlar çıkmazken, üstelik de bu operasyonun baş aktörü konumunda Recep Tayyip Erdoğan’ken şimdi bu muhterem mi alanlara çıkıp AKP’nin hızla aşağılara düşen oyunun yükselmesini sağlayacak? Adam kendisi olmuş Muhtac-ı Himmet Dede, kalkıp kime himmet ede.
Dün İzmir’deydi. Oraya saray ahçılarını da götürmüş. Öyle ya muhteremin her yemeği yemesi olası mı? Bizim ayağının altı delik Erdoğan bakın görün ki ne olmuş? Onun çıkabildiğ yere şimdiye kadar onca krallar, padişahlar, diktatörler geldi çıkabildiler mi? Kim bu denli kendisini seçilmiş biri olarak görebilir? Son zamanlarda birileri Mehdilik uydurusu ortaya attı ya, sahi kendisini öyle falan görmeye başlamasın? Maazallah ya eceliyle ya da başka bir nedenli başına bir iş gelir de Mehdilik görevi ortada mı kalır sanıyor nedir? Oysa bu işin sonu gelmez ki, bugüne kadar az insan mı kendisini Mehdi ilan etmedi? Etti de ne kılıç zoruyla dünya Müslüman oldu ne de kıyamet koptu. Bizden muhterem’e de anımsatması her canlı bir gün ölümü tadacak. Tıpkı Kur’anı bildiğin gibi bunu da iyi bilenlerden olduğunuzdan kuşkumuz yok. Ne var ki Allah’ın bu denli gücüne gidecek şeylere kalkışıp da kendinizi bu denli önemsemeyin. Aşçınızı Bağdat’tan da getirseniz kesilirse eğer nimetiniz yoksunuz işte. Yoksa siz yazgıya da mı inanmaz oldunuz?
Ayıp ama ne yapayım söylemeden de olmaz. İyi olmayacak hasta döşeği bırakır yastığa şey edermiş. İşte AKP’nin durumu tam da bu. Ne şunu yapacağız diyebiliyor, ne ele alınır bir seçim vaadi söz konusu, sadece CHP’nin söylediklerini yapmak için parayı nereden bulacağını soruyor. Yani sizin anlayacağınız bu hasta gitti gider. Döşek yastık hesabı.
Neyse bu değil benim üzerinde durmak istediklerim. Meydana niye çıkıyorsunuz? Çıktınız diyelim neden tarafsızlığınızı korumak gibi bir duyarlılığınız yok? Haydi yok, niçin halka yıllardır birlikte kan kusturduğunuz gönlünüzdeki aslanların bir kez daha iktidar olup halkın kanını bir sülük gibi emmeleri için bunca telaş içindesiniz? Yoksa yangının sarayınızın dibine kadar geldiğini siz de görmeye başladınız da korkunuz bundan mı? Ama ne demişler korkunun ecele yararı yok. CHP oyları yükseliyor, daha da yükselecek gibi görünüyor. 7 Haziran’a da şunun şurasında az zaman kaldı. Sizi hukuk durduramadı. Sizi Anayasa manayasa huyunuzdan vazgeçiremedi. Yüksek Seçim Kurulu hakkınızda hık bile diyemedi.
Bunlar tamam, ancak bu kez karşınızda halk var halk.
İşte o halk gönlünüzdeki aslanları sandığa kilitleyecek, siz de artık rüyanızda sırtlan mı görürsünüz yoksa başka bir şey mi bekleyelim anlayacağız değil mi?