Yazan: Turgut Koçak 22 Eylül 2021
“Bizim dindar insanlarımızın bile tamamen tersine döneceğini bir gün göreceksiniz. Çünkü onlar hamaset dolu konuşmaların yanında cebine giren paraya bakar, cebinden çıkan paraya bakar. Orada bir eksilme görüyorsa din, iman, vatan, millet bunlar bir kenarda durur yine onlara saygısını eksik etmez ama değer yargıları tamamen değişebilir. Dindarların gazabından korkmak lazım. İşlerine gelmeyen bir şeyle karşılaştıklarında ne aslandı ne kaplandı hiçbirisini dinlemez bu insanlar.”
Bu sözler Bülent Arınç’a ait. Bu sözleri değişik tarzda yorumlayanlar ve insanlar olay ve olguları değerlendirirken hangi pencereden bakıyorlarsa o yönde bir değerlendirim yapacaklardır kesin de bu sözlerin içinde verilen epey mesaj var diyebiliriz. Bu mesajdan en çok gocunacak olanlar ise AKP ve saray iktidarı olduğunu da unutmamak gerekiyor. Çünkü Arınç; bizim dindar kesimler diye başladığı değerlendirmesinde daha çok anlatmak istediği bu çevrelerin ekonomik olarak AKP’nin yarattığı ortama bakarak kopacaklarına işaret ediyor olması, aslan, kaplan dinlemeyeceği yolunda dile getirdiği sözler gerçekten de AKP kazanının hiç dur durak bilmeden kaynadığını da gösteriyor. Zaten son zamanlarda yapılan anketlerde her geçen gün AKP ve cumhur ittifakının oy oranlarındaki düşüşü de başka türlü izah edemeyiz. Yine konuyu Bülent Arınç’ın dile getirmiş olması da bir rastlantı değildir. Çünkü AKP içinde benzer çözülmeyi ve suçlama niteliği taşıyan bu sözleri söyleyecek çok az insan var. Öteden beri Arınç’ta sözünü esirgemezlerden biri olarak bilindiği için çok da söyledikleri şaşkınlık yaratmadı.
Para karşısında dizlerinin bağı çözülenler sadece dinciler değildir. Dincilerin dışında da tanık olduğumuz pek çok kimse olduğunu bizler zaten biliyoruz. Buradan çıkardığımız sonuca göre AKP’deki yırtığın büyüyeceği yönündedir. Çünkü sonuçta yığınlar günü geldiğinde çıkarlarını eğer ki işçiler emekçilerse daha çok gözetir olacaklar ve meseleye bilinçli sınıf çıkarları açısından olmasa da durdukları yere göre bir tutum belirleyeceklerini de Arınç’ın sözleri gösteriyor zaten.
İşsizlik ve yoksulluk tavan yapmış. Diyanet israfla ilgili konuşup da kendi lüks harcamalarına dair bir tek söz bile etmiyorsa, birazcık düşünen herkes neyin ne olduğunu anlamakta zorlanmak elbette…
AKP’li bürokrat maaşları ve bilmem kaç yerden aldıkları aylıkların da üstünün örtülmesi kolay değil.
Baksanız ya Ne demiş Sayın Emine Erdoğan; “Porsiyonlarımızı küçültelim.” Eee güzel de saraydaki tantanaya ve kendilerinin lüks yaşamına ne buyurulur?
Asgari ücretliler ve emekliler ekmek bile alamaz haldeyken sarayın bütçesi 4 milyar 39 milyon nasıl olabiliyor?
THK’nın uçakları 4 milyon bulunamadığı için hangarlarda çürütülürken Erdoğan’ın uçak filosu ne oluyor? Bu uçak filosunun bakımı için THY’e 13 milyona mal oluyorsa, 4 milyon bulunamadığı için tamir edilmeyen THK’nın uçakları ormanlarımız cayır cayır yanarken işlevsiz bırakılıp Somali, Arnavutluk, Sudan gibi ülkelere hibe üstüne hibe veriliyorsa bu ülkenin dindar da olsalar insanlarının hiç olup bitenleri sorgulamayacağı düşünülebilir mi?
Ne yani bu dindar kesimler hiç mi onca haksızlığa, vurguna, soyguna karşı çıkmayacak? Onca televizyon ve gazete ile uyutulmaya çalışılan dindar kesimler her şeyi olduğu gibi kabul edip sineye çekerek nereye kadar AKP ve sarayın peşinden gidecekler? Hem sonra Avrupa’da dindar kesimler sol ve komünist partilere oy vermiyorlar mı? Veriyorlarsa işçilerin çıkarlarını en çok onların savunduğunu gördükleri için değil mi bu partilere oy vermeleri?
Bu iktidar sadaka kültürüyle öyle bir ağ oluşturdu ki bu yolla yıllarca seçim kazandı. Şimdi ise deniz bitti, bıçak kemiğe dayandı. AKP ve saray iktidarı 80 yılda dışarıya borçlanmanın kat kat fazlasını aştıysa bunun bir sonuçları olmayacak mı?
Bence olacak. Bu gazaptan Arınç neyi kast ederse etsin en fazla etkilenecek olan bilinsin ki 20 yılda ülkeye her anlamda diz çöktüren AKP ve saray iktidarı olacaktır.
Durum gerçekten de çok açık değil mi?