Yazan: Turgut Koçak 15 Mayıs 2012
AKP, eğitimde 4+4+4 modelini onca eleştirilere karşın meclisten geçiriverdi. Konuyu Türkiye’nin ne bilim çevreleri yeterince tartıştı ne de akademik çevreler. Bunun böyle olmasında şaşılacak bir şey yok. 12 Eylül faşizminin yarattığı YÖK, ortada üniversite falan koymadı ki, konuyu tartışabilen bilim insanları ve akademik çevreler olsun. Abdullah Gül’ün atadıkları YÖK üyelerine bakmak ve üniversitelerde yaşananları gözden geçirmek konuyu anlamamıza yeter de artar bile.
Kanun geçirilmiş ya, Milli Eğitim Bakanı çoktan harekete geçti bile. Adamlar kendi yandaşları olan şirketlere para kazandırmak için süt dağıtma işini bile ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar ama eğitimin dinsel yanını hiç mi hiç akıllarından çıkarmadan tam gaz yollarına devam ediyorlar. Yok, efendim din dersi okutulmalıymış da, peygamberimizin hayatı ders olmalıymış da, imam hatip liselerinin orta kısmı açılıp eğitime başlamalıymış da, bunun için 5000 bin okula gereksinim varmış da, birçok okulun bu görevi yerine getirmesi için değişiklikler yapılması gerekiyormuş da say sayabildiğin kadar. Bu sözünü ettiğimiz şeylerin hemen hepsi de dini eğitimi egemen kılmak için yapılıyor. Bu durumda Türkiye’de laiklikten söz edilebilir mi? Cumhuriyet ile yönetiliyormuşuz. Sevsinler sizin cumhuriyetinizi. Zaten AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik konuşmasında açık açık söyledi sizin cumhuriyet anlayışınızla bizim cumhuriyet anlayışımız farklı diye.
AKP iktidarının sözcülüğünü yapan başta Bay Tayyip olmak üzere o kadar pişkinler ki, akıllarına nasıl eserse öyle davranıyorlar. Bunun adı da demokrasi oluyor. Çoğunluklar ya, sanıyorlar ki, mademki çoğunluğuz bizim her dediğimizi yaptığımızdır demokrasi. Adamlar çoğunluk olmakla çoğulculuğu birbirine karıştırmışlar. Bu yüzden de azınlıkta kalanların enselerinde boza pişirmeyi kendilerinde hak görüyorlar. Pişiriyorlar da.
Spor mu, AKP nasıl biliyor ve istiyorsa öyle yapılır. AKP, isterse takımları kümeden düşürür, isterse kümeye çıkarır. Olmadı bir operasyonluk işi var. Alır başından yöneticilerini atar kendi adamlarını olur biter. Zaten çoğu takım belediye takımı değil mi? Belediyelerin çoğunda da AKP yok mu? Al sana istenilen sonucu almak için izlenecek yol. Yok, şirketleşmiş takımlar mı onunda çaresi var. Şirketlerin el atarsın hesaplarına kitaplarına, gönderirsin üstlerine maliye memurlarını, olmadı inzibati tedbirleri devreye sokarsın olur biter. Sözün özü Türkiye’de spor yapılacaksa da dini vecibelere uygun olarak yapılmalıdır, aksi halde uymayan ceremesini çeker.
Şehir tiyatrolarına ne demeli. AKP haklı. Devir değişmiş bu sanatçıların dünyadan haberleri yok. Onlar yine bildiklerini okuyorlar. Her nasılsa; İ. Melih Gökçek’in sanatın içine tükürmesi, Bay Tayyip’in heykele “ucube” deyişi de bunlar için öğretici olmamış. Alışmışlar haydan geleni huydan gider hale getirmeye, bildiklerini okuyorlar. Ee; ne olacak şimdi sen böyle yaparsın da üstelik tiyatro bile oynamış başbakanımız durur mu, çeker bir el ense bitiriverir işinizi. Üstelik de size öyle bir sanat öğretir ki, çoğunuzda şafak atar ne yapacağınızı bilemezsiniz. Bir zamanların Kültür Bakanı’nın demokratlığı gündeme gelirse hiç umutlanmayın. O başbakanın sözünün üstüne söz söyleyemez. Kars’taki heykel için bir iki söz edecek oldu da sözü bir boğazına tıkandı bir daha da duyan olmadı. Şehir Tiyatrolarının durumu ile ilgili konuşması ise sallama konuşmalar. Neymiş başka ülkelerdeki mevcut durumu inceletiyormuş ta şu da bu da. Daha çok incelersin sayın bakan daha çok incelersin.
Bugün Türkiye’de olup bitenlerle ilgili araziye uyup gıkını çıkarmayanlar hayli çoğunlukta. Seslerini çıkaranlarınsa zaten dedikleri olmuyor. Bu durumda Bay Tayyip ve şürekâsı sanıyor ki, biz istediğimizi yaparız. Artık önceki gibi de davranmıyorlar. Kendilerine güvenleri gelmiş olmalı ki, biz yaparız olur havalarındalar. Yaparlar mı; yani cumhuriyetin yerinde yeller estirip din devleti kurabilirler mi? İşte bu biraz zor. Türkiye toplumu her ne kadar üzerine atılmış ölü toprağının altında mışıl mışıl uyuyor görünüyorsa da gerçek durum hiç de sanıldığı gibi değildir. Geniş halk yığınlarının hoşnutsuzluğu hemen her konuda giderek artmakta öfke AKP’ye karşı büyümektedir. AKP’nin suçu bir değil beş değil onlarca. Bu yüzden de terazi bu yükü tartamaz. Terazinin kefesi ağırlığın altında kopacak altında da AKP zihniyeti bütünüyle kalacaktır. İşte o zaman göreceğiz neymiş halkı kul köle yapma isteği.
Bekleyelim ama mücadele ederek…